Afrika’da Artık Ticareti Değil Yatırımı Konuşmalıyız
Türkiye’nin, Afrika ülkeleri ile olan ikili ticari ve ekonomik ilişkilerde .nemli bir yol kat ettiğini belirten DEİK/ Türkiye-Afrika İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Berna Gözbaşı, Afrika ülkeleri ile yapılan ticarette dış ticaret fazlası verildiğini vurguladı. Afrika’nın büyük bir dönüşüm içerisinde olduğunu belirterek bu dönüşümü iyi takip etmek gerektiğini vurgulayan Gözbaşı, Afrika ile ikili ilişkilerde Türkiye’nin attığı adımları ve TABEF’in yansımalarını değerlendirdi.
Afrika’nın kalkınması ve Afrika ile ikili ilişkilerin artırılması için Türkiye’nin attığı adımları nasıl yorumluyorsunuz?
Afrika açılımının yapıldığı dönemden beri Afrika ülkeleri ile olan ikili ticari ve ekonomik ilişkilerimiz önemli bir mesafe kat etti. Bu ilişkilerde bizim temel prensibimiz kazan kazan esası olmuştur. önümüzdeki dönemde de bu prensibe bağlı olarak ticari ve ekonomik ilişkilerimizi daha da ileriye taşımak arzusundayız. Ülkemizin Afrika’daki imajı oldukça olumlu. Bugün birçok ülkeye gittiğinizde bunu hissedebiliyorsunuz. Sonuçta Afrika ülkeleri ile bizim ortak bir tarihimiz var. Siyasi ilişkilerimizin de bu sürece önemli katkılar sunduğunu ifade etmemiz gerekir. Örneğin, Cumhurbaşkanımız 30 Afrika ülkesine resmi ziyaret gerçekleştirmiş, ülkemizin kıtada 43 ülkede büyükelçiliği bulunuyor, TİKA’nın 22 ülkede ofisi bulunuyor, Türk Hava Yolları 33 ülke 41destinasyona uçuş gerçekleştiriyor.
Diğer bir önemli husus da şu; bu yıl 17-18 Aralık’ta 3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi İstanbul’da gerçekleştirilecek ve birçok Afrika ülkesinden devlet başkanları düzeyinde katılım olacak. Bunların hepsi topyekün bir şeyi ortaya koyuyor, o da şu: Bizler Afrika ile olan ilişkilerimizde yalnızca kendimizi değil, kazan-kazan prensibimizle bütünün yararını düşünüyoruz, çünkü birlikte daha güçlüyüz.
Afrika’yı yatırım fırsatları açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? Dış ticarette Afrika’daki hedef sektörler hangileri? Bu sektörlerin Afrika’daki potansiyeli ile ilgili bilgi verir misiniz?
Afrika ülkeleri ile ticaretimizde dış ticaret fazlası veriyoruz. 2020 yılı ihracatımız 15,2 milyar dolar olarak gerçekleşmiş. İthalatımız ise 7,3 milyar dolar düzeyinde. İhracatımız salgın etkisiyle 2019’a göre %8,3 oranında azalmış. Başlıca ihracat kalemlerimiz demir-çelik, makine ve ekipmanları, otomotiv, elektronik ürünlerdir. Başlıca ithalat ürünlerimiz ise kıymetli madenler, petrol, plastik ve gıda ürünleridir. Birçok sektörde Afrika kıtası önemli fırsatlar barındırıyor. Örneğin, kovid-19 salgını ile birlikte sağlık endüstrisinin önemi bir kez daha ortaya çıktı. Maalesef, kıta ülkelerinin bu anlamda kapasiteleri yeterli değil. Bunu birçok kez vurguladık, yine de ifade etmek isterim. Türk sağlık endüstrisi kıta ülkelerinin bir.ok alandaki ihtiyaçlarını karşılayabilecek seviyede. Hastane inşaatlarından tutun işletmeciliğine, medikal ürünlerden tutun sağlık turizmine kadar Türk firmalarımız bu işlerin altından kalkabilecek düzeyde. Bunun yanında, inşaat sektöründe kıta ülkelerinde olduk.a faal durumdayız. Birçok ülkede Türk müteahhitlerinin projelerini görebiliyoruz, bundan da gurur duyuyoruz. Sahra altı Afrika’ya baktığımızda hem altyapı hem de üstyapı projelerinde Türk firmalarını görebiliyorsunuz. Mesela Senegal’e gittiğinizde havalimanından raylı sistemlere, stadyumlardan otel projelerine, konferans merkezlerine kadar Türk firmalarını görebiliyorsunuz. Bu oldukça gurur verici. Aynı şekilde Nijer’de mesela bir firmamız havalimanı ve otel & kongre merkezi projelerini başarıyla ger.ekleştirdi. Tanzanya’da ülkenin en önemli raylı sistem projesini bir Türk firması gerçekleştiriyor.
TABEF’in bu yıl üçüncüsü düzenlendi. Etkinliğe bu yılki katılım nasıldı? TABEF’in yansımaları nasıl oldu?
Katılım gayet iyiydi. Salgına rağmen önemli oranda bir katılım sağlandığını söyleyebilirim. Kovid-19 salgını başladığından bu yana bu düzeyde ger.ekleştirilen ilk etkinliklerden biri. Yansımalarını tabi zamanla göreceğiz. Hem işlenen konular hem de iş görüşmelerinin-kovid-19 salgınına rağmen- verimli geçtiğini düşünüyorum. Etkinlik esnasında katılımcıların bizlere ilettiği geri bildirimler olduk.a olumluydu. önümüzdeki dönemde, buradan elde edilen tecrübeler ile daha başarılı işlerin ortaya .ıkacağına inanıyorum.
Etkinlik iş birliği fırsatları açısından nasıl bir fark yaratıyor? Türkiye-Afrika ilişkileri açısından TABEF’in önemini nasıl yorumlarsınız?
Tabi bizler ticari ve ekonomik ilişkileri ele alıyoruz. Ülkemiz ile Afrika ülkeleri arasındaki ticaret ve yatırım ilişkileri nasıl geliştirilebilir, bunu çalışıyoruz. TABEF’i ilk olarak 2016 yılında düzenledik, ikincisini 2018 yılında, 2020 yılında ise sanal ortamda gerçekleştirdik. Bu yıl ise fiziki olarak gerçekleştirdik. Etkinliğin gerçekleşmesinde Ticaret Bakanlığımızın ve Afrika Birliği’nin katkıları oldukça kıymetli. Sayın Cumhurbaşkanımız da mümkün olduğu .l.üde hem katılım sağlıyor hem de destekliyor. Bu yıl davetlilerimiz arasında Afrika Birliği d.nem başkanı, Kongo Demokratik Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı F.lix Antoine Tshisekedi Tshilombo vardı, lakin mümkün olmadı. Mesela 2018 yılında Etiyopya Cumhurbaşkanı ve Ruanda Başbakanı katılım sağlamıştı. Bunun yanında tabi 54 Afrika ülkesinden bakan veyahut üst düzeyde katılım sağlanıyor. Firmalarımız bakan düzeyinde görüşmeler yapabiliyor. Bu olanağı sağlıyoruz. Hemen hemen her Afrika ülkelesinden iş insanları katılım sağlıyor, bu sayede Türk iş insanları ile iş görüşmeleri yapılıyor ve iş ilişkileri tesis ediliyor.
Etkinlikte Sn. Emine Erdoğan’ın katılım gösterdiği Türkiye-Afrika Kadın Liderlik Diyaloğu Paneli oldukça ilgi çekti. Afrika ile Türkiye arasındaki mevcut ticari ilişkilerin artırılması ve ilişkileri güçlendirilmesi noktasında kadın liderlere nasıl bir rol düşüyor?
Bu konuyu oldukça önemsiyoruz. Umuyorum ki bunun kurumsal olarak altyapısını da oluşturabilir ve bu sayede devamlılığını sağlayabiliriz. Afrika, anaerkil bir toplum. Bugün kıtanın hangi ülkesine giderseniz gidin kadın figürlerin ön planda olduğunu görebiliyorsunuz. İş hayatında, bürokraside, siyasette, sivil toplum kuruluşlarında kadın liderleri görmek mümkün. Türkiye-Afrika Kadın Liderlik Diyaloğu panelini ilk olarak geçen yıl sanal ortamda ger.ekleştirmiştik. Oldukça ilgi çekti, önemli isimleri konuşmacı olarak davet etmiştik. Bu yıl da bu konuyu işleme kararı aldık ve yine kıta ülkelerinden öne çıkan kadın figürleri davet ettik. Mesela Aissata Lam, Moritanya Yatırım Teşvik Ajansı Genel Müdürü. İyi eğitim almış, gen. yaşına rağmen .nemli bir Kurumun başında bulunuyor. Aynı şekilde Amany Asfour, önemli bir kadın figür kıtada. Ülkemizde Afrika deyince ilk akla gelen isimlerden biri, Dışişleri Bakanlığı Afrika Genel Müdürümüz, namı diğer “Madame Afrique” Nur Sağman da mesela konuşmacılarımızdan biriydi. Tabi diğer yandan, Sayın Emine Erdoğan ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı eşi Sayın Denise Nyakeru Tshisekedi Tshilombo da açılış hitaplarını ger.ekleştirdiler. Türk iş dünyasında da kadınların oranı oldukça artıyor, kadın yöneticilerin oranı artıyor. Tabi kıtada iş yapmanın .eşitli zorlukları var, ancak Türk iş kadınları burada zoru başarıyor. Burada amacımız bir sinerji oluşturmak, bir diyalog ortamı oluşturmak. Bu sayede bir.ok alanda önemli iş birlikleri kurulabilir diye düşünüyorum.
Eklemek istedikleriniz?
Artık dünyada güç merkezleri değişiyor. Bu değişimi iyi takip etmemiz ve buna göre hazırlıklarımızı, yani kendi ödevlerimizi iyi yapmamız gerekiyor. Afrika, çok önemli bir dönüşümün eşiğinde. Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi Anlaşması (AfCFTA) ile ürünlerin kıta içerisinde gümrüksüz dağıtımı söz konusu. Bu süreci iyi takip etmemiz gerekiyor. Afrika’da artık ticaret değil de yatırımı konuşmamız gerekiyor, yatırımcı olmamız gerekiyor. Bu sayede kıta içerisinde ürünlerimizin gümrüksüz dolaşımını sağlayabiliriz.
Kıta ülkelerinin bazı ülkeler ile Serbest Ticaret Anlaşmaları bulunuyor. Kıtada üretim yaparak bu ülkelere de gümrüksüz bir şekilde ticaret gerçekleştirebiliriz. İfade etmek istediğim diğer bir husus ise finansman ve bankacılık ilişkileri. Bu alanda hızlı adımlar atmamız gerekiyor. Bu konudaki görüşlerimizi ilgili kurumlar nezdinde paylaştık, paylaşmaya da devam edeceğiz.
Bankacılık sektörümüz kıta ülkelerinde olmalı ve muhabir banka ağını genişletmeli. Avrupa bankalarına ihtiyaç duymadan bu ilişkinin tesis edilmesi .nem arz ediyor. Halihazırda, bankacılık tarafındaki maliyetler olduk.a yüksek. Finansman konusu, özellikle müteahhitlik sektörümüz için oldukça önemli. Firmalarımızın bu alanda desteklenmesi gerekiyor. Çünkü hız ve kalite anlamında firmalarımızın bir rekabet üstünlüğü var ancak bazı projelerde finansman noktasında eksiklikler olabiliyor. İnanıyorum ki bu konular çözülürse hem ticaretimiz hem de yatırımlarımız hızlıca artacaktır.