Karibu: Zanzibar’a Hoş Geldiniz!

Bin yılı aşkın süredir baharat, ipek ve köle ticareti yollarının ana ticaret merkezi olan Zanzibar, Afrika, Hint, Arap ve Avrupa kültürlerini harmanlayan bir kavşak noktası

Zanzibar, Doğu Afrika ülkesi Tanzanya’nın yarı özerk bir eyaletidir. Merkez Unguja, Pemba adalarının yanı sıra küçüklü büyüklü elliden fazla adadan oluşur. Bu adalar Baharat Adaları olarak da adlandırılır. Pemba adası dünyanın en önde gelen karanfil üreticisidir. Bin yılı aşkın süredir baharat, ipek ve köle ticareti yollarının ana ticaret merkezi olan Zanzibar, Afrika, Hint, Arap ve Avrupa kültürlerini harmanlayan bir kavşak noktasıdır. Bu kültür mirasına Afrika’nın en eski şehirlerinden biri olan Stone Town’ın dar sokaklarında her adım başında şahitlik etmek mümkündür.

ÇOK KÜLTÜRLÜ MİRASIN SESSİZ TANIKLARI

Stone Town, Zanzibar’a has ahşap oymalı kapılardan bahsetmeden anlatılamaz. Bu kapılar Hint, Arap ve Swahili kültüründen izler taşıyan çok kültürlü mirasın somut göstergeleridir. Biri ötekine benzemez bu kapıları süsleyen motifler ev sahibinin sosyal, etnik, dini ve mesleki statüsüne işaret eden göndermeler de taşır.

SWAHILI DILI VE KÜLTÜRÜ

Zanzibar’ın kültür mirasının sembollerinden biri de Unguja adasında en fasih haliyle konuşulan Swahili dilidir. Bu dil Kenya ve Uganda gibi birçok Doğu Afrika ülkesinin ana dillerinden birisidir. Zanzibar’a seyahat planlayanlara küçük bir sır verelim: Zanzibar’da farklı bölgelerde birçok aksanla konuşulan bu ortak dile ait birkaç kelime ve deyim öğrenmek; arkadaş canlısı Zanzibarlıların gönüllerine dokunmak için yeter de artar.

HAKUNA MATATA / TAKMA KAFAYA

Zanzibar hava limanına ayak basar basmaz hissedeceğiniz ilk şey asfalt zemininden yükselen rüzgarla karışık sıcak bir buhar dalgası olacak. İkincisi ise “Hakuna Matata.” “Hakuna Matata” “Tasa etme. Takma kafaya” diye tercüme edebileceğimiz Zanzibar’a has bir ifade. Bu ifadeyi şarkı sözü yahut bir sinema filminin mottosu olarak duymuş olmalısınız. Dünya hayatının gelip geçiciliğini tasvir eden ve Swahili kültürünün gündelik hayata dair yaklaşımını karakterize eden bir hayat düsturudur. Zanzibarlıların onca derdin ve yokluğun ortasında gamsız bir hayat sürmelerinin sırrı bu düsturda yatar. Buraya kısa bir turistik seyahat için bile uğramış olsanız, ilk saniyelerden itibaren “Hakuna Matata”yı iliklerinize kadar hissedeceğinize şüpheniz olmasın.

POLE POLE KAMA KOBE (KAPLUMBAĞA GİBİ YAVAŞ OL!)

Zanzibar’da günlük hayatın ritmini tanımlayan, hayatın dinamiklerinden biri haline gelmiş ikinci bir düstur da “Pole Pole!” “Yavaşla!” veya “Ağırdan Al!” diye tercüme edilebilecek bu deyişte saklıdır. Sokakta gezerken gün içinde onlarca kez duyacağınız bu ifadeyi tişört baskıları başta olmak üzere her yerde yazılı bir kural olarak da görebilirsiniz.

Zanzibar’da hayat sokakta akar. Hem kırsalda hem de Stonetown’ın orta yerinde sokaklar çok canlıdır. Yol kenarlarında dizili sokak satıcıları, köşe başı kahvecileri, mangal üzerinde sıcacık yerel yiyecekler pişirip satan sokak satıcıları, işportacılar, evlerinin önlerinde uzanmış dinlenen ve uyuklayan insanlar, neşeli sohbetler eşliğinde okula giden, okuldan dönen çocuk ve genç kalabalıklar, burayı ziyaret edenleri bir girdap gibi içine çeker.

PRISON ISLAND

Prison (Cezaevi) Adası turistlerin ilk uğrak yerlerinden biridir. Unguja Adası’nın 5 kilometre açıklarındaki bu tarihi küçük ada dev kara kaplumbağa kolonisi ile şöhret bulmuştur. Adadaki müzenin geniş bahçesinde en genci yüz yaşını aşkın onlarca devasa kara kaplumbağası serbestçe dolaşır. Bugün turistik bir merkez olan adadaki müze, 1860’lı yıllara kadar isyankar köleler için hapishane olarak kullanılıyordu. 1920’lerde Hapishane Adası, Doğu Afrika’daki İngiliz kolonisine hizmet eden bir karantina adasına dönüştürüldü. Şimdilerde ise müze olarak hizmet vermekte. Ayrıca bu adanın kıyıları dünyanın en temiz plajları olarak anılır.

KÖLELİK MÜZESİ (TARİHİ KÖLE PAZARI)

Tarihi köle pazarı turistlerin görmeden geçmedikleri diğer bir müze. Zanzibar’da biri şehir merkezi Stonetown’da diğeri ise merkezden uzakta iki kölelik müzesi bulunmaktadır. 18. ve 19. yüzyıllarda Afrika Kıtası’nın dört bir yanından getirilen köleler burada gemilere bindirilip okyanus aşırı ülkelere gönderilirdi. O dönemde kölelerin toplanma, ayıklanma (işkence) ve transferlerinin yapıldığı binalar bugün müze olarak ziyarete açık.

BAHARAT BAHÇELERİ (SPICE FARM)

Zanzibar, dünyanın önde gelen baharat ihracatçısı ülkelerinden biri. Karabiberden kakuleye, karanfilden tarçına, vanilyadan zerdeçala ve Türkiye’de adını yeni yeni duyduğumuz ve belki henüz tanışmadığımız onlarca çeşit baharatın tarımı yapılmakta. Bu baharat bahçelerinden en büyükleri turistlerin ziyaretine açık. Dallarında tanımakta zorlandığımız baharatların yetiştirilmesi ve kullanımı hakkında detaylı bilgilerin verildiği baharat bahçesi turları şehre ziyarete gelenlerin ilk duraklarından bir diğeridir.

FORADHANI GECE (YEMEK) PAZARI

Foradhani Gece Yemek Pazarı şehrin bağımsızlık sembollerinden biridir. Zanzibar’ın bağımsızlığını kazandığı 1964 devriminden bu yana her gece güneşin batmasıyla birlikte, şehrin en merkezi toplanma alanı Foradhani Parkı’nda geceleri yerel yemeklerin yapılıp satıldığı bir pazar kurulur. Okyanus kıyısındaki bu park Stone Town’ın tarihi sit alanının tam ortasındadır. Bu pazarda Swahili mutfağına ait envaiçeşit hamur işi, deniz ürünleri, meyve suları ve sokak lezzetleri tezgahlarda gösterişle sunulur.

Yorum Yapın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Start typing and press Enter to search