Jeopolitik Açıdan Avrupa Yeşil Mutabakatı

Avrupa Birliği’nin 2050 yılına kadar iklim nötr olma hedefi yalnızca kıtanın enerjisini, tüketicisini ve seyahat alışkanlıklarını değiştirme konusunda devrim niteliğinde bir uygulama olarak algılanmamalıdır. Aynı zamanda bu hedef Avrupa’nın dış politikasında ve diplomatik ilişkilerinde de yapısal değişimlerin gerçekleşmesine sebep olmaktadır.

Günümüzde, AB enerji karışımının yaklaşık yüzde 70’i fosil yakıta dayalı olmaya devam ederken, yenilenebilir kaynaklar bu orana yüzde 15’ten daha az miktarda bir katkıda bulunmaktadır. Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın başarılı olması halinde, söz konusu durum önümüzdeki 30 yıl içerisinde tamamen değişecektir.

Fosil yakıt tüketiminde meydana gelecek sert düşüş, ekonomileri büyük ölçüde AB’ye yaptıkları enerji ihracatına bağlı olan Rusya, Cezayir, Azerbaycan, Kazakistan ve Libya gibi büyük tedarikçiler ile AB arasındaki ilişkilerin yeniden yapılanmasına yol açacaktır. Avrupa’nın fosil yakıt bağımlılığının sona ermesi, bu ülkeleri olumsuz etkilemesinin yanı sıra mevcut hükûmetlerinin istikrarlarını dahi bozabilir. Ayrıca Avrupa’nın küresel ham petrol ithalatının yaklaşık yüzde 20’sini oluşturmasından dolayı, AB talebinde yaşanabilecek keskin bir azalma, fiyatların da düşmesine sebep olarak küresel petrol piyasasını etkileyecek ve Suudi Arabistan gibi AB’ye nispeten az miktarda enerji ihraç eden üreticilere bile zarar verecektir.

 AYM Şirketleri Koruma Altına Alacak

Bruegel ve Avrupa Dış İlişkiler Konseyi tarafından yayınlanan yakın tarihli bir çalışmada Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın jeopolitik etkilerinin, enerji piyasaları bağlamı dışında da nasıl hissedileceğini özetledik. Avrupa sektörleri, daha yüksek karbon fiyatları ödemek ve daha katı çevre kanunlarına uymak zorunda kalacakları için yabancı emsallerine karşı rekabet edebilirlikleri konusunda endişe duymaktadır. Avrupa Yeşil Mutabakatı, bu kapsamdaki şirketleri, yerel karbon fiyatına eş değer karbon içeriklerine dayalı şekilde ithal edilen mallar üzerinde sınırda düzenleme mekanizması veya tarifesi getirerek koruma altına alacaktır. Bu tip bir önlemin ise küresel ticaret akışları ve politika üzerinde etkilerinin olması kaçınılmazdır.

Ülkelerin bir kısmı Avrupa Yeşil Mutabakatı sebebiyle dezavantajlı duruma düşerken, bundan faydalanan taraflar da olacaktır. Daha yeşil bir Avrupa’nın daha fazla temiz enerji ürünü ve girdisi ithal etmesi gerekecektir. Çin; rüzgâr türbinleri, elektrikli araç motorları ve diğer temiz teknoloji alanlarındaki uygulamalara yönelik gerekli olan nadir toprak mineralleri piyasasına hâkim olduğu için bu durumdan faydalı çıkacaktır. Bunların yanı sıra AB, fosil yakıt kullanımını azaltsa dahi büyük bir net enerji ithalatçısı olarak kalmaya devam edecektir. Söz konusu enerji ihtiyacının ise Cezayir ve Fas dâhil olmak üzere güçlü güneş ve rüzgâr enerjisi potansiyeline sahip ülkelerden ithal edilebilecek olan yenilenebilir elektrik enerjisi ve yeşil hidrojen gibi daha düşük karbon emisyonu oranına sahip kaynaklardan karşılanması gerekli olacaktır.

 AB, AYM İle İlgili Dış Politika Stratejisi Hazırlamalı

AB’nin, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın jeopolitik risklerinin farkına varması ve bunları yönetme konusunda bir dış politika stratejisi hazırlaması gereklidir. Bu strateji ise hem Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın jeopolitik etkilerini yönetmeye hem de AB küresel yeşil liderliğini güçlendirmeye yönelik eylemleri kapsamalıdır.

Birinci kategorideki önlemler, öncelikle komşu petrol ve gaz ihracatçısı ülkelere AB’nin karbonsuzlaştırma politikasına hazırlanmaları için destek sağlanmasını içerecektir. AB, gelecekte Avrupa’ya ihraç edilebilecek olan yenilenebilir enerji ve yeşil hidrojen dâhil olmak üzere ekonomik çeşitlendirme konusunda söz konusu ülkeler ile iş birliği yapmalıdır. AB ayrıca kritik ham madde tedarikinin güvenliğini artırmalı ve her şeyden önce Çin’e olan bağımlılığı sınırlamalıdır. Temel önlemler, tedarik zincirinin daha yüksek oranda çeşitlendirilmesini, geri dönüşüm hacminin artırılmasını ve kritik malzemelerin yerinin doldurulmasını içerir. Son olarak ise AB, üyeleri nin benzer nitelikteki sınırda karbon düzenleme önlemlerini uygulayacağı bir “iklim kulübünün” oluşturulması konusunda ABD ve diğer ortaklar ile iş birliği yapmalıdır. Çin de dâhil olmak üzere tüm ülkeler, kulüp hedeflerine ve kurallarına uymayı taahhüt etmeleri halinde söz konusu kulübe katılabilmelidir.

AYM Gelişmekte Olan Ülkelerde Yaygınlaştırılmalı

AB, iklim eyleminde küresel lider olmak amacıyla özellikle hidrojen ve yeşil tahvillerdeki enerji geçişinde küresel bir standart belirleyici olmayı hedeflemelidir. AB piyasasına girmenin bir koşulu olarak katı çevre düzenlemelerine uyulmasını zorunlu kılmak, tüm ticaret ortaklarının çevreye duyarlı olması konusunda güçlü bir teşvik olacaktır. Ayrıca AB, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı, gelişmekte olan ülkelerde sürdürülebilir enerji yatırımları yoluyla yaygın hâle getirmelidir. Gelişmekte olan ülkeler, Avrupa ülkelerinden daha düşük marjinal emisyon azaltma maliyetlerine sahip olmalarından dolayı AB şirketlerinin hızla büyüyen piyasalara girmesine yardımcı olacağı ve ortak ülkelerdeki ekonomik kalkınmayı ve çeşitliliği artırarak AB için paha biçilmez bir dış politika getirisi sağlayacağı için bu durum her hâlükârda ekonomik açıdan mantıklıdır.

Tüm bu eylemler, Avrupa Yeşil Mutabakatı’na yönelik bir dış politika çerçevesi tesis etmektedir. Söz konusu eylemler, diğer ülkelerin Yeşil Mutabakat’tan ve daha genel anlamda artan küresel ısınmadan dolayı karşı karşıya kalacağı jeopolitik zorluklara karşılık vermelerinin yanında Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın başarılı olması yönünde gerekli olan karbonsuzlaşmanın AB’nin ötesine genişletilmesi için yollar sunmaktadır.

 

Simone Tagliapietra Bruegel Kıdemli Uzmanı

Yorum Yapın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Start typing and press Enter to search