Petrol fiyatlarının gerilemesi, doların değer kazanması ve ticaret savaşlarının etkisiyle dünya ticareti; 2019’un ilk 8 ayında gerileme yaşadı

ABD ile Çin arasında 2018 yılında başlayan ticaret savaşlarının gölgesinde girilen 2019 yılında, petrol fiyatlarının küresel talebin azalması sebebiyle düşüşe geçmesi ve doların başta euro karşısında olmak üzere dünya genelinde değer kazanması, küresel ticaretin gerilemesine yol açtı. Bununla birlikte, Almanya’da otomotiv mevzuatında emisyon kaynaklı değişiklikler ve Çin’de otomotiv alımına uygulanan vergi muafiyetlerinin azaltılması da küresel otomotiv piyasasının gerilemesine yol açtı.

PETROL, DÜNYA TİCARETİNDE BELİRLEYİCİ BİR UNSUR

Petrol ve petrol ürünleri ile doğalgaz ticaretinin toplam dünya ticaretinin yüzde 13’ünü oluşturması ve söz konusu ürünlerin diğer sektörlerin girdilerini oluşturması sebebiyle, petrol fiyatlarında yaşanan değişimler dünya ticaretinin nominal değeri üzerinde belirleyici bir etkiye sahip oluyor. İlk sekiz aylık ortalamalara baktığımızda, geçtiğimiz sene petrol fiyatları 73,6 dolar düzeyinde iken bu sene aynı dönemde 65,7 dolar düzeyine gerilemiş durumda. İran’a uygulanan ambargoya rağmen petrol fiyatlarının gerilemesinde hiç şüphe yok ki ABD’nin korumacı politikalarının etkisiyle ortaya çıkan ticaret savaşlarının ve Brexit kaynaklı belirsizliklerle Avrupa Birliği’nde görülen ivme kaybının önemli bir etkisi bulunuyor.

Meksika ve Vietnam, ticaret savaşlarından en kârlı çıkan ülkelerin başında yer alıyor

EURO–DOLAR PARİTESİNDEKİ GERİLEME KÜRESEL TİCARETİ ETKİLİYOR

AB ülkelerinde yaşanan yavaşlama neticesinde Avrupa Merkez Bankası önceden belirlemiş olduğu parasal daralma politikalarını tersine çevirdi ve tekrar genişlemeci politikalara yöneldi. Öte yandan, ABD ekonomisinin AB ülkelerine göre daha güçlü bir performans göstermesinin de etkisiyle euro/dolar paritesi önemli ölçüde gerileme yaşadı. Dünya ticareti nominal bazda dolar üzerinden açıklandığı için başta euro olmak üzere dolar haricindeki para birimleri ile yapılan ticari faaliyetler, işlemin yapıldığı günkü kur üzerinden dolara çevrilerek istatistiklere giriyor. Böylelikle, dolar diğer para birimlerine karşı değer kazanırsa, bu para birimleri üzerinden yapılan ticaretin dolar karşılığı düşüyor. Bu sene de bahsi geçen durumu yaşamaktayız. 2018’in ilk sekiz ayında parite ortalama 1,20 iken, bu senenin aynı döneminde ortalama 1,12 olarak gerçekleşti. Dünya ticaretinde kullanılan para birimleri arasında dolardan sonra euronun ikinci sırada yer aldığı düşünüldüğünde, paritedeki bu düşüşün dünya ticareti verilerinde de önemli ölçüde gerilemeye yol açtığını söyleyebiliriz.

Türkiye, 2019’da önde gelen ülkeler arasında ihracatını en fazla arttıran 5. ülke oldu

KÜRESEL TIİCARET 2019’DA NOMİNAL BAZDA DARALDI

Bütün bu gelişmeler, dünya ticaretinin 2019 yılının ilk sekiz ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,7 gerilemesine yol açtı. Aynı dönemde, Avrupa Birliği’nin ihracatı paritedeki düşüşün etkisiyle yüzde 4,1 gerilerken, petrol fiyatlarındaki gerileme de Rusya’nın ihracatının yüzde 5,2 düşmesine neden oldu. Bununla birlikte, birbirlerine karşı uyguladıkları gümrük vergisi artışları yoluyla ticaret savaşına giren ABD ve Çin’in dünyaya ihracatları ise sıfıra yakın bir düzeyde değişim gösterdi. Diğer taraftan, bölgesel bazlı anlaşmazlık yaşayan iki ülke olan Japonya ve Güney Kore arasındaki ticaret hacmi de aynı dönemde yüzde 10’luk bir düşüş göstermiş durumda.

 

TÜRKİYE İHRACATINI ARTTIRAN ÜLKELER ARASINDA

Türkiye ise bu tablo içerisinde ihracatını artıran az sayıdaki ülke arasında yerini aldı. Yılın ilk sekiz ayında kaydedilen yüzde 2,6’lık ihracat artışı ile Türkiye, Dünya Ticaret Örgütü veri tabanında bulunan ülkeler arasında ihracatını en fazla arttıran 14’üncü ülke oldu. Önde gelen ekonomiler arasında ise Avustralya, Vietnam, Meksika ve Hindistan’ın ardından beşinci sırada yer aldı.

MEKSİKA VE VİETNAM TİCARET SAVAŞLARININ KAZANANLARI

Kuşkusuz ticaret savaşlarının kaybedenleri olduğu gibi kazananları da oluyor. ABD ve Çin’in sınır komşuları olan ve karşılıklı bağımlılıklarının yüksek olduğu Meksika ve Vietnam, ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşından en kârlı çıkan ülkelerin başında yer alıyor. ABD’nin makine ve elektronik ürünlerde Çin’e gümrük vergisini arttırmasıyla bu boşluğu Meksika’nın doldurduğunu görüyoruz. Pasifiğin diğer tarafında ise son 10 yıldır ABD pazarındaki payını arttıran Vietnam, son dönemde bu durumunu daha da güçlendirdi ve özellikle ABD’nin tekstil ve hazır giyim sektörlerindeki ithalatlarında önemli bir pazar payı artışı gerçekleştirdi.

Önümüzdeki süreçte, ticaret savaşları hız keser ve Brexit kördüğümü çözülürse dünya ticaretinin tekrar hız kazanmasını bekleyebiliriz

ABD-ÇİN ARASINDAKİ TİCARETTE CİDDİ KAYIPLAR YAŞANIYOR

Dünya ticaretinin iki büyük devi olan ABD ile Çin arasında yaşanan ticaret savaşları, iki ülke arasındaki ticaretin 2019 yılında ciddi ölçüde gerilemesine yol açtı. Küresel krizden bu yana ABD ile Çin arasındaki ticaret hacmi neredeyse iki katına çıkarak 2018 yılı itibarıyla 700 milyar dolara yaklaşmıştı. Ancak, söz konusu dönemde ABD’nin Çin’e karşı vermiş olduğu dış ticaret açığının 240 milyar dolardan 443 milyar dolara yükselmiş olması, ABD yönetimini rahatsız etmiş ve Çin’e karşı gümrük duvarlarını yükseltmesine sebep olmuştu. Bu gelişmelerin ardından 2019 yılının ilk sekiz ayında ABD’nin Çin’e ihracatı 2018’in aynı dönemine göre yüzde 16 gerileyerek 70 milyar dolar, ABD’nin Çin’den ithalatı ise yüzde 12 gerileyerek 315 milyar dolar oldu.

2020’DE BEKLENTİLER KÜRESEL TİCARET AÇISINDAN OLUMLU

Önümüzdeki süreçte, ticaret savaşları hız keser, Çin ile ABD arasında bir anlaşmaya varılır, Brexit kördüğümü çözülür ve anlaşmasız Brexit senaryosu gerçekleşmezse dünya ticaretinin tekrar hız kazanması beklenebilir. Bu gelişmelerin yanı sıra Ortadoğu’da İran-ABD-İsrail geriliminin de nasıl sonuçlanacağını kestirebilmek güç. Ancak, bölgede herhangi bir gerilim artışı yaşanmadığı müddetçe petrol fiyatlarının da şu anki seviyelerinde seyretmesi ve ciddi bir sıçrama yaşamaması öngörülüyor. Belirsizliklerle dolu bir başlangıç yaptığımız 2019 yılı yine aynı şekilde belirsizliklerle bitmek üzere. ABD ile Çin arasında imzalanması öngörülen anlaşma ile bu belirsiz ortam biraz olsun dağılsa da bu ortamı yaratan temel siyasi ve ekonomik nedenler önümüzdeki yıllarda da devam edecek. Ancak yine de küresel ticaret anlamında beklentiler 2020 yılının 2019’a göre daha iyimser geçeceğine işaret ediyor.

DEİK Ekonomik Araştırmalar / Ekonomist Metehan Ünal