Latin Amerikalı Yönetmenlerden Oscar Ambargosu
Latin Amerikalı yönetmenlerin Akademi Ödülleri’ndeki başarısı, sınır ve mülteci tartışmalarının yaşandığı günümüzde sinemanın sınırları yıkan yönüne işaret ediyor
Bir film öncelikle yönetmenin gözüdür. Filmde izlediğimiz her kare, her diyalog, her sahne yönetmenin kendi iç dünyasında oluşturduğu filme yönelimidir. Yönetmenler doğal olarak yetiştiği çevre, coğrafya ve kültürden etkilenir, etkilenmesi de beklenir. Yönetmenin kameraya hapsettiği ışık veya ses, bizim görmemizi istediği plan; onun oyun bahçesi gibidir. O; kadrajın içini, rengini ve şeklini kendine göre değiştirir. Bize bir şeyler anlatarak ya da göstererek bir kodlama yapar. Biz de filmi izlerken esasen bu kodları açarak okuma yaparız.
SOSYAL BİR AYNA, LATİN AMERİKA SİNEMASI
Latin Amerika; farklı dilleri konuşan, çeşitli kültürlere ve dinlere sahip yaklaşık 600 milyon insanın yaşadığı koca bir coğrafyadır. Bu coğrafyada ortaya çıkan askerî darbeler, siyasi karışıklıklar, istikrarsız yönetimler, iç savaşlar ve yolsuzluklar; insan doğası gereği üretilen sanat yapıtlarına ve hâliyle sinemaya da yansımıştır.Latin Amerika sineması; kıtanın içinde bulunduğu sosyoekonomik yapının etkisi olarak suç, gençlik, fakirlik, uyuşturucu ve karteller, fantastik mitoloji, kadın ve çocuk gibi kavramları filmsel öge olarak sıkça kullanır. Kıta sineması, 1960’lardan itibaren kendi alternatif dillerini oluşturarak ana akımın dışında konumlanmaya başlamıştır. Brezilya’da ortaya çıkan Cinema Novo (Yeni Sinema) ve Arjantin’den doğan Üçüncü Sinema akımı, Latin Amerika sinema karakteristiğinin birer yansımasıdır. Cinema Novo akımının en önemli yönetmenlerinden Glauber Rocha’nın “Elde kamera, kafada fikir…” önermesi, Latin Amerika sinemasının söylemsel biçimine bir atıftır. Fernando Birri, Dos Santos, Marcela Violante, Nelson Villagre, Ferdando Solanas gibi sinemacılar; kıta sinemasının bilinen en önemli yapı taşlarıdır.
Meksikalı yönetmenler, son altı yılda beş En İyi Yönetmen ödülünü kazanarak Akademi Ödülleri’ne adeta ambargo uygulamış ve Latin Amerika sinemasının daha çok duyulmasına ve seyredilmesine vesile olmuştur. Bu yönetmenlerin bazı filmleri belirgin biçimde Amerikan ana akım sinema formatını izleseler de filmlerin belli bölümlerinin ya da tamamının, Meksika’nın özgül kültürel motif ve kavramlarına bağlı kaldıkları görülür.
YAŞAMIN SANATSAL ANLATIMIYLA GELEN BAŞARI
Latin Amerikalı yönetmenlerin son süreçteki sıçrayışı ve Akademi Ödülleri’nde elde ettiği başarı, sınır ve mülteci tartışmalarının yaşandığı günümüzde sinemanın sınırları yıkan yönüne işaret ediyor. Zor şartlarda yaşamaya çalışan toplumlarda sinemanın kendisini anlatan yönüne verilen değer, yeni sanatsal anlatım biçimlerini ortaya çıkarıyor. Bu nedenle Latin Amerika sineması, kuşkusuz gelecek dönemde de Akademi Ödülleri’ndeki yansımalarının beraberinde anlatım dilinin farklılığıyla sinemasal hafızalardaki yerini korumayı sürdürecektir.