T.C. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, COVID-19 sürecinde Türkiye’nin ticari açıdan izlediği yolu ve Bakanlığın dijitalleşme konusundaki çalışmalarını detaylandırdı.

Yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgını, dünya genelindeki ticari faaliyetlere olumsuz tesir etti. T.C. Ticaret Bakanlığı, özellikle dış ticaretin bu süreçten minimum hasarla çıkabilmesi için örnek sayılabilecek uygulamaları hayata geçirdi. Söz konusu faaliyetlerin başında ise “Kolay İhracat Platformu” geldi. Bizler de Business Diplomacy dergisi olarak, T.C. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’a, Bakanlığın son dönemdeki çalışmaları ve salgın sonrası oluşacak dünya düzeninde Türkiye’nin konumu hakkında sorular yönelttik.

“İhracatta dijital devrimi başlattık”

T.C. Ticaret Bakanlığı, özellikle pandemi döneminde dijitalleşme çalışmalarını hızlandırdı. Bu kapsamda ihracatı arttırmak adına imza attığınız Kolay İhracat Platformu’nun ortaya çıkış amacını, sunduğu hizmetleri ve hedeflerini sizden dinleyebilir miyiz?

Ülkemizin ekonomik büyümede, kalkınmada, yerli-millî üretimde ve ihracatta çok ciddi hedefleri var. Hedeflerimize ulaşmamız adına dijital ekonomiye en iyi şekilde adapte olabilmemiz gerekiyor. Biz de içinde bulunduğumuz dijital çağın ruhuna uygun dijitalleşme altyapısını ticaret erbabımızın hizmetine sunabilmek için oldukça gelişmiş bir proje geliştirdik.

Tüm yurt dışı emsallerinden açık ara önde olan Kolay İhracat Platformu’nun hizmete girmesiyle dış ticarette yepyeni bir döneme adım atarak, Bakanlık olarak ihracatta dijital devrimi başlatmış bulunuyoruz. Kolay İhracat Platformu’nun kapsamı, niteliği, hedef kitle ve etki alanı, ayrıca içinde barındırdığı teknoloji itibarıyla bugüne kadar tamamladığımız tüm projelerin ötesine geçtiğini ve Türkiye’nin ihracatına doğrudan etki edebilecek nitelikte olduğunu değerlendiriyoruz.

Kolay İhracat Platformu ile sadece düzenli ihracat yapan aktif ihracatçılara hizmet vermeyi değil, aynı zamanda ihracata yönelik iş fikirleri olan geniş bir girişimci kesime ulaşmayı da hedefliyoruz. Bu platform aracılığıyla ulusal ve uluslararası pek çok kaynaktan temin edilen dış ticaret istatistikleri, hedef pazar bilgileri ve hedef pazarlardaki fırsatlar gibi çok çeşitli güncel bilgileri ihracatçılarımıza tek bir kanal aracılığıyla ulaştırabiliyoruz.

Hızlı ve kapsamlı veri akışı ve otomatik veri entegrasyonu ile 15 farklı yerli-yabancı kaynaktan temin edilen en güncel dış ticaret verilerinin yanı sıra gümrük beyannamelerinden alınan iç ticaret bilgileri ile Bakanlık tarafından farklı dijital platformlarda sağlanan tüm bilgileri de bu platformda bir araya getirdik. Bu sayede platform, 5 bin 400’den fazla ürün ve 190 ülkeyle ilgili 10 binden fazla veri alanı için 10 milyon satırdan fazla veri kullanarak ihracatçılarımıza akıllı çözümler üretebiliyor.

Otomatik veri entegrasyonunun yanı sıra Kolay İhracat Platformu’nu; içerdiği teknoloji kadar kapsamı, doğası, hedef kitlesi ve bilgi güncellemesi açısından dünyadaki tüm küresel muadillerinin ötesine taşıyan bir diğer çok önemli özellik de kullandığı yapay zekâ teknolojisi. Bu teknolojiyle platforma entegrasyonu sağlanan tüm veri kaynaklarından derlenen milyonlarca verinin işlenmesi ve makine öğrenmesi algoritmasına sahip analitik modellemeler ile kurgulanması neticesinde ihracatçılarımız, “Akıllı İhracat Robotu” modülü aracılığıyla ürününü hangi pazarlara ihraç edebileceğini ve bu pazarlardaki potansiyeli tespit edebiliyor.

Bu noktadaki temel motivasyonumuz, ihracatçılarımızın yeni pazarlara “akıllı” bir şekilde girebilmesi ve sağlıklı bir ihracat projeksiyonu gerçekleştirebilmesi. Böylelikle ihracatçılarımızın, potansiyel arz eden hedef pazarlara doğru ve yeterli bilgiye sahip olarak açılabilmesiyle isabetli pazarlama stratejileri geliştirerek pazarda tutunabilmelerini sağlayabilmeyi amaçlıyoruz.

Bu kapsamda sağladığımız hizmetin, ülkemizin ihracat artışının sürdürülebilirliği açısından da çok önemli bir fonksiyona sahip olduğu inancıyla, içeriği ve kapsamını geliştirmek üzere çalışmalarımızı hız kesmeden devam ettiriyoruz.

“Kolay İhracat Platformu’yla Bakanlık olarak her firmamıza terzi usulü içerikler üretebilmeyi amaçlıyoruz”

Kolay İhracat Platformu, birçok sektörün kullanımına açılmış durumda. Bu alanlarda ihracat oranlarını arttırmak isteyen kuruluşlar, platformdan ne şekilde yararlanabiliyor? Kullanıcılardan ne gibi dönüşler alıyorsunuz?

Kolay İhracat Platformu aracılığıyla pek çok farklı sektörde iştigal eden ihracatçılarımız, “Ülke Sayfası” ve “Sektör Sayfası” modülleri aracılığıyla hem ürün bazlı hem de ülke bazlı olarak sorgulama yapabiliyor. Söz konusu modüller, böylelikle ihracatçılarımıza ürünü özelinde belirlediği hedef pazarlara yönelik adım adım gerekli tüm bilgileri sunarak geniş kapsamlı bir kılavuz görevi görüyor.

Hedef pazarla ilgili sosyo-ekonomik göstergeler ile rakip ülke firmalarının pazar payları ve büyüklükleri gibi kritik bilgilerin yanı sıra gümrük vergisi oranları, tarife dışı önlemler, yurt dışındaki ticaret müşavirlerimizce belirtilen güncel gelişmeler de kullanıcıya tek bir platform üzerinden kullanıcıya ulaştırılıyor. Ayrıca ülke ve sektör bazında ithalat-ihracat verilerindeki değişim ve trendler ile ihracatta zorunlu belgeler, pazara girişteki temel kriterler ve mevzuat, sektörel haberler ve fuarlar gibi pazara girişte bir ihracatçının ihtiyaç duyacağı hemen her bilgi, en etkin görsellerle ve en güncel hâliyle ihracatçımızın kullanımına sunuluyor.

Kolay İhracat Platformu’yla Bakanlık olarak her firmamıza terzi usulü içerikler üretebilmeyi amaçlıyoruz. Buna imkân sağlayan bir altyapı tasarlayarak, platformu benzerlerinden önemli ölçüde farklılaştırarak verimliliğini artırıyoruz. “İhracat Kokpiti” adını verdiğimiz modülle her firma için kendisine ait bir web sayfası oluşturulabiliyor. Bu alanda, firmanın ihracat miktarı veya Bakanlığımızdan kullandıkları devlet destek tutarı potansiyelin altında olduğu değerlendirilen firmalarımıza özel yönlendirmeler yapılıyor ve firma özelinde tavsiyelerde bulunulabiliyor. Ayrıca firmalarımız, kendi favori ülke ve sektör sayfalarına hızla ulaşarak güncel haber ve etkinlikleri kolaylıkla takip de edebiliyor.

Ağustos ayı sonunda lansmanını gerçekleştirerek tüm vatandaşlarımızın hizmetine sunduğumuzdan bu yana Kolay İhracat Platformu’yla ilgili olarak hem ihracatçılarımızdan hem de ihracat yapmayı düşünen girişimcilerimizden bizleri ziyadesiyle memnun eden olumlu geri dönüşler alıyoruz. Platform üzerinden Bakanlığımıza ulaşan talep ve öneriler aracılığıyla da farklı kullanıcı deneyimlerinin değerlendirmelerini tek tek inceleme fırsatı buluyor ve bu doğrultuda çeşitli geliştirme alanları üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu kapsamda yılsonuna kadar tamamlamayı planladığımız çalışmalarımız arasında; yapay zekâ doğal dil işleme algoritmaları kullanan bir “chatbot” mekanizmasıyla firmalarımızın sorularının 7/24 cevaplanması, yurt dışındaki potansiyel alıcı firmalara ait listelerin oluşturulması ve firmalarımızın platformda kendilerine ait bir sayfa aracılığıyla ürünlerini sergileyerek ithalatçılarla iletişim kurabilmesi yer alıyor.

Şunu memnuniyetle söyleyebilirim ki platforma çok ciddi bir ilgi var. Bir ay içerisinde 60 binin üzerinde kullanıcı ve 300 bin sayfa görüntülemesine ulaştık. Platforma ilişkin çok fazla mesaj alıyoruz. Girişimcilerimize platformdan en verimli şekilde nasıl yararlanacaklarını anlatmak için her hafta ihracatçı birliklerimizin, sanayi ve ticaret odalarımızın üyelerine yönelik farklı online mecralarda sunumlar gerçekleştiriyoruz. Bu sayı hızla artacak. İhracat hedefi olan tüm girişimcilerimizi platformu kullanmaya davet ediyorum.

“E-ticaret dünyasında bir yükselmenin olduğunu görüyoruz”

E-ticaret sektörü, pandemi döneminde yıldızı parlayan bir alan oldu. Ülkemizin jeopolitik konumunu ve lojistik avantajlarını da düşündüğümüzde, e-ticaret sektörüne sunduğunuz desteklerden bahseder misiniz?

Avrupa, Asya, Afrika kıtalarını birbirine bağlayan ve bölgesinde kara, hava ve deniz yollarına hâkim bir yerde bulunan Türkiye, dünyada eşi bulunmaz bir jeopolitik öneme sahip. Bu konumu ile Türkiye, lojistikte bölgesel bir üs hâline geldi. Ülkemiz, kara yolu taşımacılığında Avrupa’nın en büyüğü olarak biliniyor. Bunun yanı sıra denizcilik sektöründe de işletmeye alınan limanlar ve henüz yapım aşamasında olan yeni limanlar sayesinde önemli bir aktörüz. Uluslararası yolcu ve kargo taşımacılığında dünyanın en çok gidilen noktasına uçan Türkiye, geniş filosu ile yolcu ve kargo taşımacılığında dünyanın en önemli oyuncularından biri olma amacıyla hareket ediyor.

COVID-19 tüm sektörleri olumsuz etkilerken, e-ticaret dünyasında ise bir yükselmenin olduğunu görüyoruz. Özellikle perakende sektörü; sokağa çıkma yasakları ve tedbirleri, tedarik zincirinin bozulması ile yavaşlaması gibi sebeplerden dolayı salgından en çok etkilenen sektörlerden biri oldu. COVID-19, aslında bir bakıma zaten gerçekleşmekte olan ticaretin dönüşümünü, başka bir ifadeyle fiziksel ortamdan sanal ortama kayma sürecini çok ciddi şekilde hızlandırdı. Özellikle küresel bir salgın olan COVID-19 ile birlikte dünyada ve ülkemizde dijitale hızlı bir yönelim gerçekleşti.

2019 yılında dünya ticaret hacmi 25 trilyon dolar olarak gerçekleşti ve bu rakamın içinde e-ticaret satışları da 3,5 trilyona ulaştı. Yani küresel ticaretin toplam boyutu içerisindeki dünya e-ticaret hacmi 2011’de yüzde 3,6 iken, 2019’da yüzde 15’e yükseldi. 2020 yılında ise e-ticaretin payının daha yüksek olacağı aşikar.

Türkiye’nin ilk altı aylık e-ticaret verilerine baktığımızda da epey ilgi çekici bilgilerle karşılaşıyoruz. 2020’nin ilk altı ayında Türkiye’de toplam e-ticaret hacmi 91,7 milyar TL olurken, bunun 91 milyar TL’sini yurt içi harcamalar oluşturdu. 2020’de e-ticaret hacmi, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 64 artış gösterdi.

2019 ve 2020 yıllarının verileri kıyaslandığında da epey ilgi çekici sonuçlar çıkıyor. Bu noktada 2020’nin hiç kimse için normal bir dönem olmadığını, özellikle e-ticaret alışverişlerinin bu sene tavan yaptığını söylemek mümkün. Örneğin 2019’da yüzde 81 olan yurt içi harcama oranı, 2020’de yüzde 91’e ulaştı. Ülke dışı ile gerçekleştirilen e-ticarette ise düşüşler yaşandı.

Bakanlık olarak biz de bu doğrultuda iş dünyamızın dönüşüme ayak uydurmasını ivmelendirmek ve bizatihi bu dönüşümde bir özne olmalarını sağlamak üzere yeni bir destek mekanizması kurguladık. E-ihracatı özendirecek, ticaret heyetlerini sanal ortama taşınmasını kolaylaştıracak ve yeni normal olacağı şimdiden belli olan sanal fuarlara katılım ile bu tür fuarları organize etmeyi kolaylaştıracak destek mekanizmamız ile e-ticaret alanında firmalarımızın yanındayız. Bunlardan biri de e-ticaret platformlarına üyelik desteğimiz. Salgının getirdiği izolasyon ve kısıtlar nedeniyle e-ticaretin ve bilhassa e-ihracatın bu dönemde bir çıkış yolu hâline geldiğini gözlemliyoruz. Salgın ile birlikte internetten hiç alışveriş yapmamış kişiler bile temassız alışverişi mümkün kılan e-ticareti keşfediyor.

Ayrıca pandemi süresince yönettiğimiz güvenlik, stratejik ürün üretimi, arz zinciri, lojistik gibi alanlardaki başarımızın, e-ihracatta Türkiye’yi öne çıkaracağı da ortada. İşte bu süreci ivmelendirmek ve firmalarımızı e-ihracata özendirmek amacıyla e-ticaret sitelerine üyelik giderlerini 8 bin TL’ye kadar destekliyoruz. Bu kapsamda 2020 yılı için destek oranı yüzde 80, takip eden yıllarda ise yüzde 60 olacak. Bakanlığımızın bu desteği, titizlikle hazırlanmış bir kriter setine göre güvenilirlik ve bilinirlikleri ile ülkemizde ve dünyada ön planda olan e-ticaret platformlarına yönelik olacak. Firmalarımız, bu destekten üç site için iki yıl süresince faydalanabilecek. Hâlihazırda dokuz e-ticaret sitesi, Bakanlığımızdan onay aldı. E-ticaret sitelerine üyelik desteğimiz ile firmalarımıza; fiziksel sınırlar olmadan tüm dünyadaki alıcılarla iş ilişkileri kurma ve ürünlerini dünyanın dört bir yanında tanıtma fırsatı sunuyoruz.

“2021 yılında küresel ekonomiye ilişkin beklentilerde belirsizliği koruyor”

2021’e dair öngörüleriniz neler? Salgın sonrası oluşacak yeni dünya düzeninde Türkiye, nasıl bir konumda yer alacak?

COVID-19 pandemisinin seyri ve bu konuda yürütülen aşı çalışmalarının başarısı, kuşkusuz 2021 yılının gidişatını belirleyen en önemli unsurlar olarak varlığını sürdürecek. 2020 yılı Mayıs ayından sonra ekonomilerin açılmasıyla küresel ekonomide bir toparlanma görülse de birçok ülkede salgının güçlü şekilde varlığını sürdürmesi, tam bir toparlanmaya ilişkin önümüzdeki süreçte belirsizliği artırıyor.

Diğer taraftan ABD ve Çin arasındaki ticaret ve teknoloji savaşı, ABD seçimleri, pandemi nedeniyle küresel tedarik zincirlerinin sekteye uğraması, artan kamu borçları ve sıfır seviyesine yaklaşan faiz oranlarının para ve maliye politikası alanlarını daraltması, jeopolitik gelişmeler ile Brexit süreci önümüzdeki dönemde belirsizliği artıran unsurlar olarak ön plana çıkıyor.

Sonuç olarak her ne kadar uluslararası kuruluşlar 2021 yılına ilişkin baz etkisiyle küresel büyüme ve ticarete ilişkin pozitif rakamlar verse de mevcut pandemi riskleri, 2021 yılında küresel ekonomiye ilişkin beklentilerde belirsizliği koruyor.

Bu çerçevede Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) tarafından yapılan 6 Ekim tarihli değerlendirmede; 2020 yılında küresel mal ticaret hacminin yüzde 9,2 düşeceği, 2021 yılında ise yüzde 7,2 yükseleceği tahmin ediliyor. DTÖ Nisan ayındaki tahminlerinde ise 2021 yılına ilişkin küresel mal ticareti büyümesini yüzde 21,3 olarak tahmin etmişti. Aynı değerlendirmede ikinci COVID-19 dalgasının, hastalıkla ilgili biriken deneyimler nedeniyle daha iyi yönetileceği ve bunun da daha sınırlı kapanma tedbirleri ve daha küçük bir ekonomik etki ile sonuçlanacağı belirtilmekle birlikte; artan borç yükü, yüksek işsizlik ve sınırlı erken aşı bulunabilirliği nedeniyle salgın öncesi eğilime hızlı bir dönüşün gerçekleşemeyebileceği ifade edilmişti.

Benzer bir değerlendirmeyi OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) tahminlerinde de görüyoruz. OECD; 16 Eylül tarihli değerlendirmesinde kurumsal yatırımlar ile uluslararası ticaretin zayıf kalmaya devam ettiğini ve çoğu ekonomide 2021’in sonundaki üretim seviyesinin, 2019’un sonundaki üretim seviyesinin altında kalacağını belirtti. Aynı değerlendirmede 2020 yılı küresel GSYH (gayri safi yurt içi hasıla) büyüme tahmini yüzde -4,5 (Haziran raporuna göre 1,5 puan yukarı yönlü revize), 2021 büyüme tahmini ise yüzde 5 (Haziran raporuna göre 0,2 puan aşağı yönlü revize) olarak tahmin edildi.

Türkiye; eylül ayında yayımlanan OECD raporuna göre Güney Kore ve Çin’den sonra 2020 yılında en hızlı toparlanacağı tahmin edilen üçüncü ülke olarak, küresel değer zinciri içerisinde üretimde devamlılığı sağlayabilecek en önemli ortaklardan birisi olabileceğini tüm dünyaya kanıtladı. Son yayımlanan Yeni Ekonomi Programı’nda da yeni normal kavramının altı çizilerek, bu döneme uyum sağlayacak iş süreç ve modellerinin geliştirilmesi program kapsamına alındı. Böylece önümüzdeki dönemde Türkiye’nin küresel değer zincirleri içerisindeki yeri daha da güçlenecek. Küresel değer zinciri içerisinde yer alan üyelerin üretimindeki ufak bir aksaklığın, zincirin diğer üyelerine ciddi maliyetler oluşturabildiği ve zincirin verimliliğini düşürdüğü göz önüne alındığında Türkiye, zincirin güvenilir bir halkası olarak değer zincirindeki yerini sağlamlaştıracak.

Son dönemde küresel çapta artan belirsizliğin etkisiyle yatırım iştahında yaşanan düşüş, yatırımların küresel düzeyde zayıf seyretmesine neden oluyor. Bu çerçevede Yeni Ekonomi Programı’nda her türlü belirsizliğe karşın yatırımlara öncelik verileceği vurgulanıyor. Yeni programda büyümenin itici gücünü ihracat ile birlikte teknoloji yoğunluğunun giderek artan yatırımlar olacağı belirtildi. T.C. Ticaret Bakanlığı olarak biz de iş ve yatırım ortamını iyileştirme noktasında üzerimize düşeni yapacağız.

Röportaj: Cem Eker-Gültuğ Erdöl