Rüzgarı Hissetmek: Bisikletle Geçen Bir Ömür

“Bisiklet sadece çevreci bir ulaşım aracı değil, aynı zamanda insanların günlük hayatlarında daha sağlıklı ve mutlu olmalarına yardımcı olan bir yaşam tarzı sunuyor”

Salcano Bisiklet Yönetim Kurulu Üyesi Bayram Akgül, Business Diplomacy okurları için sorularımızı yanıtladı.

BİSİKLETLE İLK TANIŞMA HİKAYENİZİ ÖĞRENEBİLİR MİYİZ? BİSİKLETE DAİR UNUTAMADIĞINIZ BİR ANINIZ VAR MI?

Bisikletle ilk tanışmam çocukluğumda mahalledeki arkadaşlarıma “Bisikletini bir tur versene” dememle başladı. O dönemlerde kendi bisikletim yoktu çünkü babam bisiklet üretimine henüz başlamamıştı. Ancak mahallemizde bir bisiklet tamircisi vardı ve bisiklet kiralıyordu. Arada sırada oradan bisiklet kiralayıp sürmek büyük bir heyecandı. Çocukluk yıllarımda bisiklet benim için sadece bir ulaşım aracı değil, aynı zamanda büyük bir eğlence kaynağıydı. Bisikletle geçirdiğim her an, özgürlüğün tadına varmak demekti. Kendi gücümle pedalları çevirerek rüzgarı yüzümde hissetmek, o yaşlarda bile unutulmaz bir deneyimdi. Bisiklet, insanın özgürlüğünü keşfetmesinin en basit ve eğlenceli yollarından biriydi. Unutamadığım bir anı ise 1985 yılında mahallemizde bisikletle yokuş aşağı hızla inerken yaşandı. Karşıdan gelen bir pikaba çarptım. Bisiklet bir tarafa savrulurken ben pikabın kasasına düştüm. Şanslıydım ki ciddi bir yaralanma olmadı ama bu olay hafızamda silinmez bir iz bıraktı. O zamanlar bisiklete sahip olmak bir ayrıcalıktı; herkesin bisikleti yoktu ve bu yüzden bisikletini arkadaşlarınla paylaşmak bile büyük bir jestti. Bu anı bana çocukluğumdaki o günlerin ne kadar değerli olduğunu hatırlatıyor.

BİSİKLET SÜRMEK SİZİN İÇİN NE İFADE EDİYOR? GÜNLÜK YAŞAMDA BİSİKLETE NE KADAR VAKİT AYIRABİLİYORSUNUZ?

Bisiklet sürmek, hayatım boyunca bana büyük bir özgürlük ve mutluluk hissi vermiştir. Özellikle üniversite yıllarımda İngiltere’ye taşındığımda ulaşım maliyetleri oldukça yüksekti. Bu nedenle, bir çözüm arayışına girdim ve bir bisiklet satın aldım. O zamanlar en ucuz bisiklet 70 sterlindi ve bu, birkaç taksi yolculuğu ücretine eşdeğerdi. O bisikleti uzun yıllar kullandım. Hafta sonları bisikletle uzun turlara çıkmak benim için hem bir kaçış hem de keyifli bir aktivite haline geldi. Doğayla iç içe olmak, yokuşları tırmanırken zorlukları aşmak ve rüzgarı yüzümde hissetmek bana her zaman tarifsiz bir huzur vermiştir. Bisiklet, benim için sadece bir ulaşım aracı değil, aynı zamanda sağlıklı yaşamın ve ruhsal dinginliğin bir simgesidir. Bisiklete binerken, şehir hayatının stresinden uzaklaşıp doğayla buluşmanın keyfini sürüyorum. Rüzgarın saçlarımı okşadığı anlarda, hayatın karmaşasından uzaklaşarak sadece o anın tadını çıkarmak, bisiklet sürmenin en güzel yönlerinden biridir. Bisikletle geçirdiğim her an, bana hem fiziksel hem de ruhsal bir yenilenme hissi veriyor.

BABANIZ SALİH AKGÜL’ÜN SALKO BİSİKLET İSMİYLE BAŞLADIĞI SERÜVENDEN BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ? BU ALANDA KARİYER FİKRİNİZ NASIL ORTAYA ÇIKTI?

Babam 1975 yılında Salko Bisiklet ismiyle firmayı kurdu. “Salko” Boşnakça ‘da Salih’in kısaltmasıdır ve bu isimle markalaşma yolculuğuna başladık. Babam o dönemde hem gündüzleri su pompaları üreten bir firmada çalışıyor, hem de akşamları bisiklet parçaları üretmek için boru kıvırma işi yapıyordu. Annem de bu süreçte ona yardımcı oluyordu. Bu yoğun çalışmanın meyvelerini kısa sürede toplamaya başladılar ve firma büyümeye başladı. Babam, zamanla üç tekerlekli zincirsiz bisiklet üretimine yöneldi. Yenilikçi bir kişiliğe sahip olan babam, her zaman kaliteyi uygun fiyata sunmayı hedefledi. 1984 yılında yurt dışına gidip zincirli bisiklet üretiminin aslında o kadar da zor olmadığını keşfetti. Türkiye’de ilk dağ bisikletini üretmesiyle sektörde büyük bir adım attı.

Ben ise ziraat mühendisiyim ve asıl hedefim bilim insanı olmaktı. Üniversitede son sınıftayken İngiltere’de önemli bir araştırma merkezine kabul edilmiştim. Ancak Türkiye’ye döndüğümde akademide istediğim branşta çalışamama durumuyla karşı karşıya kaldım. Bu noktada, aile şirketimizde çalışmaya karar verdim. 1995 yılında firmamıza katıldım ve ithalat ve ihracat alanında çalışmalar yürüttüm. Babam ve kardeşimle birlikte firmamızı bugünkü konumuna getirdik. Şu anda Salcano markasıyla Avrupa’nın en önemli bisiklet üreticilerinden biri haline geldik.

BİSİKLET ENDÜSTRİSİ DERNEĞI (BİSED) ÜYELİĞİNDEN DÜNYA BİSİKLET ENDÜSTRİSİ BİRLİĞİ (WBIA) BAŞKANLIĞINA UZANAN SÜRECİ ANLATABİLİRR MİSİNİZ?

Sivil toplum kuruluşlarıyla olan bağım lise yıllarımda başladı ve o zamandan beri çeşitli derneklerde aktif olarak yer aldım. Türkiye Motor Sanayicileri Derneği’nde (Motoder) 8-9 yıl başkanlık yaptım ve ardından Bisiklet Endüstrisi Derneği’ni (BİSED) kurdum. 2023 yılında Koreli Avrupa Bisiklet Birliği Başkanı bizi ziyaret etti ve beni yönetim kuruluna davet etti. WBIA başkanlığına aday oldum ve kazandım. Şu anda dünya çapında bisiklet endüstrisiyle ilgili sürdürülebilirlik, tedarik zinciri ve bisiklet standartlarının tekleştirilmesi gibi konularda çalışmalar yürütüyoruz. Bu süreçte ülkemizi bu alanda daha ileri bir noktaya taşımak için önemli adımlar atmayı hedefliyoruz.

ÇEVRECİ ULAŞIM ARACI OLARAK BİSİKLETİ VE BİSİKLET KÜLTÜRÜNÜ TEŞVİK ETMEK İÇİN HANGİ ADIMLARI ATIYORSUNUZ?

Dünya Bisiklet Endüstrisi Birliği olarak en büyük hedeflerimizden biri, dünya genelinde bisiklet standartlarının tekleştirilmesi ve bisikletin çevre dostu bir ulaşım aracı olarak yaygınlaştırılmasıdır. Bisiklet, doğaya saygı duyan ve sürdürülebilir bir yaşamı destekleyen en etkili araçlardan biridir. Dünya genelindeki bisiklet tedarik zincirinin büyük bir kısmı Çin ve Tayvan’dan sağlanıyor. Biz bu tedarik zincirinin daha fazla ülkeye yayılmasını sağlamak için çalışmalar yürütüyoruz. Türkiye’yi bisiklet üretiminde önemli bir üs haline getirmek de planlarımız arasında yer alıyor. Ayrıca, daha fazla insanın bisiklet kullanmasını teşvik etmek için çeşitli projeler yürütüyoruz. Bisiklet sadece çevreci bir ulaşım aracı değil, aynı zamanda insanların günlük hayatlarında daha sağlıklı ve mutlu olmalarına yardımcı olan bir yaşam tarzı sunuyor.

Yorum Yapın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Start typing and press Enter to search