Krizlere Karşı Alternatif Model: Katılım Finans
TKBB Genel Sekreteri Osman Akyüz ile Business Diplomacy okurlarına özel bir röportaj gerçekleştirdik.
Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) Genel Sekreteri Osman Akyüz; katılım finansın genel yapısı, geçmişi, bugünü ve geleceğine dair Business Diplomacy’ye konuştu. Akyüz, kurumunun Türkiye’deki ve uluslararası alandaki çalışmalarına dair bilgi verirken; Türkiye’den veriler paylaşarak küresel ekonomik yapının özellikle yeni tip koronavirüs (COVID-19) etkisindeki negatif durumuna karşın katılım bankacılığının pandemi dönemindeki büyümesine dikkat çekti.
Konvansiyonel bankacılık ile katılım bankacılığının fon toplama ve fon kullandırma yöntemleri birbirinden tamamen farklıdır
Katılım finans sistemi her geçen gün ürün çeşitliliğini de arttırarak ciddi bir büyüme gerçekleştiriyor. Sektöre uzun yıllar emek vermiş biri olarak sisteme dair görüşlerinizi paylaşır mısınız?
Katılım bankaları temelde; faiz endişesi nedeniyle klasik bankalara gitmeyen fonları ekonomiye kazandırmak, tasarruf sahiplerinin fonlarını güvenle saklamalarına ve değerlendirmelerine yardımcı olmak amacıyla kurulmuştur. Bankaların isimlerindeki “katılım” sözcüğü, kâr ve zarara katılma prensibine dayalı bir bankacılık türü olduğuna işaret eder.
Konvansiyonel bankacılık ile katılım bankacılığının fon toplama ve fon kullandırma yöntemleri birbirinden tamamen farklıdır. Mevduat bankaları faizle fon toplamakta ve faiz karşılığında ödünç para vermektedir. Katılım bankaları ise kâr ve zarara katılma yöntemiyle ortaklık esasına göre fon toplamakta; ticaret, ortaklık ve kiralama esasına göre fon kullandırmaktadır.
İslam ekonomisine dayanan katılım finans sistemi; emeğin istismarını önleyen faiz yasağı, risk paylaşımı esası, karşılıksız borçlandırma, kalkınmayı hedefleyen zekât ve benzeri yardımlaşma biçimlerinin insanın merkezde olduğu iş hayatı ve toplumsal adaleti sağlamaya yöneliktir. Bu sistem aslen krizlere yol açan etkenlerin de önünü kesecek bir yapıdadır. Katılım finans; belirsizliğe, spekülasyona kapalı olması ve reel sektörle birebir ilişkili özelliği nedeniyle krizleri önleme potansiyeline sahiptir. Yaşanan krizlere bakıldığında, özellikle COVID-19 salgınının küresel ekonomik yapıda yarattığı dalgalanmalar göz önünde bulundurulursa katılım bankacılığı ve katılım finans anlayışının ilkelerinin getirdiği potansiyel de çok iyi anlaşılabilir.
2025 için toplam aktifte yüzde 15’lik bir pazar payı hedefimiz bulunuyor
TKBB Genel Sekreteri olarak Türkiye’de katılım bankacılığının gelişiminden ve hedeflerinden bahseder misiniz?
Faizsiz bankacılık sisteminin ülkemizdeki geçmişi, yaklaşık 35 yıllık bir süreci kapsıyor. Faizsiz bankacılık sistemi, her ne kadar dünya genelinde gelişim sürecini tamamlayamamış olsa da Türkiye’nin özellikle son yıllarda bu alanda ciddi anlamda mesafe katettiğini düşünüyorum. Katılım bankacılığı sisteminin Türkiye’de bilinirliğinin arttığını görüyoruz ve bu durum, faizsiz sistemle ilgili adım atmak isteyen ülkelerin de dikkatini çekiyor.
2013 yılında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ile birlikte sektörün geleceğine yönelik bir çalıştay düzenlemiştik. Buradan elde ettiğimiz çıktıları dikkate alarak katılım bankacılığı için strateji belgesi hazırlamış ve o dönemde kamu otoritesine sunmuştuk. O zamandan bugüne kadar söz konusu belgede tespit edilen hedeflere ulaşmak adına birçok çalışma yaptık. Sektörün bilinirliğini artırma ve faizsiz finans hizmetlerini çeşitlendirme gibi başlıklarda da hatırı sayılır ilerlemeler sağladık. Ayrıca 2018’de TKBB bünyesinde bir Merkezi Danışma Kurulu tesis ederek standart geliştirme ve faizsiz bankacılık uygulamaları doğrultu sundaki faaliyetleri çözümcü ve profesyonel bir zemine oturttuk.
2025 için toplam aktifte yüzde 15’lik bir pazar payı hedefimiz bulunuyor. İnşallah ekonomide ciddi büyüme süreçleri yakalanır ve biz de bu hedeflere yaklaşmaya gayret ederiz.
2020’de Strateji Belgemizi güncelleme ihtiyacı duyduk. Çünkü Türkiye’deki şartlarda ve globalde pandemi koşulları nedeniyle ciddi değişimler oldu. O çerçevede 2015’te Strateji Belgesi’ni hazırlattığımız bağımsız dış denetim şirketine bunu güncelleme hedefi verdik, TKBB ile birlikte çok sıkı bir çalışma yapıldı. Strateji Belgesi’ni sektörü geliştirmek, finansal mimariyi inşa etmek için yapıyoruz. Belgemizdeki temel stratejik hedefleri de beşten altıya taşıyarak bunlara bağlı aksiyon planları oluşturduk. Önümüzdeki dört-beş yıl içerisinde aksiyon noktası olarak tespit ettiğimiz konuları hayata geçirmeye gayret edeceğiz. TKBB gerek üyeleri gerekse de ilgili kurum ve kuruluşlarla bu stratejik hedeflere giden yolda yapılması gerekenleri bir program çerçevesinde iş planına alacak ve ardından söz konusu hedefleri gerçekleştirilmeye çalışılacak.
Sektörün gelişmesi için çeşitli yönlerde çalışmalarımız var. Ürün çeşitliliğini ve hizmet kalitesini arttırma, katılım bankacılığını tanıtma, bankalarımızda çalışan personeli eğitme ve bankacılık bilgileri ile donanım konusunda faaliyetlerimiz bulunuyor. Kurumsal iletişim, algı ve itibar yönetimi yapıyoruz. Katılım bankacılığı algısını ülkede oluşturabilmek için faaliyetlerimiz var. Üniversitelerle iş birliği, eğitim, insan kaynağı ve sertifikasyon çalışmaları yapıyoruz.
2019 yılında küresel faizsiz bankacılık aktif büyüklük, sukuk, İslami fonlar ve tekafül değerlerinin toplamı; 2018 yılına kıyasla %11,4 oranında büyüme göstermiş olup 2,44 trilyon Amerikan dolarına ulaşmıştır
Uluslararası alanda katılım bankacılığının durumu nedir? TKBB’nin uluslararası çalışmalarından da bahseder misiniz?
Son 20 yılda dünyada faizsiz bankacılık sektörü hızlı gelişiyor. Katılım bankacılığı sadece İslam ülkeleri orijinli kuruluşlar değil, Citibank ,HSBC, Standard Chartered Bank gibi Batı orijinli çok uluslu bankaların da ilgisini çekiyor. Öyle ki bu bankalar, tasarruflarını faizsiz bir sistemde değerlendirmek isteyen yatırımcılara yönelik; bünyelerinde özel bölüm veya fonlar oluşturuyor. Global anlamda faizsiz finansal varlıkların ulaştığı büyüklüğe dair veriler de pazardaki gelişmenin önemli bir göstergesi. 2019 yılında küresel faizsiz bankacılık aktif büyüklük, sukuk, İslami fonlar ve tekafül değerlerinin toplamı; 2018 yılına (2,2 trilyon Amerikan doları) kıyasla %11,4 oranında büyüme göstermiş olup 2,44 trilyon Amerikan dolarına ulaşmıştır.
Hedeflerimizi gerçekleştirmeye giden yolda dünyadaki gelişmeleri de yakından takip ediyoruz. Küresel ölçekte kendimize uyarlayabileceğimiz; ürün, dijitalleşme, iletişim ve eğitim anlamında da kazanımlar elde etmeye çalışıyoruz. Örneğin bu işin uluslararası standartlarını Türkçeye tercüme ettik. İslâmi Finansal Kuruluşlar Muhasebe ve Denetim Organizasyonu (AAOIFI) dediğimiz kuruluşla da yakından ilişkimiz bulunuyor.
Diğer ülkelerden alabileceğimiz, sisteme uygulayabileceğimiz ürünleri de katılım finans sistemimize uyarlamak için gayret gösteriyoruz. Üyelerimizi ve Birliğimizi tanıtmak adına ise karşılıklı ilişkileri azami düzeyde tutmaya çalışıyoruz.
İletişim stratejisinin global ayağında farkındalığımızı çok süratli bir şekilde arttırıyoruz. Bu kapsamda Katılım Finans dergimizi, Türkçe-İngilizce hâle getirdik. Onun dışında İslam Kalkınma Bankası grubu, Bahreyn Bankalar Birliği, Katar Finans Merkezi, Fas Merkez Bankası gibi birçok kuruluşla uluslararası düzeyde görüşmeler gerçekleştiriyoruz. Katılım bankalarıyla çalışan yabancı muhabir bankalara sertifikalı eğitim veriyoruz.
Pandeminin etkisiyle geçen 2020’de katılım bankalarının kârı, 3,7 milyar TL şeklinde gerçekleşti
Küresel finansal yapı COVID-19 sürecinde büyük etkilere maruz kaldı. Bu dönemde katılım finans sektörünün pozisyonu nasıl oldu?
Ülkelerin çoğunun COVID-19 salgınına hazırlıksız yakalandığını gördük ve salgından dolayı piyasalar durma noktasına geldi. Pandemi süreci bize 2008 küresel krizinden sonra bir kez daha içinde olduğumuz borca dayalı ekonomik sistemin ne kadar kırılgan olduğunu gösterdi. Biz katılım finans sisteminin bu noktada krizlerin önünü kesici bir alternatif model olduğuna inanıyoruz. Katılım bankacılığı ilkeleri mevcut sistemin kırılgan ve spekülatif yapısına bir çıkış yolu sunuyor.
Pandeminin etkisiyle geçen 2020’de katılım bankalarının kârı, 3,7 milyar TL şeklinde gerçekleşti. Katılım bankacılığı sektöründe hem toplanan hem de kullandırılan fonlarda ciddi büyüklükler sağlandı. 2020’de toplanan fonlarda yüzde 49, kullandırılan fonlarda yüzde 61, toplam aktifte de yüzde 54 oranında büyüme oldu.
Koşullar ve elimizdeki veriler göz önünde bulundurulduğunda 2020 yılının katılım bankacılığı için iyi geçtiğini söyleyebilirim. Bunu sağlayan en önemli neden ise tüm katılım bankalarının dijital çalışma ortamına hızla uyum sağlamış olması. Özellikle de pandemi süreci boyunca tüm bankalarımız, müşterilerinin bütün finansal ihtiyaçlarını eksiksiz ve hızlı bir şekilde yürüterek sorunsuz hizmet sağlama gayreti içinde oldular.
Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) Genel Sekreteri Osman Akyüz