TÜRKİYE’DE NEDEN BEYAZ YAKA OLMAK DAHA DEĞERLİYDİ?

Çocukluğu 80’lerde geçmiş biri olarak bu ülkede girişimcilik bugünlere kadar çok düşünülmediyse, ebeveynlerimizin “657” ya da “SSK’lı” kelimelerini bizlerin bilinç ötesine sağlam bir şekilde yerleştirmiş olduklarından ötürü geldiğine inanıyorum. Bu iki sihirli kelime; güven- garanti demekti. Maaş garantisi, sigorta ödemesi garantisi, emeklilik vb. gibi.

2000’li yıllar internetin yaygınlaşmasıydı. Genç yaşta büyük başarılara imza atmış yerli ya da yabancı girişimcilerin hikayelerine kolaylıkla erişebilmek; başarma dürtüsü yüksek, özgürlüğüne düşkün, yaratıcı bireylerin dikkatini çekmeye başladı. Ayrıca kurumsal dünyanın sunduğu imkanların da her geçen gün daha kötüye doğru gitmesi, kendi potansiyeline biraz olsun inanan bireylerin niyetlerini değiştirmelerine ve ailelerden öğrendiği düşünce yapısına meydan okuma noktasına getirdi.

BİR BEYAZ YAKA NE ZAMAN KABINA SIĞAMAZ HALE GELİR?

Hiç kimse oturduğu yerden “artık ben de kendi işimi yapayım – girişimci olayım” demez. Mutlaka bir şeylerin onu zorlaması gerekir ki, ben buna kaşınma diyorum.

Bugünün iş dünyasındaki çalışanlar aslında çok fazla sıkışmış durumda. Bu sıkışıklığın bir kısmı dışardan gelen faktörlerden oluşuyorken diğer bir kısmı da içerden geliyor. Dışardan gelen faktörler daha çok mobbing, yoğun çalışma saatleri, iş yükü fazlalığı, düşük maaş ve sosyal imkanlar gibi konularken, içerden gelen faktörler ise insanın kendini derinden sorguladığı sorulardan oluşuyor.

  • Ben yaptığım iş kadar mıyım?
  • Ben daha fazlasını ortaya nasıl çıkartabilirim?
  • Benim bu dünyaya geliş amacım sadece bu işi yapmak mı?
  • Bu iş için harcadığım zaman ve emeği kendi işime ayırırsam “manevi ve maddi” nasıl getiriler elde edebilirim?

KABINA SIĞAMAYAN YAKALININ KURUMSALDAN KENDİ İŞİ YA DA GİRİŞİMCİLİĞE GEÇERKEN ATMASI GEREKEN ADIMLAR NELERDİR?

Şu altı kavram geçiş sürecinde farkındalıkla izlenmesi ve yönetilmesi gereken kavramlardır.

Tatminsizlik: Yani artık beyaz yaka olmak kişiye yetmemeli, bundan şikayet etmeli, hatta zaman kaybettiğinin acısını duymalıdır.

Vizyon/Büyük Resim: Gidilecek yerin zihinde canlanması çok önemlidir. Bugün harekete geçememenin en büyük nedeni, insanların nereye gitmek istediklerini yani ne yapmak ve daha da önemlisi kim olmak istediklerini bilememekten gelmektedir.

Anlam: Insan anlam arayışında olan bir canlıdır. Ulaşılmak istenen vizyon veya büyük resmin arkasındaki anlam birey için olmazsa olmazdır. Bulunan anlamın toplumsal ya da dünya için bir fayda yaratması, bireyin o vizyona sımsıkı sarılmasına neden olur.

Harekete Geçmek: Istediğiniz kadar vizyonunuz olsun, adım yoksa hayalperestliğin ötesine geçemezsiniz. Eylem sonuç almanın tek koşuludur. Belki küçük belki gerektiğinde büyük adımlar başarıya giden yolu döşeyecektir.

Esneklik-Adaptasyon: Süreç içinde karşılaşılan durumlara ve değişimlere karşı esnemeyi bilmek, sürece adapte olmak karşılaşılan değişimleri kolaylıkla yönetmenin en önemli adımıdır.

Kimlik Değişimi: Beyaz yaka ile girişimcilik iki farklı kimliktir. Ikisinin farklı değerleri, inançları, beceri setleri ve davranış örüntüleri bulunur.

Örneğin, beyaz yaka ay sonu maaş garantisi, hafta sonu tatil, çalışma saatleri sabitliği gibi kavramlarla çalışırken, girişimci için (özellikle girişimciliğin ilk yıllarında) bu kavramların hiçbiri geçerli değildir. Maaş yoktur, gelir modeli vardır. Hafta sonu tatilini bırakın, kimi zaman 7/24 iş üretme – çözüm üretme – müşteri yaratma peşindedir. Belki de tek kelime ile beyaz yakalılığı unutmak, sıfırdan başlamak en kritik konudur.

BİR BEYAZ YAKA KENDİ İŞİ YA DA GİRİŞİMCİLİĞE GEÇERKEN NASIL BAŞARILI OLUR?

Bir beyaz yakanın kendi işinde ya da girişimcilikte başarılı olması şu üç kelimeyle dost olmasına bağlıdır.

Odak: Neyi istediğini bilmek ve o istediği şeyi düşündüğünde kalpten heyecan duymak.

Niyet: İstediğini gerçekleştirdiğinin hayalini kurabilmek, başarının tatmin, minnettarlık ve şükür duygularını hissedebilmek.

Cesaret: Amacına ulaşma yolunda karşısına çıkacak olan her ne ise, onun üstesinden gelme azmine ve aynı zamanda olanı olduğu gibi kabul etme kırılganlığına da sahip olmak.

Aslında bu üç kelime aynı zamanda kişinin kendi potansiyelini ateşlemesinin de en kritik kelimeleri.

BİR BEYAZ YAKA KENDİ İŞİ YA DA GİRİŞİMCİLİĞE GEÇERKEN SÜRECİ DOĞRU YÖNETMESİ İÇİN NELER YAPABİLİR?

Geçiş süreci daha başlamadan kişinin kendisini profesyonelce desteklemesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Kendimi eski kabına sığamayan bir yaka olarak tanımlıyor ve bugün kabına sığamayan yakalıların yolculuklarına eşlik ediyorum. Benim de deneyimlediğim bu sürecin başarısında şu temel desteklerin çok değerli olduğuna inanıyorum.

Koçluk: Kişinin kendi içsel kaynaklarını baz alarak sınırlarını zorlayan, profesyonel koçun coachee yani kabına sığamayan yakamıza kendi gücünü keşfettirdiği diyaloglar yolculuğudur. Içsel kaynaklarının farkındalığı ile potansiyelini ateşleyen birey, kendisine ait yeni sınırlarını yine kendisi oluşturur. Bireyin odağı, niyeti ve süreçler içinde göstereceği cesaret, kişinin içinde bulunduğu kabın sınırlarını her gün genişletir.

Mentörlük: Kişinin girmek istediği alanda daha önce deneyimi olan, bu yolculuğu deneyimlemiş kişilerin bu kişilere yaptığı akıl verme sürecidir. Burada kritik olan, mentörün süreci mutlaka deneyimlemiş olmasıdır. Sürecin %50 sorumluluğu mentörde, %50 sorumluluğu mentee yani kabına sığamayan yakamızdadır.

Eğitim: Içine girilecek süreç ne ise, bununla ilgili gerekli teknik (hard skills) – ya da insani (soft skilsl) bilgi (know- how)’nin elde edildiği süreçtir.

PEKİ NEDEN BİR BEYAZ YAKA KURUMSAL DÜNYADAN AYRILAMAZ?

Sahip olduğu statü, sabit maaş garantisi, kurumun verdiği sosyal imkanlar (araba, sağlık, emeklilik sigortaları, yurt dışı gezileri, vb. gibi) alışkanlıklarını bırakamamak ya da kendisine inanmamak, gizli ve üstü örtülü potansiyelini nasıl ortaya çıkartacağını bilememek bugün birçok beyaz yakayı, bulunduğu ortama hapsetmiştir.

Kemal Başaranoğlu, MSc, MCC / Profesyonel Koç