‘Piyasanın bitki fabrikalarında yetiştirilen ürünlere alışması için endüstriyel tesislerin sayısının artması gerekiyor’

Bundan yaklaşık 10 bin yıl önce insanoğlu ilk defa Anadolu topraklarında tarım yapmaya başladı.Yıllar geçtikçe tarım sistemleri değişerek gelişti. İnsan gücü, sabana; saban traktöre evrildi. Tarımda birçok teknolojik uygulama kullanılmaya başlandı. Ancak bunun yanında geçen yılların negatif etkileri de çok fazla oldu. Günümüze geldiğimizde vahim bir tabloyla karşılaşıyoruz.

Dünyamızdaki iklim değişiklikleri, artan sıcaklık değerleri, susuzluk, çoraklaşma, kirlenme, kimyasal kullanımı gibi nedenlerle ekilebilir topraklarımız hem küçülüyor hem kalitesizleşiyor.Bunun yanında global anlamda nüfus artışı ve şehirleşme de ekilebilir toprak alanlarını olumsuz etkiliyor. İnsanları doyurabilmek, onlara kaliteli gıdalar sunabilmek i.in farklı ve inovatif çözümler gerekiyor. Gelişen tarım teknolojisinde günümüzdeki çözüm seralar. Ancak seralarımız çok geniş tarım alanları işgal ediyor ve sürekli üretim sağlayamıyor. Artık sürdürülebilir tarım için yeni üretim sistemleri gerekiyor. İnsan etkisinin azaltıldığı, sürekli ve yüksek verimli olarak heryerde ve her zaman tarım yapılmasını sağlayan sistemler…

GELECEĞİN TARIMI: BİTKİ FABRİKALARI

Bitki fabrikaları, tamamen kapalı ve iklim kontrollü alanlarda; LED aydınlatma ve bitki besleme teknolojisi ile ürün yetiştirilen tesislerdir. Dolayısıyla dış koşullardan bağımsız olarak yetişebilen ürünler 365 gün boyunca kesintisiz ve sağlıklı bir şekilde hasat edilebiliyor. Bir başka deyişle bir bitki fabrikasına sahipseniz, çok küçük alanlarda sürekli üretim yapıp standart kaliteli ürünler elde edebiliyorsunuz. 1.000 m2’lik bitki fabrikasında, 10.000 m2’lik seradaki üretimi yapabiliyorsunuz. Geriye kalan 9.000 m2’yi doğaya geri bırakmış oluyorsunuz. Bununla beraber tabiatın tüm negatif etkilerinden bağımsızsınız. Tamamen kapalı, iklimlendirilmiş ve steril bir ortamda üretim yaptığınız i.in dışarıdaki havanın nasıl olduğuyla ilgilenmiyorsunuz. Bakteri, b.cek gibi tehditlerle savaşmak zorunda olmadığınız için de ilaç ve zararlı kimyasallar kullanmanıza gerek kalmıyor.

BİTKİ FABRİKALARI İLE TÜKETİMİN YANINDA ÜRETİM

Bitki fabrikalarıyla hem Kenya’da hem İngiltere’de hem de kutuplarda aynı üretimi yapabiliyor; aynı standarttaki ürünleri yetiştirebiliyorsunuz. Dolayısıyla tüketim neredeyse üretim de orada oluyor. Tarımda sürdürülebilirlik i.in makul yatırım ve işletme maliyetlerine ulaşmak çok önemli. Soğuk zincirde yer alan gıdayı bir ülkeden veya bir şehirden diğerine götürmenin maliyeti çok fazla. Bu nedenle yerinde üretim yapmak çok avantaj sağlıyor. Böylelikle hem sağlıklı hem ekonomik hem de çevreci bir üretim modeline sahip oluyorsunuz.

BİTKİ FABRİKALARINDA YATIRIMIN GERİ DÖNÜŞÜ

Bitki fabrikası; girdisi tohum, su ve bitki besini; çıktısı da ambalajlanmış ve piyasaya sürülmeye hazır gıda olan kapalı tesislerdir. Kurulum maliyetlerini belirlemek için ilk olarak yetiştirilecek ürünler, ekim alanının büyüklüğü, üretim kapasitesi, uygulanacak otomasyon, uzaktan yönetim, yapılacak ambalaj, kurulum yapılacak coğrafya gibi birçok farklı parametrenin doğru analiz edilerek belirlenmesi gerekir. Ardından yapılacak detaylı proje çalışmaları ile doğru maliyetler ortaya çıkabilir. Anahtar teslim m2’si 500 ila 2000 euro arasında değişen maliyetlere sahip bitki fabrikalarında yatırımın geri dönüşü ise gelişmiş ülkelerde yaklaşık 3 ila 4 yıl civarındadır. Burada belirleyici olan ana kalemler enerji maliyeti ve ürünün piyasa satış fiyatlarıdır.

DÜNYADA BİTKİ FABRİKALARI

Bitki fabrikaları konsepti dünyada henüz çok yeni. Bu konuda en tecrübeli ve bilgili ülke Japonya. Bu ülkede hem ürünlerin piyasa fiyatları yüksek (bir marul 5 euro’ya alıcı bulabiliyor) hem de halk sağlıklı gıda konusunda .ok hassas. Bunun dışında ABD ve Kanada bitki fabrikaları alanında güçlü ülkeler. Avrupa ülkeleri de bu alanda önemli yatırımlar yapıyor ancak henüz büyük çaplı endüstriyel bitki fabrikalarına sahip değiller. Cantek’in kendi tesislerindeki Farminova bitki fabrikası, Avrupa’nın işleyen en büyük fabrikalarından biri.

Bunların yanında deneysel çalışmalar dünyanın her yerinde ger.ekleştiriliyor. Farklı sistemlerle çalışan binlerce irili ufaklı deneme tesisinden bahsedebiliriz. Ancak piyasanın bitki fabrikalarında yetiştirilen ürünlere alışması için endüstriyel tesislerin sayısının artması gerekiyor. Dünyada bu yönlü bir eğilim başladı. Özellikle büyük sermaye grupları olduk.a risksiz ve kazançlı olan endüstriyel tarıma yatırım yapmak konusunda oldukça hevesliler. Türkiye’de ise bitki fabrikası yatırımı yapmak zor bir konu. Çünkü ülkede tüm bitkiler kolayca yetişebiliyor ve maliyetleri ucuz. Ancak bitki fabrikalarından çıkan ürünler ila.sız, yüzde 95 daha az suyla yetişen, karbon ayak izi minimum olan, yüzde 0 pestisit oranına sahip sağlıklı ürünler üstelik her gün aynı kalitede ve aynı maliyetle üretiliyorlar. Bu koşullarda, sera ürünlerinden daha yüksek maliyetli olmaları piyasada kabul gördüğü zaman hepimiz .ok daha fazla bitki fabrikası ürünü tüketeceğiz.