Türkiye – Afrika III. Ekonomi ve İş Forumu yoğun bir katılımla gerçekleşti. Pandemi önlemlerinin had safhada tutulduğu etkinlikte 45 ülkeden yaklaşık 3 bin kişilik bir katılım oldu.

Yoğun katılımın olduğu etkinlikten yansımalar nasıl oldu? TABEF sonrası etkinlikle ilgili görüşlerini paylaşan DEİK TürkiyeRuanda İş Konseyi Başkanı Erhan Barutoğlu, Türkiye’nin Ruanda ile olan ilişkilerinin iyi olduğunu ve geçen yıl 140 dolarlık bir ticaret hacmine ulaşıldığını belirtti.

Erhan Baruthane röportajı ile TABEF(Türkiye-Afrika 3. Ekonomi ve İş Forumu) yansımaları…

TABEF’i hem kıta ülkeleriyle Türkiye arasındaki ticari ilişkileri pekiştirici nitelikte olup hem de bu multidimensional dediğimiz çok farklı alanlarda da ilişkileri geliştiren bir platform olarak görüyorum. İnsanların birbirleriyle buluşup görüşüp, bütün düşüncelerini, fikirlerini ve yatırımlarını paylaşmalarını çok önemli buluyorum. B2B iş görüşmeleri ve panellerin Türkiye-Afrika ilişkilerine katkısı olacağını düşünüyorum. Afrika yalnız değil, Türkiye’nin yaklaşımı daha güven tedarik edici. Daha samimi, daha sıcak. Bununla birlikte o sinerjiyi elde edip, el ele verip mümkün olan en iyi şekilde ticaret hacminin ve kültürel hacmin artacağını düşünüyorum.

AFRİKA İHRACAT ÜSSÜ OLMALI

Afrika’nın en büyük önemi insan ırkının M.Ö. 60 bin yıllarında buradan çıkmış olması. İkincisi, Afrika’nın dünyanın gelişimine insan kaynağı olarak çok büyük desteği olması. Batı aslında bu kadar gelişemez durumda iken Afrika, hem toprağındaki yerel kaynaklarını hem de iş gücünü kullanarak bu seviyeye geldi. Sanayi Devrimi’nin arka planına baktığınızda Afrika’dan gelen insanların ve iş gücünün çok büyük önemi olduğunu görüyorsunuz. Bu açıdan Afrika’yı kimse yalnız bırakmak istemiyor. Tüm dünya Afrika ile bir şeyler yapmak istiyor. Kaynakları sınırsız diyebiliriz.  Afrika’nın en büyük avantajlarından bir diğeri de ikinci en büyük kıta olması. O sınırsız imkânları kullanmak için de herkes ilişkilerini sürdürmeye devam ediyor. Tabii ki Afrika da salgından olumsuz yönde etkilendi. Yabancılardan yatırım alma planları azaldı. Yabancı doğrudan yatırım göreceli olarak azalmış durumda. Afrika’nın her şeye ihtiyacı var, popülasyonu çok yüksek. 2030 yılında 1,7 milyar dolar olacağı söyleniyor. Bu popülasyonun çoğuna baktığınız zaman profil olarak da hep genç ve bu genç nüfus imkân bulamadığı için Avrupa’ya geçmeye çalışıyor. Bu da aynı zamanda Afrika’ya yatırım için bir motivasyon kaynağı. Oralara yatırım yapılsın. Afrika’nın bir anlamda ihracat üssü olması gerekiyor. Bu yönde gelişmeler oluyor. Altyapı yatırımları var. Altyapı için her yıl 150-170 milyar dolarlık yatırım planlaması yapılıyor. Türkiye, bu ihtiyaçları karşılamak için avantajlı durumda. Çünkü 300 yıldır diğer ülkelerle hep ilişkileri var, bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Türkiye’nin ise 2003-2004 yılından itibaren Afrika ile yakınlaşması ile birlikte muhabbet artmaya başlıyor ve gerçekten görüyorlar ki bir alternatif daha var; Türkiye. Ben hep söylüyorum. Türkiye Afrika’nın gerçek ve en güvenilir ortağı. Bunun doğru olduğuna inanıyorum. Umarım TABEF de buna vesile olur.

140 MİLYON DOLARLIK BİR TİCARET HACMİ

Ruanda küçük bir devlet olmasına rağmen çok güçlü. 1990’lı yıllarda geçirdiği o travmadan sonra Afrika’da çok hızlı bir şekilde büyüyen, geçtiğimiz 10 yıl içerisinde de aynı hızla büyüyen ülkelerden bir tanesi. Lokasyon olarak çok stratejik bir konumda. Kenya’dan giriş yapan ürünlerin yaklaşık 130 milyonluk pazara ulaşması için güvenilir ve altyapısı çok güçlü bir yer. Birçok yönüyle gerçekten üs olabilecek bir ülke. Ruanda’nın geçtiğimiz sene 140 milyon dolarlık bir ticaret hacmi oldu. Türkiye ile olan ilişkileri de gayet iyi. TABEF’e 20 kişilik bir heyetle katıldılar. İnşallah ilişkilerimiz çok daha üst seviyelere evrilir.