Türkiye-Rusya Ticari İlişkileri Umut Verici
Türkiye’nin dış ticaretinde öncelik verdiği ülkelerden biri olan Rusya’yı, DEİK Türkiye – Rusya İş Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan’dan dinledik. Özilhan, Türkiye ve Rusya arasındaki ticari ilişkilerle ilgili değerlendirmeler yaparken aynı zamanda Rusya’ya yatırım yapmayı planlayan iş insanlarımız için de tavsiyelerde bulundu.
Türkiye ile Rusya arasında yaşanan uçak krizinin ardından iki ülke arasındaki ticarette, yavaşlama gündeme gelmişti. Bu bağlamda uçak krizinin hemen öncesini, söz konusu dönemi ve bugünü değerlendirmenizi rica etsek neler söylersiniz?
2015 yılında yaşanan uçak krizi ile Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkiler, birçok açıdan değişiklik gösterdi. Yaşanan siyasi gerilimin yanı sıra karşılıklı uygulanan vize muafiyeti tek taraflı olarak vatandaşlarımıza yönelik sona erdirilmiş, Rusya’nın ülkemizden aldığı başta gıda olmak üzere farklı tüketim kalemlerinin ithalatında azalmaya gidilmişti. Başta Akdeniz olmak üzere ülkemizin turizm açısından gelişmiş bölgeleri de ne yazık ki bu gerilimden payına düşeni almıştı.
Bugün gelinen noktaya baktığımızda, 2015’te yaşanan krizin izlerinin silinmekte olduğunu görüyoruz. 2016 yılında Rusya’ya olan ihracatımız 1,7 milyar ABD doları iken, 2017 yılında ilişkilerin tekrar normalleşmesiyle birlikte bu rakam 2,7 milyar ABD dolarına; söz konusu dönemlerde ithalatımız ise 15,2 milyar ABD doları iken 19,5 milyar ABD dolarına yükselmiştir. Kümülatif bakmak gerekirse, ikili ticaret hacmimiz 2016 yılında 16,9 milyar ABD doları iken 2017’de 22,3 milyar ABD dolarına yükselerek, düzelmenin işaretlerini vermiştir. Geçtiğimiz günlerde Türkiye İstatistik Kurumunun yayınladığı 2018 yılı verilerine baktığımızda ise ikili ticaretteki iyileşmenin geçtiğimiz yılda da sürdüğünü görmekteyiz. Nitekim 2018 yılında Rusya’ya yapılan ihracatımız 3,4 milyar ABD doları olarak gerçekleşmişken, Rusya’dan ithalatımız ise yaklaşık 22 milyar ABD doları seviyesinde kalmıştır.
Fakat şunu unutmamak gerekir ki ikili ticaretimiz her ne kadar büyümeye devam etse de kriz öncesi duruma kıyasla geldiğimiz noktadan memnun olduğumuzu söyleyemeyiz. Uçak krizi öncesinde iki ülke arasındaki ilişkiler 30 milyar ABD doları üzerini görmüşken bugünkü rakamların istediğimiz seviyede olmadığını belirtmemiz gerekir. Bu noktadan baktığımızda, iki ülke arasındaki iş birliğinin artması için siyasilere büyük rol düştüğünü belirtmeliyiz. Siyasetin üst düzeyinde artacak iş birliklerinin iki ülke arasındaki ticarete, doğrudan yatırımlara ve turizm gibi hizmet sektörlerine olumlu etki yapacağı bilinen bir gerçektir.
Rusya Federal Gümrük Servisi verilerine göre; iki ülke arasındaki ticaret hacmi, 2018’de bir önceki yıla oranla yüzde 15,7 arttı. Bu rakamlardan yola çıkarak Rusya ve Türkiye arasındaki ticaret hacminin 2019’da, aynı zamanda da orta ve uzun vadede nasıl seyredeceğini öngörüyorsunuz?
2015’te yaşananlardan sonra ikili ticaretimizdeki gelişmeler umut verici niteliktedir. Her ne kadar Türkiye-Rusya ilişkileri, sadece iki ülke arasındaki ticarete ve siyasi ilişkilere dayanmayıp öngörülemeyen bölgesel sorunlardan etkilenebilse de 2019’a daha pozitif baktığımızı belirtmem gerekir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 2018 yılı Ağustos ayında açıkladığı 100 Günlük Eylem Planı çerçevesinde Rusya, dış ticaretimizde öncelik verilen dört ülke arasına girdi. Bu kapsamda Rusya pazarı, iş insanlarımız için önemini artırmaktadır.
Rusya Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin ile Sayın Cumhurbaşkanımızın daha önce beyan ettikleri gibi toplam ticaret hacmimizi 100 milyar ABD dolarına yükseltmeyi hedefliyorsak bu konuda hem siyasilere hem de iş dünyamıza büyük görev düşüyor demektir.
2019 yılı Türkiye – Rusya Kültrür ve Turizm Yılı olarak ilan edilmiş olup, bu yıl içerisinde büyük kültürel, siyasi ve ekonomik etkinliklerin düzenlenmesi beklenmektedir. Bunun yanı sıra, Rusya’nın vazgeçilmez bir ticaret partnerimiz olmasından dolayı ülkemizin ticari diplomasisini yürütmekle mükellef olan DEİK olarak hem ihracat hacmimizin hem de iki taraflı doğrudan yatırımların arttırılması için özveriyle çalışmaya devam ediyoruz. Önümüzdeki süreçte İş Konseyi olarak belirlediğimiz çalışma takvimi doğrultusunda faaliyetlerimizi artırıyor olacağız.
Türk müteşebbislerinin ve iş insanlarının Rusya’da hayata geçirebilecekleri yatırım fırsatları ile ilgili neler söyleyeceksiniz?
Bilindiği gibi döviz kurlarının geldiği seviye itibarıyla fiyat rekabetinde avantaj elde etmiş durumdayız. Bu avantajın ihracat artışı ve pazar payımızın genişlemesi şeklinde somut neticeler verebilmesi için ülke ve sektör özelinde ayrıntılı stratejiler geliştirmek önemlidir. Özellikle sermaye malları ve endüstriyel hizmetler ihracatımızın artması için koşullar çok uygun. Bunun yanı sıra gıda sanayisi, tarım ve tarıma dayalı sanayi, telekomünikasyon gibi sektörlerde Rusya ve genel olarak Avrasya bölgesinde dış ticaret payımızın artması için hedef pazarlarda doğrudan yatırımcı konumunda bulunmanın doğru olduğu kanaatindeyim. Söz konusu pazar, 300 milyondan fazla nüfusa sahip. Dolayısıyla bu pazarın potansiyelinden azami ölçüde yararlanmak için ulaşım maliyetlerini düşürmeye ve etkili lojistik çözümler üretmeye odaklanmamız gerekir. Bu kapsamda Rusya’da Türk lojistik ve dağıtım merkezlerinin kurulması rasyonel bir hedefi işaret eder.
Türk iş insanlarının, Rusya’da ticari faaliyetlerde bulunurken ne gibi şartları yerine getirmeleri gerekiyor?
DEİK olarak Rusya Federasyonu veya herhangi bir yabancı ülke pazarına ilk defa giriş yapacak olan iş insanlarına yönelik bulunduğumuz başlıca tavsiyeler: söz konusu pazarı tanımak amacıyla birkaç kez ilgili ülkeyi ziyaret etsinler, yerinde incelemelerde bulunsunlar, orada faaliyet gösteren Türk iş insanları dernekleri ile görüşsünler; en önemlisi ise herhangi bir anlaşmaya imza atmadan önce mutlaka o ülkedeki Büyükelçiliğimiz ve Ticaret Müşavirliğini ziyaret ederek bilgi alışverişinde bulunsunlar. Yabancı ülke ile sürdürülecek ticari faaliyetlerin her aşamasında hukuki destek almak çok önemli, mümkünse ilgili ülke mevzuatını çok iyi bilen Türk hukuk danışmanları ile çalışmak firmalarımıza avantaj sağlayacaktır.
İki ülke arasındaki ticari ilişkileri detaylandıracak olursak daha çok hangi sektörler ön plana çıkıyor?
Ticaret Bakanlığımızın da paylaştığı verilere bakarsak, Rusya’ya ihracatımızda tarımsal ürünlerin ön planda olduğunu görüyoruz. Özellikle de taze ve kurutulmuş meyve ihracatımız her ne kadar 2015 yılı sonrasında gerilemiş olsa da hâlâ Rusya’ya yaptığımız ihracat kalemlerinin başında gelmektedir. Bunu, otomotiv sektöründe kullanılan kara taşıtları aksamları, otomobiller ve taşıtlar için römorklar takip etmektedir. İthalat kalemlerimizin başında ise demir çelik sanayi ürünleri, petrol yağları ve bitümenli minerallerden elde edilen yağlar yer almaktadır.
Bunların haricinde en dikkat çeken sektörlerin başında turizm geliyor. 2014 yılında yaklaşık 4,4 milyon Rus turist ülkemizi ziyaret ederken, 2015 yılı Kasım ayında yaşanan kriz sonucu bu sayı 3,6 milyona düşmüştür. Özellikle 2017 yılında tarihsel bir düşüşle, ülkemizi ziyaret eden Rus turist sayısı 866 binde kalmıştı. Ancak süreç içinde iki ülke arasındaki ilişkilerin iyileşmesiyle birlikte, 2017’de bu sayı 4,7 milyon, 2018’de ise kesin olmayan verilere göre tarihi rekorla 5,9 milyona çıktı. Geride kalan sektörler de çok çeşitlidir. Bunların ikili ticarette daha fazla yer edinebilmesi, iki ülkenin iktisadi yapısına, üretim modellerine, ithalat ve ihracat stratejilerine ve sanayi modelleri gibi pek çok hususa bağlıdır.