Yaşanan krizin boyutu ve oluşan ihtiyacın mahiyetine göre insani yardım desteği yerel, ulusal veya uluslararası katılımla gerçekleşir

İnsani yardım kavramını, insan veya doğa kaynaklı afetler nedeniyle ortaya çıkan mağduriyetlerde sunulan destek şeklinde tanımlamak mümkün. Uluslararası insani yardım ekosistemi, afet bölgesindeki yerel mahalle derneğinden uluslararası sivil toplum kuruluşlarına, özel sektör ve askerî yapılardan BM ve NATO gibi hükûmetler arası kuruluşlara kadar uluslararası toplumun sivil ve resmî paydaşlarını içeren geniş bir aktörler kümesine sahiptir.

Yaşanan krizin boyutu ve oluşan ihtiyacın mahiyetine göre insani yardım desteği yerel, ulusal veya uluslararası katılımla gerçekleşir. İnsani yardımlar, akut dönemde insan hayatının korunması, barınma, gıda, sağlık vb. alanlardaki ihtiyaçların karşılanması ve destek döneminde rehabilitasyon, yeniden yapılanma, eğitim, meslek edindirme, kalkınma desteği gibi uzun vadeli destek bazında iki kategoride planlanır ve yürütülür.

Afet ve krizler gerçekleştiği anda yürütülen insani yardım faaliyetleri dışında, afet ve krizlere hazır bulunmayı ve toplumsal dirençliliğin artırılmasını hedefleyen “afete hazırlık konusu da insani yardım aktörlerinin ajandasında yer bulan mühim bir meseledir. Afetlerin, karmaşık ve uzun süreli krizlerin dünyanın muhtelif bölgelerinde aynı anda yaşandığı, krizlerin sınırlar ötesine taşındığı günümüzde, insani yardım çalışmaları da uluslararası katılımı gerektiren bir boyut almıştır. Yerel unsurların afetten etkilendiği, afetzede olduğu yahut kapasitesinin yetersiz kaldığı insani krizler yaşanmakta ve insani acılar ancak uluslararası katılımla dindirilebilmektedir. Türkiye böyle bir uluslararası atmosferde insani yardım çalışmalarına dâhil olmakta, komşu ve uzak coğrafyalarda açığa çıkan insani ihtiyaçlara yanıt verme kapasitesiyle adından söz ettirmektedir.

Yerel unsurların afetten etkilendiği insani krizler yaşanmakta ve insani acılar ancak uluslararası katılımla dindirilebilmektedir

Uluslararası raporlara yansıdığı üzere son yıllarda “gayrisafi millî hasılasına oranla en fazla yardım yapan ülke” olan ülkemiz; tabiri caizse insani yardım alanında sivil ve resmî kurumları aracılığıyla markalaşmaktadır. Türkiye’nin Balkanlar, Orta Asya, Uzakdoğu, Afrika ve Ortadoğu ülkelerindeki insani yardım çalışmaları bu coğrafyalarda önemli bir katma değer oluşturmaktadır. Türkiye’nin önemli insani yardım aktörlerinden biri olan Türk Kızılay da Uluslararası Kızılhaç Kızılay Hareketi’nin bir unsuru olarak insani alanda kamu otoritelerine yardımcı vasfıyla insani yardım faaliyetleri yürütmektedir.

Türkiye’nin yakın zamanda yaşadığı ve hâlen etkileri devam eden elim Kahramanmaraş depremleri, uluslararası insani yardım ekosisteminin nasıl harekete geçtiği ve işlediği ile ilgili önemli bir örnek vakadır. Depremin akabinde paydaşların “acil” kodu ile seferber olmasıyla uluslararası yardımlar ülkeye transfer edilmeye başlamıştır. Yaşanan mali kaynak, ayni yardım ve insan kaynağı açısından uluslararası yardım seferberliğini gerekli kılan bir afettir.

Türkiye Cumhuriyeti İç İşleri Bakanlığı’nın depremin gerçekleştiği 06 Şubat 2023 günü afeti “dördüncü seviye afet” olarak tanımlamasıyla resmî olarak uluslararası yardım talebinde bulunulmuştur. Nitekim Türkiye Afet Müdahale Planı’na (TAMP) göre dördüncü seviye alarm durumu, tüm ulusal kapasitenin müdahaleye dâhil edilmesine ek olarak komşu ülkelerden gelecek yardımların kabulünü içerir. Türkiye’nin yapmış olduğu bu çağrı akabinde uluslararası yardım ekosisteminin paydaşları da kendi mekanizmalarını harekete geçirmiştir. Örneğin BM ve Kızılhaç, Apel (Yardım Çağrısı) ilan ederek paydaşlarına çağrıda bulunmuştur.

Geniş bir nüfusun insani yardıma muhtaç hâle gelmesi ile sonuçlanan “asrın afeti”, arama-kurtarma, tıbbi müdahale, defin işlemleri, barınma, gıda, sağlık, enkaz kaldırma, yeniden yapılanma vb. alanlarda insani yardım ekosisteminin resmî ve sivil tüm paydaşlarıyla topyekûn eyleme geçmesini gerektiren devasa bir afet olarak kayıtlara geçmiştir. Yardım çağrılarının ve deprem afetinin uluslararası kamuoyunda gündem olmasının akabinde yurtdışından devletler, uluslararası sivil toplum kuruluşları, özel şirketler, şahıslar/ halk vb. paydaşlar desteklerini ilk günden itibaren deprem bölgesi için harekete geçirmiştir. Yurt dışından gelen destek temel olarak arama-kurtarma, sağlık başta olmak üzere profesyonel personel ve ekipman gönderme, ayni ve nakdî bağış gönderme şeklinde gerçekleşmiştir. Devlet ve uluslararası kuruluş temsilcileri nezdinde bölgeye yapılan ziyaretler de bölgede yaşanan afetin boyutlarının uluslararası paydaşlar nezdine taşınması ve kamuoyu oluşturulması sadedinde önemli bir savunuculuk faaliyeti olarak gerçekleşmiştir.

Asrın afeti sonucunda güncel siyasi ilişkilerden bağımsız olarak dünyanın birçok ülkesinden geniş katılımlı destek gösterilmiş; bu destek devletlerden topluma yayılan geniş tabanlı bir zeminden gelmiştir. Türkiye’nin kamu diplomasisi, kültürel ve insani diplomasi faaliyetleriyle ilişki kurduğu halklar da asrın afetinde ülkemizin yanında yer almıştır. Ülkede yaşanan yıkımın boyutları dikkate alındığında uluslararası yardımların devam etmesi gerektiği, yurt dışından gelecek fonların rehabilitasyon ve yeniden yapılanma aşamalarında katkısının büyük olacağı öngörülmektedir.