İkinci Kuşak ve Yol Forumu’nda KYİ’ye İnce Ayar Verme Arayışı

Çin Halk Cumhuriyeti’nin dünya ekonomisine ve siyasetine etkisi, Türkiye’de ve uluslararası arenada son zamanların en tartışılan konularının başında gelmektedir. Nitekim yıllık ortalama yüzde 6 civarında büyüyen Çin, 13 trilyon dolarlık gayri safi millî hasılası (GSMH) ile bu alanda birinci sırada yer alan ABD’den hemen sonra gelirken satın alma gücü açısından ise ABD’yi geçerek dünyanın zirvesine yerleşmiştir. Ayrıca bu ülke, GSMH’sinin yaklaşık yüzde 40’ına tekabül eden 5,2 trilyon dolarlık ticaret hacmi ile dünyanın en büyük pazarı olma özelliğine sahiptir. Ancak, Çin’in dünya ticaretinde stratejik yatırımcı olarak kendini güçlü bir şekilde ortaya çıkarması, nispeten yeni bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.

 

BAŞLANGIÇ

 

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in 2013 yılında Kazakistan’ın başkenti Astana’daki (şimdiki Nursultan) meşhur konuşmasıyla resmen ilan edilen “İpek Yolu Ekonomik Kuşağı” fikri, aslında Çin’in kendine olan cesaretinin artmasıyla dünya ekonomisinde belli bir yere gelip ticarette ve uluslararası siyasette bir paradigma değişikliğine karar vermesinin neticesidir. Aynı yıl Jinping, Endonezya Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada ise 21. Yüzyıl Deniz İpek Yolu’ndan bahsedecektir. Zaman içinde adı “Bir Kuşak Bir Yol (One Belt, One Road)” şeklinde güncellenecek olan bu “inisiyatif”, 2015 yılından itibaren Çince “Yidai Yilu” şeklinde söylenen “Kuşak ve Yol (Belt and Road)” ismiyle anılmaya başlanacaktır. 2013 yılından bu yana Kuşak ve Yol’un aslında ne olduğu, büyüklüğü ve etkisi tam olarak ortaya konulamamıştır. Çinli yetkililer tarafından bunun bir “proje” değil; çok taraflı, kazan-kazan mantığına dayanan, bölgesel ve küresel iş birliğine dayalı, açık, şeffaf, barışçıl ve çevreci bir “inisiyatif” olduğu sıklıkla ifade edilmektedir. Ancak Çin’in bu konu özelinde henüz resmî bir açıklama yapmamış olması, birçok uzmana göre stratejik bir tutumdur. Bununla birlikte başta Jinping’in kişisel düşüncesi olarak değerlendirilen Kuşak ve Yol İnisiyatifi (KYİ)’nin önce Ekim 2017’de toplanan 19. Çin Komünist Partisi Kongresi’nin tüzüğüne eklenmesi, daha sonrasında ise Mart 2018’de Çin Halk Cumhuriyeti’nin anayasasında yer alması; bu tasarının artık Çin Devleti tarafından da benimsendiğini göstermektedir. Bu doğrultuda KYİ’den sorumlu bürokraside, Ulusal Kalkınma ve Reform Komisyonu (National Development and Reform Commission-NDRC) adında kritik öneme sahip yeni bir birim kurulmuştur. Mart 2018’de düzenlenen 13. Ulusal Halk Kongresi sonrasında ise Politbüro Daimî Komite Üyesi Başbakan Yardımcısı Han Zheng, bu takıma liderlik etmeye başlamıştır. Çin Devleti’nin bu kadar benimsediği ve yaklaşık altı yıldır ülkenin en önemli ticari siyaset eseri olan KYİ’nin kapsadığı projeler, coğrafi büyüklüğü ve maliyeti açısından henüz tam bir netlik barındırmamaktadır. Resmi Çin kaynaklarına göre, KYİ bünyesinde hâlihazırda 80 Çinli kamu iktisadi teşebbüsü tarafından gerçekleştirilen 3 bin 100 proje bulunmaktadır. Bu kapsamda yürütülen lojistik (kara, deniz ve demir yolları, limanlar), enerji (boru hatları, hidroelektrik barajları, elektrik şebekeleri), enformasyon teknolojileri ve iletişim (fiber-optik ağlar, veri merkezleri) gibi alanlardaki projelerin yanı sıra serbest ticaret bölgesi inşaatlarından ve çeşitli gümrük anlaşmalarından da bahsetmek gerekir. Bu projelerin tamamının maliyetleri hakkında kesin bir rakam olmamakla birlikte tutarın 1 ila 1,3 trilyon ABD doları civarında olduğu ifade edilmektedir. Buna ek olarak Asya Kalkınma Bankası (ADB)’nın hesaplamalarına göre bu projelerin finansmanında 2030 yılına kadar toplam 26 trilyon ABD doları fon eksikliğinin olacağı saptanmıştır. Çin KYİ’ye sürekli olarak fon aktarsa da bu açığın nasıl kapatılacağı henüz tam olarak belirlenmemiştir.

 

GENİŞLEYEN VE BÜYÜYEN İNİSİYATİF

KYİ tasarısının kapsadığı ülkelerin sayısı her geçen gün artmaktadır. Esasında bir Avrasya projesi olarak başlayan KYİ, ilk yıllarda 60 civarında ülkeyi bünyesinde barındırırken bu rakam 2015 yılında 70’e, daha sonra da 123’e ulaşmıştır. Özellikle 2017 yılından itibaren Afrika, Latin Amerika, Okyanusya, Kuzey Kutbu -hatta uzay boşluğu dahi bir şekilde KYİ’ye dâhil edilmiştir. Aynı şekilde başlangıçta KYİ’de “Çin-Moğolistan-Rusya”, “Yeni Avrasya Kara Köprüsü”, “Çin-Orta Asya-Batı Asya”, “Çin-Pakistan”, “Bangladeş-Çin” ve “Çin-Hindiçin” olmak üzere altı ekonomi koridoru bulunurken bugün, üç “mavi ekonomi geçidi”nden de bahsedilmektedir. Bunları da “Çin- Hint Okyanusu-Afrika-Akdeniz Mavi Ekonomi Geçidi”, “Çin-Okyanusya-Güney Pasifik Mavi Ekonomi Geçidi” ve “Çin-Kuzey Buz Denizi-Avrupa Mavi Ekonomi Geçidi” oluşturmaktadır.

 

KYİ’YE KARŞI YÜKSELMEYE BAŞLAYAN SESLER

 Bu devasa inisiyatifin arkasında şüphesiz, Çin’in birçok siyasi-iktisadi hesapları ve hedefleri bulunmaktadır. Bu amaçların bir kısmının ülke içi siyaset ve iktisatla ilgili olmasının yanında önemli bir bölümünün bölgesel ve küresel çaplı olduğu aşikârdır. İnanılmaz büyüklüğe ulaşan bu kapsamlı projede büyük sorunlar da ortaya çıkmaya başlamıştır. Mayıs 2017’de düzenlenen 1. Kuşak ve Yol Forumu’nda KYİ ile gövde gösterisinde bulunan Çin, söz konusu forumun ikincisini ise 25-27 Nisan 2019  tarihlerinde Pekin’de gerçekleştirmiştir. Mayıs 2017 ile Nisan 2019 tarihleri arasında KYİ bünyesinde yaşanan ciddi sorunlar, ikinci forumun da içeriğini oluşturmuştur. Bu süre zarfı içinde Çin’in bütün yumuşatma gayretlerine rağmen KYİ paydaş ülkelerinin bazılarından bu inisiyatife yönelik ciddi eleştiriler gelmeye başlamıştır. KYİ’de ifade edilen en büyük sorunların başında, projelerin gerçekleştirildiği ülkelerde oluşan yüksek borçluluk durumu gelmektedir. Öyle ki KYİ yoluyla bir “borç tuzağı” oluşturulduğu ve Çin’in bu şekilde gelişmekte olan ülkelerde siyasi nüfuzunu artırmayı hedeflediği yönünde bir literatür ortaya çıkmaya başlamıştır. Çinli ve Batılı bazı araştırmacılar bu iddianın abartılı olduğunu savunsa da sahada bu argümanın kullanılmaya başlandığı görülmektedir. Örneğin, KYİ’nin en önemli duraklarından olan Malezya’da, ülkenin Başbakanı Mahathir bin Muhammed, Ağustos 2018’de KYİ’nin adilane yürütülmesi gerektiğini söyleyerek projelerden çekilmiştir. Ancak daha sonra bu konuda Çin ile pazarlığa girerek geri dönmüştür. KYİ bağlamında en borçlu ülkeler şunlardır: Cibuti, Kırgızistan, Laos, Maldivler, Moğolistan, Karadağ, Pakistan ve Tacikistan. Sri Lanka’daki Hambantota Limanı ile ilgili olan borçlanma da buranın Jeostratejik açıdan çok önemli olması nedeniyle oldukça dikkat çekmekte ve tartışmalarda sıklıkla gündeme gelmektedir. KYİ’ye yönelik diğer büyük eleştirilerin; yürütülen projelerin mali açıdan sürdürülebilir olmaması, birçok bakımdan şeffaf görünmemesi ve Çin’in bu konuda yeterli bilgilendirme yapmaması olduğu söylenebilir. Diğer yandan, KYİ’nin organizasyon açısından da ciddi sorunlara yol açtığı raporlanmaktadır. Batılı ülkelerin en rahatsız olduğu konular arasına ise Çin’in, satın aldığı şirketler üzerinden teknoloji transferi yapması, AB ülkelerinde stratejik sektörlerde şirket satın alımları, AB ihale ve çevre şartlarına uyulmaması eklenebilir. Tabii ki bütün bunların üstünde, Çin’in küresel yükselişi ve en son İtalya’nın KYİ bünyesine dâhil olma yönünde adımlar atması (ki böylece ilk kez G7 ülkelerinden KYİ’ye bir katılım olmuştur) AB’de alarm zillerinin çalmasına neden olmuştur. Hatta bu sene Çin için “sistemik rakip” tanımlaması yapılmaya başlanmıştır.

 

KUŞAK VE YOL FORUMU

25-27 Nisan arasında gerçekleştirilen ve söz konusu eleştirilere cevap verebilecek bir platform olan 2. Kuşak ve Yol Forumu’na, resmi rakamlara göre 37 ülkenin lideri katılmıştır. Bütün dünyanın dikkat kesildiği bu foruma hangi liderlerin katıldığı dikkatlice takip edilerek KYİ’ye belli bir tepkinin olup olmadığı anlaşılmaya çalışılmıştır. ABD, Avusturalya, Yeni Zelanda, Kanada, Almanya, Fransa ve İngiltere’den yüksek seviyede katılım olmasa da Rusya ve Orta Asya ülkelerinin (Türkmenistan hariç) tamamı ve Azerbaycan; foruma devlet başkanları düzeyinde katılım göstermiştir. KYİ projelerindeki anlaşmazlıklarına rağmen Pakistan ve Malezya liderleri foruma dâhil olmuştur. Daha önceki foruma Afrika kıtasından iki lider katılırken bu sayı, 2019’da beşe yükselmiştir. Doğu Asya’dan sadece Moğolistan’dan devlet başkanı katılımı olurken Orta Doğu’dan yalnızca Birleşik Arap Emirlikleri’nden en üst düzey katılım olmuştur. Hindistan ise foruma katılmamıştır. İki sene önceki foruma katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bu seneki foruma iştirak etmemiştir. Katılım açısından değerlendirildiğinde iyi geçtiği söylenebilen forumda, genel olarak Çin’in KYİ’de belli düzenlemeler yapması gerekliliği en çok tartışılan ve beklenen husus olmuştur. Devasa boyutta, uca bucağı belirsiz ve her gün genişleyen KYİ’de ince operasyonlar yapılmasının gereği; Xi Jinping’in forum konuşmasında ve diğer konuşmalarda açıkça dile getirilmiştir. Konuşmasında KYİ’nin “açık, yeşil ve temiz” olacağı yönünde sözler veren Jinping, aynı zamanda dünya liderlerine, KYİ projelerinin en yüksek kalitede tutulacağına ve Batı ülkelerinin en çok şikâyet ettiği hususlardan olan Çin ekonomisinin dışarıya açılması yönünde adımlar atılacağına yönelik taahhütlerde bulunmuştur. Ancak öyle görünmektedir ki bu sözler, somut adımlara dönüşmediği müddetçe KYİ’ye yönelik şüphe ve eleştiriler artarak devam edecektir.

 

Prof. Dr. Ali Resul Usul

Yorum Yapın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Start typing and press Enter to search