DEİK, ASEAN ülkelerinin İş Konseyi Başkanlarının yer aldığı bir ASEAN Çalışma Komitesi oluşturdu ve bu girişimiyle tüm dünyaya, “ASEAN’ın öneminin farkındayız.” mesajı verdi.

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulunun (DEİK) kuruluş hedefini, “Türkiye’nin uluslararası arenada yürüttüğü ticari diplomasi faaliyetlerine katkı sağlamak, bu sayede ülkemizin ekonomik gelişimini hızlandırmak” şeklinde tanımlayabiliriz. Bu kapsamda DEİK olarak ekonomilerin gelişimi noktasında önemli bir kriter olan cari açığımızı en aza indirebilmek adına çeşitli projeler yürütüyoruz. Takdir edersiniz ki bugün cari açığımızın en büyük kaynağını, dış ticaret açığımız oluşturuyor. Söz konusu noktada ithalat ve ihracat arasındaki dengesizliğin mümkün olduğunca giderilmesi, ancak yine de oluşan cari açığın doğrudan yabancı sermaye yatırımları aracılığı ile kaliteli biçimde finanse edilmesi büyük önem taşıyor.

Özellikle 2002’den bu yana ihracat rakamlarımız, ciddi bir ivme yakaladı. Ancak hâlâ ihracatımızın önemli sıkıntılarından bir tanesi ithalata bağımlı olması… Dolayısıyla henüz, katma değer oluşturma noktasında istediğimiz seviyelerde olmadığımızı söyleyebilirim. İşlenmiş ve mamul haline getirilmiş bir ürün önce ithal; sonra ise üzerinde birkaç değişiklik yapılarak ihraç edildiğinde katma değer kazanımları düşük seviyede kalıyor. Ancak bilhassa teknoloji seviyesi yüksek ürünlerde, AR-GE ve tasarım yoluyla, ithal ikameciliği uygulayabildiğimiz ölçüde ithalat bağımlılığımızın azalacağını ve cari dengemizin pozitif tarafta istikrar kazanacağını düşünüyorum.

En büyük kalem, enerji ithalatı

İthalatımızın en büyük kalemlerini inceleyecek olduğumuzda ise enerji ithalatını görüyoruz. Enerji ithalatı, ciddi bir açığa sebebiyet veriyor. Zira pek çok sanayileşmiş ülkede olduğu gibi ülkemizde de imalat sanayi üretimi arttıkça, enerji ithalatı da artıyor. Bunu aşmanın birkaç yolu var; birincisi üretimde enerji verimliliğini arttırmak, ikincisi kendi ülkemizde üretebileceğimiz güneş ve rüzgâr gibi sürdürülebilir enerji kaynaklarını geliştirmek veya petrol, doğal gaz ve kömür gibi yeni fosil yakıt kaynakları keşfetmek. Son dönemde Karadeniz’de yapılan doğal gaz keşifleri, enerji bağımlılığımızı azaltma konusunda bizleri heyecanlandırıyor ve Doğu Akdeniz’de de benzer gelişmelerin gerçekleşebileceğine dair ümit veriyor.

Dış ticaret açığımızda asya pasifik bölgesinin yeri

Dış ticaret açığımıza bölgeler özelinden baktığımızda Asya Pasifik, hemen göze çarpıyor. Nitekim dış ticaret açığımızın da önemli bir kısmı, Asya Pasifik’ten kaynaklanıyor.

Asya Pasifik deyince ise akıllara, 2000 yılından bu yana ekonomik büyüklüğünü 12’ye katlayan Çin geliyor. Üstelik Çin, COVID-19 pandemisinin ortaya çıktığı ülke olmasına rağmen son dönemde diğer ülkelere göre daha hızlı toparlanması ile dikkatleri üzerine çekiyor.

Ancak bölgede gözden kaçırmamamız gereken çok farklı dinamikler de var. Örneğin bölge ülkeleri Japonya ve Güney Kore de yakın takip edilmeli. Ancak önemli ölçüde küresel sisteme entegre olmuş bu yapılarda iş birlikleri geliştirmek, her zaman çok kolay olamayabiliyor. Tam da bu noktada karşımıza, taşıdığı önemli potansiyel ile Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) çıkıyor.

ASEAN, Türkiye için önemli bir pazar

Çin, Hindistan, Güney Kore, Japonya, Avustralya ile Yeni Zelanda gibi ülkelerle serbest ticaret anlaşması bulunan ve Asya Pasifik bölgesine açılan büyük bir pazar olan ASEAN, 8 Ağustos 1967’de Filipinler, Malezya, Tayland, Endonezya ve Singapur arasında kuruldu. Bugün ise dünyanın en hızlı şehirleşen bölgesi olan ASEAN’da; müteahhitlik, altyapı, dijitalleşme ve enerji sektörlerinde büyük fırsatlar bulunuyor.

2017’de ülke olarak Sektörel Diyalog Ortaklığı tesis ettiğimiz ASEAN, Türkiye için de önemli bir pazar niteliğinde. Zira bu Birliğe üye olan birçok devletle aramızda, ciddi kültürel ortaklıklar bulunuyor. Örneğin, dünyadaki en fazla Müslümanı sınırları içerisinde barındıran Endonezya, bir ASEAN ülkesi… Rakamsal okuma yaptığımızda ise ASEAN’da 600-700 milyon civarında bir nüfusun varlığına şahit oluyoruz.

Serbest, ticaret anlaşmaları önemli bir enstrüman

İlgili ülkelerle ticaretimizi kolaylaştırabilmek adına serbest ticaret anlaşması dediğimiz çok ciddi bir enstrümanımız var. Bu anlaşmalar sayesinde pek çok ticaret bariyerini kaldırıyor, kazan-kazan prensibiyle ekonomik ilişkilerimizi artırıyoruz. Bu noktada ASEAN ülkeleri olan Malezya ve Singapur ile de serbest ticaret anlaşmamız bulunuyor. Yine Birliğe üye ülkeler, Tayland ve Endonezya ile de müzakere sürecimiz devam ediyor.

Türkiye’nin yetkili tüm kurumları, bahsi geçen avantajların farkındalığıyla Yeniden Asya Vizyonu’nu benimseyerek hareket ediyor. Dışişleri Bakanlığımızda bu işin koordinasyonunu gerçekleştiren bir büyükelçimiz bulunuyor. Yine Ticaret Bakanlığımız da ASEAN özelinde çok önemli çalışmalar yürütüyor.

Fakat bizler de burada, doğrudan iş dünyasının etkin bir rol alması gerektiğinin farkındayız. Endonezya ve Malezya’da ortak tüketim alışkanlıkları ölçeğinde bir araya gelinirken, belki Singapur ve Tayland’da da teknolojik startuplar aracılığıyla buluşulacak. Özetle iş dünyası olarak bu noktada muhakkak bir irade sergilememiz gerekiyor.

Dünyaya, “Biz Bu İşle İlgiliyiz” mesajını verdik

Bizler DEİK olarak az evvel altını çizdiğim bu farkındalıkla çalışmalarımıza hız kazandırdık. Öncelikle, ASEAN ülkelerinin İş Konseyi Başkanlarımızın yer aldığı bir ASEAN Çalışma Komitesi oluşturduk ve böylelikle tüm dünyaya, “ASEAN’ın öneminin farkındayız.” mesajını vermiş olduk. Bu girişimimizle birlikte Türkiye’nin özel sektör temsilcilerine ASEAN coğrafyasındaki fırsatlarla ilgili farkındalık yaratmayı, bölgedeki muhataplarımızı ise heyecanlandırmayı amaçlıyoruz.

Söz konusu hedefimizden hareketle hem iç hem de dış muhataplarımıza yol gösterici olması adına ASEAN’ın bizim için ne denli önemli olduğunu anlatan bir mektup kaleme aldık ve Komite içerisindeki İş Konseyi Başkanlarımız da belli görevler üstlendiler. Öncelikle ASEAN ile ilişkilerimizi ne noktaya taşıyabileceğimize dair bir yol haritası belirledik. Ticaret Bakanlığımızla da sürekli iletişim hâlindeyiz. Devamında ikinci fazda ASEAN ülkelerinin Ankara Büyükelçileriyle toplantılar yapmayı, üçüncü fazda ise ASEAN ülkelerinin iş örgütleriyle iletişime geçmeyi planlıyoruz. Gün sonundaki hedefimiz ise ASEAN özelinde birliktelik sağlayabileceğimizi düşündüğümüz ortak projeleri hayata geçirmek ve oluşturacağımız sinerjiyle iki ülkenin kamu kurumlarını ve özel sektör temsilcilerini motive etmek.

Özetle COVID-19 pandemisi ile yeniden şekillenmeye başlayan tedarik zincirlerinde daha da öne çıkacağını düşündüğümüz; Vietnam, Tayland ve Endonezya başta olmak üzere ASEAN üyesi diğer tüm ülkelerin öneminin farkında olmalı, Türk iş dünyası olarak faaliyetlerimizi bu minvalde gerçekleştirmeliyiz.

DEİK Genel Sekreteri Caner Çolak