Adım Adım Türk Dünyası Birliği’ne Giderken Türk Devletleri Teşkilatı Üyelerinin Ekonomi ve Ticari İş Birliklerinin Değerlendirilmesi
2009 yılında hükümetler arası bir teşkilat olarak kurulan Türk Dünyası Teşkilatı’nın temel amacı Türk devletleri arasında kapsamlı iş birliğini teşvik etmektir.
Türkiye ile beraber Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’ın üye olduğu, Macaristan, Türkmenistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın (Economic Cooperation Organization-ECO) gözlemci ülke olarak yer aldığı Türk Devletleri Teşkilatı, Dünya Sağlık Örgütü, Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı (UN-HABITAT), İslam İşbirliği Teşkilatı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı gibi uluslararası kurum ve kuruluşlar ile de amacı doğrultusunda ortaklıklar kurmaktadır. Bu yıl 15. yılını geride bırakan Teşkilat, geçtiğimiz 15 yılda bu amaca yönelik olarak önemli zirveler düzenlemiş, anlaşmalar imzalamış ve bu çerçevede önemli adımlar atmıştır.
Geldiğimiz aşamada siyasi, gümrük, ekonomik, kültürel alanları da kapsayacak şekilde 28 farklı alanda ortak tarihe, dile, kimliğe kültüre ve 2040 vizyonuna uygun iş birliği yapılmaktadır. Gerek teorik açıdan gerekse tarihsel perspektiften bakıldığında bu tür iş birliklerinin en önemli iki alanı siyasi iş birliği ve ekonomik iş birliği olmuştur. Bu iki alanı daha sonra diğer alanlardaki iş birliği alanları takip etmektedir. Türk Devletleri ile olan iş birliğimizin gelişmesinde de siyasi iş birliği ile beraber ekonomi ve ticari alanlardaki iş birliği de önemli bir yer tutmaktadır.
Teşkilatın ekonomik iş birliğinin temel özünü karşılıklı yarar esası ve üyelerin birbirleriyle ve dünya ile olan ekonomik entegrasyonu oluşturmaktadır. 2019 yılında Bakü’de düzenlenen 7. Zirvede karşılıklı ticaret ve yatırımları kolaylaştırma, özel sektör arasında iş birliğini artırma yönünde taahhütlerde bulunulmuştur. 2021 yılında da yine Bakü’de Türk Yatırım Fonu kurulması konusunda mutabakata varılmıştır. Başlangıç sermayesi 500 milyon dolar olarak belirlenen Fonun üye ülkeler arasındaki entegrasyonu sağlamada ve karşılıklı ticaret ve yatırımları artırmada önemli bir boşluğu doldurması beklenmektedir.
Kasım 2022’de düzenlenen Semerkant Zirvesi’nde, Üye Devletler arasındaki ticaret rakamlarını artırmak amacıyla “Ticaret Kolaylaştırma Strateji Belgesi” kabul edilmiştir. Belge, ticaret ve gümrük prosedürlerinin basitleştirilmesi ve uyumlaştırılmasının yanı sıra, ticaret maliyetlerini düşürmeyi ve malların gümrükten çekilme sürecini hızlandırmayı hedeflemektedir. Üye ülkeler arasında iş birliğini destekleyecek bir diğer araç da üye devletler arasında düzenlenen Türk Dünyası İş Forumları ve B2B toplantıları olmuştur.
Toplamda 6 iş konseyi ve 5 forum ile 500’den fazla iş dünyası temsilcisi bir araya gelmiş ve ikili ticaret ve yatırımların artırılması noktasında önemli girişimlerde bulunmuşlardır. Azerbaycan modeli örnek alınarak geliştirilen “Türk Ticaret Evleri”nin kurulması, üye devletlerin ticaret hacimlerini artırmalarına, ihracat süreçlerini kolaylaştırmalarına ve birbirlerinin pazarlarında güçlenmelerine katkı sağlayacak bir diğer önemli araçtır.
Türk İş Portalı, üye devletlerin Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri (KOBİ’ler) arasındaki ticareti engelleyen fiziksel, bürokratik ve dilsel engelleri pratik olarak ortadan kaldıracak bir çevrimiçi platform olarak tasarlanmıştır. Platform, KOBİ’ler arasında aracı olmadan anlık iletişimi sağlayacak ve ticaret potansiyeli sunarak ve şu anda diğer çeşitli forumlara dağılmış faaliyetleri tek bir web portalı altında toplayarak bilgi toplayacaktır. Böylece iletişimi kolaylaştırıp ve gerekli bilgileri merkezileştirerek, ticari etkileşimlerin hız ve hacmindeki artışı büyük ölçüde kolaylaştıracaktır.
Merkezi İstanbul’da bulunan ve 2019 yılında kurulan Türk Ticaret ve Sanayi Odası (TCCI), Teşkilat çatısı altında yürütülen ekonomik iş birliğinin temel mekanizması olup, üye devletler arasında ticareti artırmak için sürdürülebilir iş programları ve projeleri geliştirmekle yükümlüdür. Üyeler arasında ikili ekonomik ve ticari ilişkilerin artırılması amacıyla bu araçlara ilave olarak gümrük ve ulaştırma alanında mevcut iş birliğinin geliştirilmesi, çok taraflı enerji politikalarına odaklanılması, diasporalar arasında iş birliğinin geliştirilmesi, tarım, uzay sanayii, insan kaynakları alanında iş birliği yapılması gibi hedefler de ekonomik ve ticari hayatın entegrasyonuna önemli katkılar sağlayacak alanlar olarak ön plana çıkmaktadır.
Diğer taraftan özellikle 2020 yılından sonra küresel arenada gözlemlenen yeşil ve dijital dönüşüm ve bunların gerektirdiği yeni ekonomi düzeni de üye devletler arasındaki iş birliğinin temel bileşenlerinden biri olarak ön plana çıkmaktadır. Salgından sonra küresel düzlemde önemi artan bir diğer kavram da ulaştırma ve lojistik olmuştur. Özellikle Çin ile birlikte üretimde ön plana çıkan Asya ülkelerinin batı pazarlarına ulaşımını sağlayacak olan Kuşak ve Yol Proje sinin 3 güzergahından biri olan orta koridor, Orta Asya’daki Türk Devletleri’nin küresel ekonomiye entegrasyonunda da önemli bir rol oynayacaktır. Türk Devletleri Teşkilatı üyeleri arasındaki ekonomik entegrasyonu sağlarken bir yandan da orta koridorun işlevsel hale getirilmesi noktasında da ortak yatırımlara ve ortak düzenlemelere ve iş birliklerine gitmesi bu anlamda değerlidir.
Türk dünyasını ilgilendiren bir diğer önemli koridor da Azerbaycan ile Türkiye’yi birbirine demiryolu ile bağlayacak olan Zengezur koridorudur. Koridor Orta Asya ile Avrupa arasında bir köprü görevi görerek küresel ticaret için de önemli bir rol oynayacaktır. Türk Devletleri Teşkilatı 178 milyon nüfusu ve 2 trilyon dolara yakın ekonomik büyüklüğü ile küresel ekonomide önemli bir yer tutmaktadır. Ülkelerin toplam ihracatı 558 milyar dolar olup küresel ticaretin yüzde 2’sini oluşturmaktadır.
Üyeler arasındaki ihracat ise 2022 yılında 33 milyar dolar ilken 2023 yılında ivme kazanarak 42 milyar dolara seviyesine yükselmiştir. Üye ülkelerin kendi aralarındaki ekonomik bütünleşmeye, karşılıklı yatırımları ve ticareti artırmaya yönelik her girişimi bu rakamların çok ciddi bir şekilde artmasına ve bölgenin küresel ekonomideki ağırlığının artmasına katkı sağlayacak ve üye ülkelere bu anlamda da önemli bir avantaj sağlayacaktır.