Asya-Pasifik Ülkeleri ile Ticari İlişkilerimiz

Asya-Pasifik ülkeleriyle ilişkilerimizde temel amacımız; bir yandan ikili ilişkilerimizi geliştirirken bir yandan da daha dengeli bir ticari ilişki yapısına sahip olmaktır

Ülkemizin dış ticaret politikasında önem verdiği alanların başında Asya-Pasifik ülkeleri gelmektedir. Bunun en önemli sebebi bölge ile olan yüksek dış ticaret açığımızdır. Bölgenin ülkemizin toplam ithalatındaki payı yüzde 24 iken toplam ihracatımız içindeki payı yüzde 5 gibi çok düşük bir seviyede kalmıştır. 2023 yılı itibarıyla toplam dış ticaret açığımız 106,4 milyar dolar iken bunun 72,6 milyar doları, bir başka ifadeyle yüzde 68’i bu bölge ile olan ticari ilişkilerimizden kaynaklanmaktadır. Bu yüzden ülke olarak da DEİK olarak da bölge ile olan ilişkilerimizde temel amacımız bir yandan ikili ilişkilerimizi geliştirirken bir yandan da daha dengeli bir ticari ilişki yapısına sahip olmaktır.

2023 yılı itibarıyla ülkeler bazında en çok ithalat, ihracat yaptığımız ve en çok dış ticaret açığı verdiğimiz ülkeler aşağıdaki tablolarda gösterilmektedir. İhracatımızın 1 milyar dolar eşik seviyesini açtığı sadece 3 ülke bulunmaktadır: Çin, Hindistan ve Güney Kore.

Tablodan da görüleceği üzere bölge ile olan ilişkilerimizde her ülkeye karşı dış ticaret açığı vermekteyiz. En büyük dış ticaret açığını ise en büyük ithalatı yaptığımız Çin’e karşı vermekteyiz. 2023 yılında tek başına Çin’e karşı verdiğimiz dış ticaret açığı toplam dış ticaret açığımızın yaklaşık yüzde 40’ını oluşturmaktadır. İhracatımızın da 3,3 olduğu ülkeye karşı ihracatımızın ithalatı karşılama oranı yüzde 7,3 seviyesindedir. Enerji ithal etmediğimiz bir ülkeye karşı bu derece yüksek bir açık vermek üzerinde önemle durulması gereken bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sektörel olarak baktığımızda ise elektrikli cihazlar, makinalar, demir ve çelik, otomotiv ve organik kimyasallar yani geniş ekonomik kıyaslamaya göre hem tüketim malzemeleri hem de ara malı ve yatırım ürünleri Çin’den ithalatımızda ön plana çıkmaktadır. Diğer ülkelere baktığımızda da ihracatımızın 1 milyar dolar eşik seviyesini açtığı sadece 3 ülke bulunmaktadır: Çin, Hindistan ve Güney Kore. Genel olarak bu resim ülke olarak bu coğrafyaya daha fazla önem vermemiz gerektiğini göstermektedir. Ticaret Bakanlığımız bölgede yer alan ülkelerden Güney Kore ile 2013 yılında Serbest Ticaret Anlaşması’nı yürürlüğe koymuş olup daha sonra bu anlaşmaya 2018 yılından itibaren yatırım ve hizmetleri de kapsayan hükümler eklemiştir. Daha sonra 2015 yılında Malezya ve 2017 yılında Singapur ile imzalanan Serbest Ticaret Anlaşmaları bunu takip etmiştir. Ancak bu anlaşmalara rağmen hala bu ülkelere karşı dış ticaret açığı vermemiz serbest ticaret anlaşmalarının daha dikkatli bir şekilde müzakere edilmesini gerektirmektedir. Bölgede yer alan ülkelerden Japonya, Tayland ve Endonezya ile Serbest Ticaret Anlaşması veya Tercihli Ticaret Anlaşması müzakereleri ise Ticaret Bakanlığımız tarafından yürütülmektedir.

Ticaret Bakanlığımız tarafından bölgeyi ilgilendiren bir diğer önemli çalışma da Uzak Ülkeler Stratejisidir. Ülkemiz ihracatının üçte ikisi Avrupa ülkeleri, Orta Doğu ve körfez bölgesi ve Kuzey Afrika gibi görece yakın ülkelere yapılmaktadır. Bu yapısıyla ihracatımızın ortalama menzili 3065 km olup dünya ortalaması olan 4744 km’nin altındadır. Uzak ülkeler stratejisi ile amacımız ülkemize coğrafi olarak uzak ve yüksek gelire sahip bu ülkelere ihracatımızı artırmaktır. Toplam 18 ülke için hazırlanan strateji belgesi ve eylem planında 11 Asya ülkesi bulunmaktadır.

Uzak Ülke Stratejisi Kapsamında Yer Alan Asya Ülkeleri: Çin, Pakistan, Hindistan, Güney Kore, Japonya, Vietnam, Tayland, Malezya, Filipinler, Avustralya, Endonezya. Bölge ile olan ticari ilişkilerimizi geliştirmede önem vermemiz gereken bir diğer alan da Regional Comprehensive Economic Partnership (RCEP) Anlaşması. ASEAN ülke grubunda yer alan 10 ülkeye (Bruney, Kamboçya, Endonezya, Laos, Malezya, Myanmar, Filipinler, Singapur, Tayland ve Vietnam) 5 yeni ülkenin (Çin, Japonya, Güney Kore, Avustralya, Yeni Zelanda) eklenmesiyle oluşan bu yeni grup küresel nüfusun yüzde 30’unu ve küresel GSYH’nin yüzde 30’unu oluşturması sebebiyle en büyük ticaret bloku olarak ön plana çıkmaktadır. Ayrıca bölgenin en güçlü 3 ekonomisi olan Çin, Güney Kore ve Japonya’nın içinde yer aldığı ilk ve tek anlaşma olması sebebiyle de ayrı bir öneme sahiptir.

RCEP anlaşması ile mal ticaretinden hizmet ticaretine, karşılıklı yatırımlardan fikri mülkiyet haklarına, e-ticaretten kamu alımları ve uyuşmazlıkların çözümüne kadar 20 farklı bölümde hükümler içermektedir. RCEP ülkelerinin kendi aralarında yaptıkları bu anlaşma elbette sadece bölge için değil küresel ticaret için de önemli etkileri olacak niteliktedir. Bu çerçevede ülkemizin de bölgede olan ülkelerle ticari ilişkilerini geliştirirken ve bölgedeki ülkeler ile serbest ticaret anlaşması veya tercihli ticaret anlaşması gibi anlaşmaları müzakere ederken bu hususları dikkate alması değerlendirilmektedir.

Son olarak bölge ile ilişkilerimizde sadece karşılıklı mal ticaretini değil, başta turizm olmak üzere hizmet ticaretini, karşılıklı yatırımları ve üçüncü ülkelerde iş birliği fırsatlarını da değerlendirmek durumundayız. Çin’li elektrikli araç üreticisi BYD’nin Türkiye’de yapacağı yatırımı ve diğer firmalarla Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın yürüttüğü müzakereleri bu çerçevede önemli birer adım olarak değerlendiriyorum.

Yorum Yapın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Start typing and press Enter to search