Türkiye ve Çin’in hem ticaret hem de turizm anlamında daha yakın olmasını diliyoruz

Çin’in ilk koronavirüs vakası ile Türkiye’de görülen ilk vakanın arasında 102 günlük fark var. Bu fark Çin’e belirli noktalarda avantaj sağladı ancak şimdilerde hastalığı kontrol altına almayı başardılar. Diğer yandan dünya genelinde salgından Çin’i sorumlu tutanlar var ancak bunların hepsini zaman ilerledikçe öğrenip, göreceğiz.

Çin, 2013 yılında Kuşak ve Yol Girişimi’ni girişimini açıkladı ve bu girişimde yer alan ülkelerden olan Türkiye, özellikle Kuşak ve Yol Girişimi’nin ortasındaki konumuyla dünyada olanları izleyerek ticaret savaşları ve ticari müdahaleler nereye doğru gidiyor? Gibi soruların peşine düştü. Çünkü Çin, bu projeyle birlikte dünya ticaretinden daha fazla pay almak, belki de zirveye yerleşmek istiyordu.

Diğer taraftan baktığınızda da II. Dünya Savaşı’ndan bu yana dünya ticaretinin lideri olarak ABD’yi görüyordunuz. O da birinciliği Çin’e bırakmak istemiyordu. Dolayısıyla bu durum ticari müdahalelere, mücadelelere ya da savaşlara sebebiyet veriyordu. Tüm bunlar devam ederken bir anda COVID-19 pandemisiyle karşılaştık ve salgın, bütün dünyanın gündemi oldu.

Çin, İşleri Büyük Ölçüde Toparladı

Asya ülkeleri ve salgının ortaya çıktığı ülke olan Çin, erken dönemde bazı tedbirler aldı ve hastalığın tüm ülkeyi sarmasını engelledi. Çin’deki salgın sürecinin büyük ölçüde sonlanmasıyla birlikte beyaz yakalıların işe gittiklerinin mesajını aldık. Daha sonra mavi yakalılar da işlerinin başına geçti ve şimdilerde ülkedeki üreticiler, yüzde 70-75 kapasiteyle üretim gerçekleştiriyor. Bildiğiniz gibi Dünya Ticaret Örgütüne kayıtlı toplam 160 ülke var. Bunlardan biri Çin, biri de Türkiye. Bizler ülke olarak şu anda aramızdaki ticareti sınırlı şekilde açtık. Sınırlı diyorum çünkü bu ticaret, sağlık ve bazı gıda ürünlerini kapsamıyor. Tabii ticaretimizin bazı noktalarında değişiklikler oldu. Bugün otomotiv ve maden gibi farklı sektörlerdeki bazı firmaların da Çin’e ihracat yaptığını görüyoruz. Yani yavaş yavaş çarklar dönüyor. Aynı zamanda Çin, 1 Ocak 2020 itibarıyla 800 küsur kalemde vergi indirimi yapmıştı. Bu da ekonomik ilişkilerimizin güçlenmesini sağlayacak bir hamleydi.

Diğer bir önemli olay ise geçtiğimiz mart ayının sonunda gerçekleşti. Türkiye Varlık Fonu ile Çinli Sinosure, 5 milyar dolarlık mutabakat belgesi imzaladı. Bu mutabakat, içinde bulunduğumuz süreçte finansal anlamda atılan önemli bir adım oldu. Bizler, iki ülkenin hem ticaret hem de turizm anlamında daha yakın olmasını diliyoruz. Ümit ediyoruz ki DEİK olarak iş konseyi başkanlarımızın liderliğinde hedeflerimizin gerçekleştirilmesine destek olabiliriz. Çünkü bu süreci, ancak bir araya gelerek atlatabiliriz.

Asya Pasifik İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Murat Kolbaşı