Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) olarak, 37 yıl önce ufuk açan vizyonumuzla ülkeler arası yatırım ve ticaret ilişkilerini arttırmak için başlattığımız çalışmalarımızı “İşimiz Ticari Diplomasi” mottosuyla hız kesmeden sürdürüyoruz. Dünyanın dört bir yanında aktif bir şekilde faaliyetlerini sürdüren 147 İş Konseyimiz ile her zamanki gibi dolu dolu bir yılı daha geride bıraktık.
İhracatımızın 225 milyar doların üzerine yükselerek Cumhuriyet rekoru kırdığı 2021 yılında DEİK olarak, mevcut ve yeni pazarlardaki potansiyelin gerçekleştirilmesi, ihracatımızın ülke menzilinin artırılması ve yeni bölgesel gelişmelerde ülkemiz konumunun sağlamlaştırılması adına 147 İş Konseyimizle 1.500’den fazla etkinlik gerçekleştirdik. Etkinliklerimiz ile 30’dan fazla yurt dışı ziyaretinde bulunduk. 1.000’den fazla yabancı diplomatik misyon temsilcisini etkinliklerimizde ağırladık. Sayın Cumhurbaşkanımız ile 5, Sayın Bakanlarımızla ise 12 ülkeyi ziyaret ederek, yeni ticaret ve yatırım iş birliği anlaşmalarına imza attık. Şimdi 2022!
2022 yılı baz senaryolarına göre küresel ekonomik büyümeye ve ticarete etki edebilecek pek çok risk canlılığını koruyor. Covid-19’un yeni varyantlarının ortaya çıkmış olması, Aralık ayından itibaren ülkelerin tekrar kısıtlayıcı tedbirler alması, gelişmiş ve az gelişmiş ülkelerin aşılama oranları arasındaki makasın açık seyretmesi, tedarik zincirindeki bozulmaların beklenenden daha uzun sürmesi, lojistik sektöründe yaşanan aksaklıklar ve küresel merkez bankalarının enflasyonla mücadele için sıkılaşma döngüsüne girmesi 2022 yılı ticaret ve ekonomik büyümelerini şekillendirecek en majör riskler.

Kısa vadeli ekonomik büyümeyi aşağı yönlü baskılayacak tüm bu risklere rağmen aşının bulunmasıyla salgının ilk yaşandığı andaki geleceğe yönelik belirsizliklerin azaldığı bir dönemdeyiz. İnsanların salgın koşullarına daha fazla entegre olması ve başta gelişmiş ülkeler olmak üzere tüm dünyada destekleyici kamu politikalarının devamı ile 2022 yılı küresel ekonomik büyüme tahmini %4,9 seviyesinde oluşturuldu. Yani, son 10 yıllık küresel büyüme ortalamasının %3 olduğu göz önüne alındığında, dış pazarlarda güçlü talebin devam edeceği bol kazançlı bir yıldayız. Öte yandan, kısa vadeli konjonktür dalgasının yükseliş evresinde olmamız ihracatçılarımızın yalnızca 1 yıllık kapasite planlamaları için önemli. Toplam ihracatımızın ülke hedeflerimizle uyumlu olarak uzun vadeli sıçramalar yapması ise yapısal atılımlarımıza bağlı. İçinde bulunduğumuz süreci, Nobel Ekonomi Ödülü’nün sahibi ve aynı zamanda Euro’nun fikir babası Robert Mundell’in simetrik şok-asimetrik sonuçlar analizi ile örneklendirmek mümkün. 2020 yılında salgın şoku tüm ülkelere simetrik bir şekilde gelmişken, ülkelerin dipten çıkışı eş anlı ve aynı ölçüde olmadı.
Tedarik zincirleri, ticaret blokları ve dijitalleşme gündemini iyi okuyup, buna yönelik yapısal adımlar atanlar kazanırken, bunu başaramayanlar küresel ticarette pazar payı kaybı yaşadı. 2021 yılı ihracat sonuçları bizim nominal tutarların ötesinde, uzun vadeli kazananlar tarafında olduğumuzu gösteriyor. Bu başarının önümüzdeki yılarda da sürdürülebilmesi için DEİK İş Konseylerimiz yapısal konularda stratejiler belirlemeye ve ticari diplomasi faaliyeti yürütmeye devam edecektir.
DEİK’in ülke ve bölge bazlı yapısal temalar yaklaşımı ile 2021 yılı ihracat rakamlarının detaylarındaki uzun vadeli mesajları değerlendirecek olursak;

Mesafeler uzak ama potansiyeller yüksek…

2021 yılında 11.000 km uzaktaki Güney Amerika bölgesine ihracatımız %87 artarken, 10.000 km ötedeki ABD pazarında %45 büyüdü. Türkiye’nin ortalama ihracat menzilinin yaklaşık 2.500 km olduğu göz önüne alındığında, bu yılda Amerika bölgesinde ihracat rekoru kırmamız aynı zamanda 8.000 km’lik menzil hedefimize daha da yaklaşmakta olduğumuz anlamına gelmesi bakımından oldukça kıymetli. Bölgedeki en öncelikli gündem maddemiz Türkiye-ABD arasındaki ticaret hacminin 100 milyar dolara yükseltilmesidir. Bu doğrultuda DEİK/Türkiye-ABD İş Konseyimiz (TAİK), kamu ve diğer özel sektör paydaşlarının da katkılarıyla 55 ülke ve 40’tan fazla ihracatçı sektörü baz alarak çok kapsamlı bir strateji çalışması hazırladı. Bu projede elbette tek hedefimiz ABD’ye tek yönlü ticaretimiz değil, aynı zamanda ABD sermayeli yatırımları ülkemize çekerek buradan üçüncü ülkelere ihracatın artırılması ve ticaret koridorlarında Türkiye’nin strateji rotasının geliştirilmesidir.

İhracat menzilimizi artırmanın yanı sıra, ikili ticaretimizi dengeleyerek, ülkemizin toplam ticaret açığını da dengeleyebileceğimiz en kritik bölge ise Asya. Zira, DEİK/Türkiye-Asya Pasifik İş Konseylerimizin faaliyet gösterdiği ülkelerle yaptığımız ticaret açığı ülkemizin toplam ticaret açığının %75’ini, Çin ise tek başına %40’ını oluşturuyor. 2021 yılı ticaret verileri de bu durumun devam ettiğini gösteriyor. Asya pazarı bizim için ithalatta uzak değilse, elbette ihracatta da uzak olmaması gerekiyor. Çin’in güçlenen ekonomik konumu ve Kuşak ve Yol Girişimi, diğer ülkeler için bir taraftan yeni fırsatlar oluştururken, diğer taraftan uluslararası ölçekte şiddetlenen bir rekabet ortamı ve Çin’e bağımlılığın artmasının getirebileceği kırılganlıklar nedeniyle yeni meydan okumalara ve tehditlere de yol açmakta. Bu koşullar altında, Türkiye de dâhil olmak üzere tüm ülkeler için esas olan, kendi avantajlarını doğru kullanarak ortaya çıkan fırsatlardan azami şekilde fayda sağlamak, aynı zamanda oluşan tehditleri ve riskleri de iyi bir şekilde yöneterek bunların etkisini asgariye indirmektir. 2019 yılında ilan edilen “Yeniden Asya” girişimi doğrultusunda DEİK olarak, DEİK/Türkiye-Asya Pasifik İş Konseyleri bünyesinde ülkemizin bölgeye daha kapsamlı ve sistematik şekilde odaklanması için ASEAN ve Kuşak ve Yol Girişimi’ne yönelik Çalışma Gruplarımızı oluşturduk. Buna ek olarak, Türkiye’nin Kuşak ve Yol Girişimi üzerinde en yapıcı şekilde konumlandırılması amacıyla DEİK/Türkiye Asya Pasifik İş Konseylerimiz yürüttüğü proje ile 5 strateji ayağı ve 46 önemli politika önerisi  geliştirdi.

Afrika’da pazar payını en hızlı artıran üç ülkeden biriyiz. Lig rakibimiz: Çin…
2021 yılında Afrika ülkelerine 19,4 milyar dolar ihracat gerçekleştirerek, Afrika özelinde tarihimizin en yüksek ihracat rakamına ulaştık. Kıtada sağladığımız başarı nominal rakamların ötesinde. 2001 yılında, Türkiye’nin Afrika’nın ithalatındaki payı %1 seviyesindeydi ve 21. sırada yer alıyorduk. 2020 yılında ise payımızı %3’e çıkartarak, 9. sıraya yükseldik. Böylelikle Türkiye, rakip ticari partnerler arasında Afrika’nın ithalatından aldığı payı son 20 yılda en fazla artıran 3 ülkeden biri oldu.

Afrika bölgesine yönelik 2022 yılı gündemimizdeki en önemli gelişme Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesidir (AfCFTA). Bağımsız kalkınma ve iş birliğine yönelik program ve stratejilerin de dâhil edilmesiyle birlikte Afrika’da kıtasal bir serbest ticaret bölgesinin kurulması, elbette kıta adına son derece önemli bir dönüm noktasıdır. DEİK/Türkiye-Afrika İş Konseylerimizin yürüttüğü “AfCFTA Anlaşması ve Türk Firmalarına Etkisi” raporumuzun çıktılarına göre, anlaşma sonrası Güney Afrika, Mısır ve Fas gibi bölge ülkeleri Kıta içi ticarette rekabet kazanımı elde edebilir. Buna çözüm olarak, enerji, tarım, gıda, otomotiv, demir-çelik ve makine gibi sektörlerde bölge ülkelerine  yapacağımız yerleşik yatırımlarla Türk iş dünyamızın
pastadan daha büyük pay alması söz konusu olacaktır.

2022 yılında DEİK olarak, öncelikli hedefimiz Türk şirketlerine ait ürünlerin kıta içinde gümrüksüz dolaşımını ve 2030 yılına kadar, AfCFTA ile birlikte, ülkemiz ve Afrika kıtası arasındaki ticaret hacminin 50 milyar dolara, sonra da 75 milyar dolara ulaşmasını sağlamaya yönelik etkin ticari diplomasi faaliyetleri yürütmek olacaktır.

AB ile ticaretimizde sıçrama noktası yeşil ve dijital dönüşüm olacak…

2021 yılında Avrupa Birliği(AB) ülkelerine ihracatımızı %33 artırdık. AB büyümesine ilişkin öncü göstergeler, kısıtlayıcı tedbirlere rağmen, genişleme bölgesindeki seyrini koruyor. Bölgenin 2022 yılı büyüme tahmini %4,4 düzeyinde. Bunu salgın öncesi 10 yıllık tarihsel ortalama olan %1,7 ile kıyasladığımızda, yeni yılda da ihracatçılarımızın güçlü bir talep ile karşılaşacağı ortada. Ancak daha yapısal taraftan dikkat çekmem gereken, yanlış bilenen bir husus var; “AB pazarında doygunluğa ulaştığımız algısı”. Türkiye’nin 5 trilyon dolarlık AB ithalatından aldığı pay %1,5 seviyesinde ki bu oran bizim tüm dünya ticareti içindeki payımız ile neredeyse aynı seviyede. Hâlbuki Afrika’da pazar payımız %3’ün üzerinde iken, aynı Gümrük Birliği’nde yer aldığımız AB pazarındaki payımızın daha yüksek olması gerekir.

2022 yılında DEİK/Türkiye-Avrupa İş Konseylerimizin en öncelikli gündemi Avrupa Yeşil Mutabakatı, AB Dijital Tek Pazar ile entegrasyon ve bu ikiz dönüşüm ile genişletilmiş daha dengeli bir Gümrük Birliği Anlaşması olacaktır. Yeni pazarlara girişte DEİK İş Konseyleri katalizör görev üstleniyor… 2021 yılında 229 ülkeye ihracat yaparken, 184 ülkeye ihracatımızı artırdık ve 123 ülkede ihracat rekoru kırdık. Son 10 ve 20 yıllık tarihsel veriler, ülke ve bölge bazlı önceliklendirme stratejilerinde ve yeni pazarlara girişte dış misyonların başarısını ortaya koyuyor. İhracatçılarımızın dış pazarlara girmesinde karşılaştıkları en büyük engellerden biri bilgi asimetrileridir. Ülkeler bu sorunu aşmak için büyükelçilikler, konsolosluklar ve ihracatı teşvik ajansları gibi dış misyonları yaygınlaştırmaya devam ederken, ülkemizde tüm dünyadan farklı olarak, Türk iş insanlarının bir araya gelerek oluşturduğu DEİK ülke bazlı İş Konseylerine Türk ihracatçısının dış pazarlardaki ticaret elçisi misyonu verilmiştir.

Ülke bazlı İş Konseylerimizin ihracat performanslarını verilerle somutlaştırmak mümkün. İhracat pazarlarımızı, 2010-2020 döneminde ilk defa İş Konseyi kurulan, 2010 öncesinde de İş Konseyi bulunan ve hiç İş Konseyi kurulmamış ülkeler olarak 3 gruba ayırdığımızda bu fark ortaya çıkıyor. Bu 3 gurubun 2010 yılından sonraki ihracat performanslarını karşılaştırdığımızda;
• 2010 yılından sonra yeni İş Konseyi kurulan ülkelere ihracatımız son 10 yılda %158 artarken,
• 2010 yılından önce de İş Konseyi var olan ülkelere ihracatımız son 10 yılda %48 artmış,

Henüz İş Konseyi kurulmamış ülkelere ihracatımız ise son 10 yılda %28 azalmıştır.

Bu sonuçlardan hareketle ülke bazlı İş Konseylerimize dâhil olan firmalarımızın yeni pazarlara girişte ihracat performanslarını artırdığı, Ticaret Bakanlığımızın ülke ve bölge bazlı ihracat stratejilerinde İş Konseylerimizin katalizör görev üstlendiği ve bu yetkinlik ile yeni pazarlara giriş ve pazar çeşitlendirmesinde de son 10 yılda önemli kazanımlar elde edildiği anlaşılmaktadır.

DEİK ailesi olarak; 2021 yılında 147 İş Konseyimiz ve yetkin profesyonel kadromuzla sağladığımız başarıları 2022 yılında da sürdürmek adına, uzak coğrafyalara uzanan küresel ölçekte ticari temaslarımızı artırarak, İş Konseylerimizle bölge ve ülke bazlı tematik projelerimizle ülkemizin ticari diplomasi faaliyetlerini yukarı taşımaya devam edeceğiz.
Çünkü; işimiz, gücümüzü dünyaya taşımak!