Dolar ve avronun ödeme sistemlerindeki hakimiyetine ilave olarak merkez bankalarının rezervlerindeki payı açısından da önemli bir ağırlığı vardır

Küresel dış ticarette son 20 yılda gerçekleştirilen dış ticaretin ödemelerinde yüzde 75-90 oranında avro ve ABD doları kullanılmıştır. Avro, Avrupa kıtasında kullanılırken dolar ise Amerika, Asya ve Afrika’da daha sık kullanılmıştır. Bunlara ilave olarak sterlin, yen ve yuan gibi farklı para birimleri dış ticaret ödemelerinde kullanılsa da bunların payı çok düşük düzeydedir. Dolar ve avronun ödeme sistemlerindeki bu hakimiyetine ilave olarak merkez bankalarının rezervlerindeki payı açısından da önemli bir ağırlığı vardır. 2022 yılının üçüncü çeyreği itibarıyla merkez bankaları rezervlerinde doların payı yüzde 60 iken avronun payı yüzde 20 seviyesindedir. Yuan’ın payı ise sadece yüzde 2,8 seviyesindedir.

Dolar ve avronun hem dış ticaret ödemelerinde hem de merkez bankalarının rezervlerinde gözlemlenen bu hakimiyetine rağmen son dönemde diğer para birimleriyle ödeme yöntemleri yapma yönünde önemli girişimler de olmaktadır. Özellikle Rusya-Ukrayna savaşından sonra uluslararası finansal sistemde getirilen yaptırım ve kısıtlamalar bu konunun daha da önem kazanmasına yol açmıştır.

Çin Yuan’ın Küresel Ticarette Ödeme Aracı Olarak Tercih Edilebilir mi?

Çin’in son dönemde küresel ticarette artan ağırlığı ve bu sayede önemli bir üretim ve ihracat merkezi olması Çin parası Yuan’ın da uluslararası finansal sistemde ağırlığının artmasına yol açmıştır. Bunun en somut örneği Yuan’ın IMF’nin Special Drawing Rights (SDR) içine 2016 yılında dahil edilmesi olmuştur. Bir para biriminin SDR hesaplamasına dahil edilmesi için IMF tarafından 2 temel kriter göz önüne alınmaktadır. Birincisi, ülkenin parası en çok ihracat yapan ülkelerden birine ait olmalıdır. Çin 2022 yılında 3,6 trilyon dolar ihracatı ile dünyanın en büyük ihracatçısı olup bu kriteri çok rahat sağlamaktadır. IMF’nin dikkate aldığı bir kriter ise paranın küresel ticarette serbestçe ödeme aracı kullanılabilmesi ve borsalarda işlem görebilmesidir. Bu kritere göre de Yuan’ın SDR hesaplanmasında bir sakınca bulunmamaktadır. Böylece 2016 yılından itibaren SDR hesaplamasına dahil edilen Yuan, hesaplamada doların yüzde 43,38 ve avronun yüzde 29,31 payından sonra yüzde 12,28’lik pay ile üçüncü en büyük paya sahip para birimi olmuştur. Ayrıca küresel ödeme sistemi olan ve batı bloku (ABD ve AB ülkeleri) tarafından kullanılan SWİFT sistemine ilave olarak Çin tarafından gündeme alınan CIPS sistemi önemli bir diğer adım olmuştur. Tüm bu gelişmeler Yuan’ın ileride dış ticarette ödeme aracı olarak kullanılabilmesine zemin hazırlamaktadır.

Yuan’ın küresel dış ticarette ödeme aracı olarak kullanılmasına yönelik ilave bazı adımların atılması da yerinde olacaktır.
Öncelikle küresel bir para birimi olmak yerine bazı alanlarda ödemenin Yuan olarak yapılmaya başlanması önceliklendirilmelidir. Bu alanlardan bir tanesi küresel enerji ticaretidir. Enerji ticareti küresel ticaretin yaklaşık yüzde 11’i civarında olup enerji ihracatçısı ülkeler bu ihracatları karşılığında genel olarak dolar ile ödeme kabul etmektedir. Ancak özellikle Rus-Ukrayna savaşından sonra Rusya’nın ruble karşılığında enerji ihracat etmeye başlaması bu hegemonyayı zayıflatmıştır. Buna ilave olarak 2022 yılının son ayında Çin lideri Xi’nin Suudi Arabistan’ı ziyareti sırasında gündeme gelen petrol ihracatının Yuan üzerinden yapılması hususu Yuan’ın uluslararası ticarette ödeme aracı olması açısından önemli bir adım olarak değerlendirilebilir.

İkinci olarak, bir paranın dış ticarette ödeme aracı olarak kullanılabilmesi için o ülkenin finansal sisteminin de uluslararası finansal sistemde entegre olması beklenir. Doların sahibi ABD bunun en güzel örneğini oluşturmaktadır. Birçok finansal kurumu uluslararası finans merkezlerinde yer almakta ve bu haliyle ABD uluslararası finansal sisteme çok yakından entegre olmaktadır. Aynı şekilde avro kullanan Avrupa ülkelerinde de finansal sistem uluslararası finansal sistemle entegre haldedir. Bu açıdan değerlendirdiğimizde Çin’in biraz geri planda kaldığını söyleyebiliriz. Her ne kadar devasa bankalara sahip olsa da bu bankaların uluslararası finansal sisteme entegrasyonu istenilen düzeyde değildir. Son olarak Yuan’ın küresel bir ödeme aracı olmadan önce bölgesel bir ödeme aracı olarak kullanılması değerlendirilebilir. Bölgeselden kasıt yukarda bahsettiğimiz enerji ticareti olabileceği gibi Çin’in coğrafi olarak uzak doğu Asya’da yer alan yakın komşuları olabilir. Bu açıdan değerlendirdiğimizde ise RCEP (Regional Comprehensive Economic Partnership- Bölgesel Kapsamlı Ekonomik İş Birliği) ülkeleri ile olan ticarette ilk etapta Yuan’ın kullanımı değerlendirilebilir. RCEP ülkeleri 10 ASEAN ülkesine Avustralya, Çin, Japonya, Yeni Zelanda ülkelerinin eklenmesiyle oluşan 15 ülkelik bir grup olup dış ticarette önemli bir ortaklık konumuna gelmiştir. Çin’in bu grup içerisinde önemli bir ağırlığı olup bölge içinde yapılan dış ticaretin yüzde 46’sı Çin ile yapılmaktadır. İlerleyen dönemde bu ülkelerin dış ticaretinde Yuan’ın kullanılmaya başlanması için Çin’in gerekli alt yapıya sahip olduğu düşünülmektedir.

Sonuç olarak gerek son dönemdeki küresel ticaretteki gelişmeler, gerekse Çin’in uluslararası ekonomik sisteme entegre olmak için attığı adımlar Yuan’ın küresel ticarette bir ödeme aracı olarak kullanılabilmesi yönünde önemli avantajlar sağlamıştır. Ancak Çin bankalarının daha fazla küresel finans sistemine entegre olması da bu adımlara eklenmelidir.