Sürdürülebilir Kalkınmanın İtici Gücü: Şirketlerin Start-up’larla İş Birliği
Türkiye’nin girişimcilik ekosistemi, dijital dönüşüm ve yenilikçi teknolojilere yapılan yatırımlarla küresel rekabet gücünü artırarak, startup’ların uluslararası pazarlara açılmasını sağlıyor
Girişimcilik ekosistemi, yaşanan teknolojik yeniliklerle birlikte dönüşüyor ve gelişiyor. Öyle ki yapay zekâ, nesnelerin interneti ya da büyük veri analitiği gibi alanlardaki gelişmeler, start-up’ların iş süreçlerini şekillendirirken, girişimcilik ekosistemine yön veren temel dinamikler hâline geliyor. Dijital dönüşümün sunduğu imkânlar, yalnızca iş modellerini yeniden şekillendirmekle kalmıyor. Aynı zamanda uluslararası yatırımcıların da dikkatini çekerek, Türk start-up’larının global ölçekte rekabet edebilmesinin önünü açıyor ve ülkenin girişimcilik ekosistemindeki gücünü perçinliyor. Türkiye’nin stratejik konumu, genç ve dinamik nüfusu, girişimci ruhu, hızla gelişen dijital altyapısı ve artan AR-GE yatırımlarıyla girişimcilik alanında önemli fırsatlar sunuyor.
“Türkiye Start-up Yatırımları” raporuna göre, 2024 yılında Türkiye’deki start-up yatırımları hem işlem sayısı hem de yatırım hacmi açısından büyük bir artış gösterdi. 2023 yılında 355 olan işlem sayısı, 2024’te 577’ye yükselirken, yatırım hacmi ise 391,66 milyon dolardan 1,41 milyar dolara ulaştı. Bu veriler, Türkiye’nin girişimcilik ekosisteminin güçlenerek büyüdüğünü ve yatırımcı ilgisinin giderek arttığını gösteriyor. Türkiye’deki dijital dönüşüm ve teknolojik inovasyondaki gelişmeler, ülkenin girişimcilik alanındaki rekabet gücünü artırırken aynı zamanda sürdürülebilir ekonomik büyümeyi de destekliyor. Tüm bunlar, Türkiye’nin gelecekte bu alanda söz sahibi olabileceğinin bir göstergesi niteliği taşıyor.
TÜRKİYE’NİN TEKNOLOJİ TABANLI GİRİŞİMCİLİK POTANSİYELİ YÜKSEK
İnovasyon, yalnızca yeni ürün ve hizmetlerin geliştirilmesinde değil, mevcut iş süreçlerinin optimizasyonunda da kritik bir rol oynuyor. 2024 yılında Türkiye’de girişim ekosistemine yapılan yatırımlar 1,41 milyar dolara ulaşırken, özellikle yapay zekâ, sağlık & biyoteknoloji ve üretim& malzeme gibi sektörlerdeki AR-GE çalışmaları dikkat çekiyor. Bu veriler, Türk girişimcilerin ve işletmelerin teknolojik altyapılara yaptıkları yatırımların artarak devam ettiğini ve rekabet avantajı sağladığını gösteriyor. AR-GE yatırımları, yalnızca yenilikçi çözümler geliştirmekle kalmayıp, girişimcilerin global pazarda sürdürülebilir bir farklılık oluşturmasına da olanak tanıyor.
START-UP’LAR, SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMANIN İTİCİ GÜÇLERİNDEN BİRİ
Ekonomilerin temel taşlarını oluşturan şirketler, güçlü bir ekonominin teminatıdır. Ancak şirketler gelişip büyüdükçe, istemsizse eski çevikliklerini kaybedip hantal bir yapıya bürünebiliyor. Hâl böyle olunca şirketler hem o dönemi hem de geleceği kaçırma riskiyle karşı karşıya kalabiliyor. Bu da ülke ekonomisine katkı sunma imkânını kaybetmesine yol açıyor. Şirketler, çağı kaçırdıkları, atik davranamadıkları, yeni teknolojileri bünyelerine dâhil edemedikleri için ivme kaybedebiliyor, hatta kapanabiliyor. Bu noktada, şirketlerin start-up’larla iş birliği yaparak çevik ve teknolojiye hâkim olmaları, bürokratik engelleri ve müşteri hizmetlerindeki eksiklikleri aşmalarına yardımcı olabiliyor.
Türkiye’de ve dünyada birçok kurum, operasyonlarını geliştirmek ve yenilikçi çözümlere ulaşmak için start-up’lardan hizmet almaya başladı. Büyük şirketler, artık daha çevik ve yenilikçi küçük şirketlerle çalışıyor. Bu değişimi fark eden şirketler, kurum içi inovasyon programlarıyla hem sorunlara çözüm üretiyor hem de kendi bünyelerinden yeni start-up’lar çıkarmasına olanak tanıyor. Sonuç olarak, sürdürülebilir kalkınmanın itici gücünü şirketler oluşturuyor, şirketlerin inovasyon ve büyüme potansiyeli de start-up’larla kurdukları güçlü iş birliklerine dayanıyor.
DEİK’İN TÜRKİYE’DEKİ GİRİŞİMCİLİK EKOSİSTEMİNE KATKI SAĞLAMA POTANSİYELİ YÜKSEK
Son olarak ise şunu söyleyebilirim ki Türkiye’nin dış ticaretinin geliştirilmesi, uluslararası yatırımların artırılması ve Türk şirketlerinin küresel pazarlara erişiminin kolaylaştırılması gibi konularda stratejik bir rol üstlenen Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), Türkiye’deki girişimcilik ekosistemine büyük katkı sağlama potansiyeline sahip. Dolayısıyla DEİK’in dış ticaret vizyonu ve küresel bakış açısıyla Türk genç girişimcilerinin heyecanının birleşmesiyle büyük bir sinerji oluşturmak mümkün. Bu sinerji, ölçeklenen Türk girişimcilerin sayısını arttıracak ve onlara yeni pazarlarla buluşma fırsatı sunacak. Ayrıca, dış ticaret hacmimizin büyümesi ve gelişmesi açısından yeni fırsatlar ortaya çıkacak. Bu süreçte gerçekleşebilecek birleşmeler, devralmalar, satın almalar veya hizmet alımları, Türkiye’ye döviz kazandıracak bir alan daha oluşturacak. Dolayısıyla bu birleşim ve sinerjiyi önemli bir fırsat olarak gördüğümün altını çizmek isterim.