Türkiye’de Girişimcilik Ekosistemi
Türkiye, özellikle son 10 yılda dünyadaki “girişimcilik ekosistemi”nde önemli bir yer edinmeye başladı. Bu durum gerçekleşirken üç ana faktör; kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları da kritik roller üstlendi. Girişimcilik ekosistemindeki gelişmeleri değerlendirirken hem girişimci hem de yatırımcı profilinin özendirilmesi noktasında bu faktörlerin etkileşimli olarak birbirini nasıl desteklediğinden kısaca bahsetmek istiyorum.Türkiye, özellikle son 10 yılda dünyadaki “girişimcilik ekosistemi”nde önemli bir yer edinmeye başladı. Bu durum gerçekleşirken üç ana faktör; kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları da kritik roller üstlendi. Girişimcilik ekosistemindeki gelişmeleri değerlendirirken hem girişimci hem de yatırımcı profilinin özendirilmesi noktasında bu faktörlerin etkileşimli olarak birbirini nasıl desteklediğinden kısaca bahsetmek istiyorum.
KAMU DESTEKLERİ, GİRİŞİMCİLERİ MEMNUN EDİYOR
Kamu tarafından girişimcilere verilen maddi desteklerin TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu) ve KOSGEB (Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı) kanallarıyla çeşitlenerek güçlenmesi, girişimcilerimizi memnun eden gelişmeler. Bu bağlamda özellikle TÜBİTAK’ın uygulayıcı kuruluşlar dediği üniversite teknokentleri, teknoparkları ve teknoloji geliştirme bölgeleri ortaklığında oluşturulan Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı’ndan (BiGG) bahsetmek gerekiyor. Söz konusu program; faaliyetleri fikir aşamasından pazara kadar destekleyerek nitelikli girişimciliği özendirmeyi, bu sayede teknoloji düzeyi yüksek ürün ve hizmetler geliştirebilen startup’lar oluşturmayı hedefliyor. Öte yandan, KOSGEB’in “Girişimciliği Geliştirme Destek Programı” kapsamında ileri girişimcilere 370 bin TL’ye kadar destek vermesi ve Teknoloji Geliştirme Bölgelerine kabul edilen şirketlere sağlanan vergisel avantajlar, devletin girişimciliğe yönelik desteklerinden sadece birkaçı. Aynı zamanda devlet, yalnızca girişimcileri değil, bu girişimlere yatırım yapacak kişileri de destekliyor. Örnek olarak 2013 yılında Hazine ve Maliye Bakanlığının girişimcilik ekosisteminin gelişmesi için oluşturduğu Bireysel Katılım Sermayesi Sistemi’ni gösterebiliriz. Bu sistem, startup’lara yatırım yapan bireysel yatırımcıların, bazı vergisel avantajlardan yararlanabilmesini sağlıyor. Bununla birlikte TÜBİTAK, Girişim Sermayesi Destekleme programıyla teknoloji tabanlı girişimleri daha fazla destekleyebilmek adına Girişim Sermayesi Fonlarının kamunun katkılarıyla etkinleştirilerek bu fonlara üniversitelerin teknoloji transfer ofislerinin ve teknoloji geliştirme bölgelerinin katılmalarını teşvik ediyor.
GİRİŞİMCİLER İÇİN STK FAALİYETLERİ
Özellikle iş dünyasını temsilen oluşturulan sivil toplum kuruluşları da (STK) kendi sermaye birikimleri ve deneyimleri ile melek yatırım ağları kurmak, girişimcilerin ihtiyaçlarına özgü programlar düzenlemek ve üyelerinin girişimcilik ekosistemi hakkında farkındalığını artırmak adına çeşitli faaliyetler yürütüyor. Bu, kimi zaman startup’ların hızlı büyüyebilmesi için ihtiyaç duyduğu sermaye sağlanarak kimi zaman da mentörlük desteği verilerek gerçekleştiriliyor. Bahsi geçen destekler de zamanla daha kurumsal hâle gelerek kuluçka ve hızlandırma adı verilen yapılarla profesyonel olarak devam ediyor. STK’ların, bu yapıları kurarken yine Kalkınma Ajansları gibi kamu kurumları tarafından desteklendiğini de belirtmek isterim.
STK’LAR, STARTUP’LARIN YOL GÖSTERİCİSİ
Yurt dışı ağı ve iletişimi yüksek olan STK’lar, startup’lara ihracat ve yeni pazar konularında da yol gösterici oldu. STK’ların gönüllü olarak girişimcilik ekosistemine verdiği katkılar, vizyon ve toplumdaki karşılıklarının yükselmesini de sağladı. Öte yandan startup’ların 5-6 yıl gibi bir sürede ciddi büyüme kaydetmesiyle itibarlı ve deneyimli iş insanlarına dönüşen girişimcilerimiz, bu STK’larda aktif olarak çift yönlü faydalar oluşturmaya başladı. Özellikle teknoloji alanında faaliyet gösteren girişimciler ise ticaretin dönüşümünü ve geleceğin ekonomisini yönetmeyi talep ediyor. Gün geçtikçe işlerini büyüten bu girişimciler, aynı zamanda melek yatırım ağlarına katılarak yatırımcı kimliği de kazanmaya başladı. Böylelikle girişimcilik ekosistemi, bir döngü içerisinde kendisini besleyerek güçlenmeye devam etti.
KURUMSAL ŞIRKETLERIN ÇÖZÜM ORTAĞI STARTUP’LAR
Özel sektör açısından baktığımızda ise startup’ların birçok şirkette; AR-GE, inovasyon partneri ve çözüm ortağı olarak konumlandırıldıklarını söyleyebilirim. Yeni bir ürün veya hizmet geliştirmek kurumsal bir şirket için uzun zaman alan ve maliyetli bir süreçken, ürün veya hizmetlerde parlak fikirler ile hızlı hareket etme imkânı sunan startup’lar, bu noktada büyük bir ihtiyaca da cevap vermiş oluyor. Belli bir problemin çözümüne odaklanan girişim şirketleri, yenilikçi bakış açısı ve teknolojiyle harmanlanan iş modellerini pazarda test edebiliyor ve ortaya katma değerli işler çıkarabiliyor. Bunu fark eden kurumsal şirketler de değişen ve dönüşen işveren kimliğinin bir gereği olarak hem kurum içi girişimciliği yaygınlaştırmaya çalışıyor hem de kendi sektörlerinde kuluçka hızlandırma programları ve yarışmalar düzenleyerek ürün ve hizmetlerini tazeleme imkânı buluyor.
DEİK DE GİRİŞİMCİLERE KATKI SAĞLIYOR
Geçtiğimiz nisan ayında başkan yardımcısı olarak görev yaptığım DEİK Türkiye-Suudi Arabistan İş Konseyi öncülüğünde gerçekleşen “Startup EXPO ve Invest Up” etkinlikleriyle birlikte DEİK de girişimcilik ekosistemine katkı sağlayan kurumlar arasında yerini aldı. DEİK Yönetim Kurulu Başkanı Nail Olpak’ın Startup EXPO ve Invest Up’la ilgili olarak “DEİK tarihinde girişimcilik ve startup temalı ilk program olması açısından önemli” dediği çalışmaların, sürdürebilir ve kapsayıcı şekilde devam etmesi için elimizden geleni yapmayı sürdüreceğiz.
Erdem Dereli
Türkiye-Suudi Arabistan İş Konseyi Başkan Yardımcısı