Lojistik Sektöründe Türkiye’nin Performans Etkisi

Ülkemizde ve dünyada etkilerini derinden hissettiğimiz ve birçok alanla birlikte lojistik sektörünü de sarsan pandemi sürecini nispeten geride bıraktık. Dolayısıyla lojistik sektöründe geçtiğimiz yıldan daha dengeli bir yıl geçirdiğimizi ve özellikle yük taşımacılığında yaşanan derin kırılmanın ardından toparlanma sürecine geçildiğini söylemek mümkün.

Diğer taraftan erken faiz indirimi, yaşanan enerji, döviz ve diğer şoklarla beraber enflasyon artık dünyada herkesin hissettiği bir konu haline geldi. Bu da hepimiz için ciddi ekonomik değişimlere yol açtı.

Lojistik açısından dünya genelinde navlunların yüksek seyretmeye devam ettiği, ülkemizde ise ekipman tedariki konusunda dengeli bir döneme girildiğini düşünüyorum. Özellikle Rusya-Ukrayna krizi sebebiyle de AB ülkelerinde tedarik sıkıntıları yaşanıyor. Kuzey Koridoru kullanılamaz hale geldi. Türkiye’nin de dahil olduğu Orta Koridor alternatif olarak ön plana çıktı.  Geçiş belgesi konusunda olumlu gelişmeler olsa da kota ve vize sorunları, kapılardaki uzun bekleme süreleri sebebiyle Türkiye transit özelliğini halen tam olarak ortaya koyamamaktadır.

Yurt içi taşımacılığın durumuna bakacak olursak; son dönemde artan araç fiyatları, yedek parça, lastik, akaryakıt gibi ana girdilerle birlikte yurt içi nakliyeciler için halen sıkıntılı bir yıl yaşıyoruz. Bu süreçte piyasaya neredeyse hiç yeni araç girişi olmadığı gibi, yurt içine çalışan nakliyecilerin önemli bir kısmı yönlerini navlunların yükseldiği Avrupa coğrafyasına çevirdi. Bu da iç piyasadaki çoğu firmayı ihracata yönlendirdi. Özellikle e-ihracat uygulamalarının gün geçtikçe arttığını gözlemliyoruz. Biz de bu konudaki faaliyetimizi güçlendiriyoruz.

Bununla birlikte canlanacak iç talebi karşılayacak yurt içi araç darboğazı bizi bekliyor. Dolayısıyla yurt içi nakliyede sabit sözleşmeler nedeniyle 2022 yılında navlun fiyatlarında yükselme devam ediyor ve edecek.

Bunun dışında inşaat maliyetlerinin ana kalemleri olan demir, çimento, alüminyum gibi ürünlerin maliyetlerinde de artış görüyoruz.  Bu durum yeni depo üretiminde azalmaya neden olacaktır. Burada; müşteri, mal sahibi ve lojistik servis sağlayıcılarının birbirini desteklemesi ve mevcut fiyat yapılarını tedrici olarak yükseltmeleri gerekecektir. Kullanıcı açısından oldukça fazla artan kira, depo çalışanı ve raf- forklift gibi depo ekipman maliyetleri karşısında geçmiştekinden çok daha yüksek depolama maliyetleri öngörmelidirler.

Bunun yanında pandemi, alışılageldik iş modellerinin bu süreçte evrilmesi, sektörün de iş modellerini değiştirmesine yol açtı. Ayrıca gerek kurumların gerekse de tüketicilerin uzaktan iş yapma ve ihtiyaç giderme alışkanlıklarını önemli ölçüde geliştirdi. Bu da öncelikle paydaşlar arasında bilgi paylaşımını her zamankinden öteye taşıdı. Dolayısıyla tam zamanlı ve geliştirilmiş bilgi, üretici, alıcı, operatörler vb. gibi tüm paydaşlar arasında daha nitelikli iletişim ihtiyacı oluştu. Lojistikçiler de bir nevi entegratör rolüyle bilgi yönetim sistemlerinde pek çok geliştirme yapmak durumunda kaldı.

Tüketici teslimatları daha çok önem kazandı. Toptancı, dağıtıcı, perakende noktası gibi aracılardan oluşan çok katmanlı satış kanallarında sadeleşme süreci başladı.

Perakende noktaları artık fiziki koşullarında taşıyamayacakları ürünleri de kendilerine ulaşan müşterilerine dijital pazarlama yöntemleriyle duyurarak satmaya başladılar. Perakendeye yetkin destek verebilmek adına biz de tam otomosyonlu e-ticarete hizmet eden depo yatırımı yaptık. Tüketicinin ürüne hızlı ulaşma talebi sonrasında bu hizmet tüm firmalar için hayati önem taşıyor. 2022 sonrasında bu alanda yatırımlarımıza devam edeceğiz.

Satışlarda pandemi kısıtlamalarındaki değişiklikler nedeniyle daha esnek tedarik modelleri oluşturulması da bir başka gerekli olan çalışmaydı. Belki de sektörümüzün en çok zorlandığı husus bu oldu çünkü yaptığımız işin arka planda detaylı ve planlı fiziki hazırlık gerektiren yanları bulunuyor. Toplam araç-depo-personel vb. kapasitelerde istediğiniz an değişiklik yapamayabiliyorsunuz. Ancak talep dalgalı bir şekilde aynı anda yükselip azalıyor.

Özellikle geçen yıl büyük kriz oluşturan konteyner tedariki bu sene de nispeten etkisini gösteriyor. Hammadde tedariki de çoğu alanda devam ediyor. Bunlara bağlı olarak ‘tam zamanında’ stoksuz üretim yapma eğilimi, ‘üretim için daha stoklu çalışmalıyız, ya da ‘hammaddeyi bulunca üretip satışı beklemeliyiz’ gibi taktiksel değişiklikleri beraberinde getirdi. Bu da depolama, yerine koyma yönetimi, tedarik lot yönetimi gibi konularda daha farklı yöntemlerin geliştirilmesi ve kapasitelerin arttırılması sonucunu doğurdu. Daha pek çok etki sıralayabiliriz ama lojistik ve tedarik zinciri süreçlerini herkes eskisinden daha ciddi ele alıp, daha nitelikli işortaklarıyla, uzun soluklu anlaşmalara girme eğilimine yöneldi.

Özetle ne dünyada ne de Türkiye’de 2022 yılına post-pandemik süreç diyemeyeceğiz. İki yıllık pandemi sürecinin etkilerini hala ciddi olarak yaşadığımız bir yıl yaşıyoruz. Ümidimiz 2023’ün sonuna doğru normalleşme yakalamak. Umarız ülkemizin içinde bulunduğu zor coğrafyadaki tüm unsurlar, yine zor geçen bir yılın ardından 2023’te lehimize gelişir.

Taner Horoz- Horoz Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı

 

Yorum Yapın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Start typing and press Enter to search