İstanbul’un küresel bir finans merkezi olması için Türkiye’de finans sektörü başta olmak üzere ulaşım, altyapı ve hizmet gibi birçok alanda sağlam adımlar atılmaya devam ediyor

Türkiye, İstanbul’u dünyanın önde gelen uluslararası finans merkezlerinden biri hâline getirme konusunda 2009 yılından beri bir devlet iradesi ortaya koymuş durumda. Geçen 10 yıllık zaman diliminde, İstanbul Finans Merkezi (İFM) projesi kapsamında ciddi çalışmalar yapıldı ve önemli ölçüde aşama kaydedildi. Söz konusu çalışmaların en başında ise Sermaye Piyasası Kanunu’nun yenilenmesi geliyor. Bu kapsamda kanuna ilişkin yönetmelikler, piyasa düzenlemeleri ve çeşitli regülasyonlar gözden geçirilerek Türkiye’deki nansal süreçlerin küresel ekosisteme entegrasyonu sağlandı.

Ayrıca Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanunu da uluslararası standartlara uygun biçimde güncellendi. Borsa İstanbul bünyesinde hem vadeli işlemler hem altın hem de pay ve borçlanma araçları piyasası yeniden örgütlendi. Bu noktada söz konusu kuruluşun kamu şemsiyesinin kaldırılarak özel bir şirkete dönüştürülmesini de zikretmekte fayda var. Yurt içi ve yurt dışı rmalara anlaşmalar ve uyuşmazlıklar konusunda büyük kolaylıklar sağlayan Uluslararası Tahkim Merkezi de faaliyete geçti. Böylelikle İstanbul’un bir finans merkezi olması için yapılması gereken bütün düzenlemeler hayata geçirilmiş oldu. Şu da çok önemli bir faktör ki 2001 yılında Türkiye’de çok ciddi bir “bankacılık reformu” gerçekleştirildi. Tüm dünyanın ekonomik krizin etkisinde olduğu o dönemden günümüze Türkiye’de bankacılık sektörü daha dominant hâle geldi.

SERMAYE PİYASASI GELİŞTİRİLMELİ

Küresel boyutta ele alındığında, gelişmiş ekonomilerde sermaye piyasası ile bankacılık finans sisteminin neredeyse eşit oranda bir paya sahip olduğunu görüyoruz. Türkiye özelinde değerlendirildiğinde ise sermaye piyasası, bankacılık sistemine göre geride kalmış durumda. Bu bakımdan Türkiye’nin sermaye piyasasını geliştirmeye ve ilgili kurum sayısını arttırmaya ihtiyacı var. Hükümet’in daha öncesinde Kalkınma Bakanlığını bu konuda görevlendirdiğini ve projenin stratejik planı çerçevesinde öngörülen bütün eylem ve operasyonların üzerinden geçildiğini biliyoruz. Bugün gelinen noktaya bakıldığında, aşılması gereken mesafenin büyük oranda katedildiğini söyleyebiliriz. Bu kapsamlı projenin hayata geçirileceği tarih olarak ise 2022 yılı öngörülüyor.

NİTELİKLİ İNSAN KAYNAĞI VE HİZMET ÇEŞİTLİLİĞİ ŞART

Bu yıl mart ayında Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi tarafından İstanbul’da uluslararası bir konferans düzenlendi. Konferansa konuşmacı olarak katılan Global Financial Centers Index Genel Müdürü Mark Yeandle, şehirlerin finans merkezi hâline gelebilmesinin olmazsa olmaz koşullarını ele aldı. Buna göre; dünyanın her yerine nansal hizmet sunabilecek yetkinlikte insan kaynağına sahip olunması gerekiyor. Ayrıca bölgede faaliyet gösterecek nansal kuruluşlara kolay ulaşım imkânlarının ve bunlara yakın bölgelerde konaklama seçeneklerinin bulunması da oldukça önem taşıyor. İstanbul, bu ve benzer konularda birçok bakımdan avantajlı bir konumda olsa da şehirdeki ulaşım sorunu göz ardı edilemez bir husus. Bu sorunun çözülmesi adına Hükümet, son 10 yılda ciddi ilerleme kaydetmiş olsa da mevcut altyapının daha da geliştirilmesi gerektiği kanaatindeyim. Ayrıca büyüyen şehirlerde sanayi kuruluşları kent sınırlarının dışında konumlandırılmalı. Çünkü bir şehrin büyümesi ve gelişmesi, hizmet sektörüne olan ihtiyacın artması anlamına geliyor. Dolayısıyla İstanbul’da da hizmet sektörünün daha fazla faaliyet gösterebileceği alanlar inşa etmeye ihtiyaç var.

Konferansın ana konularından bir diğerini teşkil eden nansal hizmetler konusunda atılması gereken fazla bir adım kalmadığını söyleyebiliriz. Bu alanda ilen hizmet üretme aşamasına henüz geçilmemişse de söz konusu kurumların oluşmasını sağladık. Hatta konferansın ardından açıklanan Küresel Finans Merkezleri Endeksi’nde İstanbul, 68’inci sıradan 59’uncu sıraya yükselerek finans merkezi olma yolundaki ilerleyişini ispatladı. İstanbul’un küresel finans merkezleri arasında ilk 25’te yer alma hede bugün için iddialı gibi görünse de şehir, bulunduğu bölge ve gelişmiş nansal altyapısıyla bunu başarabilecek güce sahip.

IFM PROJESINDE SÜREÇ HIZLANIYOR

Bilindiği üzere Türkiye’de iki yıl önce, parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçildi. Bu süre zarfında İFM projesinde yavaşlama söz konusu olmuştu. Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisine devre- dilen bu proje kapsamında en son, 11-12 Haziran tarihlerinde İstanbul Finans Merkezi Master Eylem Planı Çalıştayı düzenlendi. İFM projesinin gözden geçirildiği Çalıştay sonrasında Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Göksel Aşan, projeye yönelik hede eri ve yönelimleri hakkında değerlendirmelerde bulundu. Projenin önümüzdeki hazırlık sürecinde iki başlığın öne çıkacağını aktaran Aşan; bunlardan birinin yeni nansal teknolojilerin uygulandığı FinTech’ler, diğerinin ise İslami finans olacağını söyledi. Özellikle bu iki konu, İstanbul’un beraberinde Türkiye’ye de rekabet avantajı sağlayacak olması bakımından önem taşıyor. Ayrıca Çalıştay’da, önceki sürece ek olarak dört başlığın daha olduğu göze çarpıyor. Bu başlıkları; hukuki altyapı ve çerçevenin gözden geçirilmesi, faizsiz finans ekosistemi üzerine bir çalışma alanının oluşturulması, nansal ürünlerin sayısının ve kalitesinin arttırılması, teşvik ve vergi mekanizmasının düzenlenmesi oluşturuyor.

Şu da bir gerçek ki bir şehrin uluslararası alandaki imajı, ona yönelik hede erin gerçekleşmesi bakımından öncelikli öneme sahip. İmajı ise ziyaretçiler için güvenliğin sağlanması ve teknolojik açıdan sahip olunan imkânlar belirliyor. Konu teknoloji olduğunda, günümüzde iktisadi hizmet ve nansal hayatın bir parçası hâline gelen kripto paraları atlamamak gerekiyor. İstanbul, ancak Türkiye’de kripto para sistemine yönelik düzenleme ve geliştirme çalışmaları yapıldığında dünyanın ilk 25-30 finans merkezi arasına rahatlıkla girebilir.

ÖNCE GÜVEN ORTAMI SAĞLANMALI

Tüm bu şartları sağlamak adına Türkiye’nin, ön koşul olarak siyasi istikrarını sürdürmesi gerektiğini düşünüyorum. Aksi takdirde bu tür nansal ve ekonomik faaliyetlerin sekteye uğradığı, herkesçe kabul edilen bir gerçek. Zira sermaye, ister yurt dışı isterse de yurt içi kaynaklı olsun, ürkektir ve kendine güvenli görmediği alanlarda tutunmaz. Bu nedenle Türkiye, öncelikle güvenilir ve şeffaf bir piyasa ortamı sağlamalı. Ülkenin kalkınması ve küresel ekosisteme entegre olabilmesi, İstanbul’un ise bir finans merkezi hâline gelebilmesi için öncelikle güven ortamına; sonrasında ise İFM projesinin benimsenerek üstlenicilerinin, gidişatının ve hede erinin sağlam bir plan dâhilinde netleştirilmesine ihtiyaç var.

Türkiye Katılım Bankaları Birliği Genel Sekreteri Osman Akyüz