ABD ile ekonomik ve ticari ilişkilerimiz, odak noktamızda yer almaktadır.

Türk-Amerikan siyasi ve askerî ilişkileri, 70 yıla yaklaşan müttefiklik temasımız ve ortak çıkarlar temelinde sürdürülen stratejik bir nitelik taşımaktadır. Bununla birlikte son yıllarda ülkemiz karşıtlığıyla bilinen, tek gündemli ve stratejik vizyondan yoksun çevrelerin ikili ilişkilerimizi menfi yönde etkileyebilecek kimi konu başlıklarının gündemde tutulmasına yönelik gayretleri, bu ilişkilerin daha da geliştirilmesi bakımından bir dizi siyasi sınamayı da beraberinde getirmektedir. Bu çerçevede karşı karşıya bulunduğumuz meydan okumaları; ilişkilerimizin dayandığı güçlü/köklü zemini de dikkate alarak etkin ve samimi bir diyalogla aşmaya gayret etmekteyiz. Tabiatıyla bu amaca yönelik çabalarımıza yapabileceği katkılar nedeniyle ekonomik ve ticari ilişkilerimiz de odak noktamızda yer almaktadır. 18’inci yüzyılın sonlarında Akdeniz’deki Türk limanlarına Amerikalı tüccarların gösterdiği ilgiyle başlayan ekonomik ve ticari iş birliğimiz, Osmanlı Devleti ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasında resmî temasların tesis edilmesine de vesile olmuştur. 1795’te Osmanlı Devleti’nin ABD ile Cezayir’de Türkçe imzaladığı anlaşma, Amerikan tarihinin İngilizce olmayan ilk anlaşmalarındandır. ABD’nin ticaret politikası önlemlerine en sık başvuran ülkelerden olduğu bilinmektedir. Devlet; özellikle son dönemde sıklıkla tarife önlemlerine ve ihracat kontrollerine başvurmuş, NAFTA, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) ve Trans Pasifik Ortaklığı (TPP) ile Avrupa Birliği (AB) ilişkileri çerçevesinde yürütülen müzakere ve altyapılara yeni yaklaşımlar getirmiştir. Buna rağmen ABD ile Serbest Ticaret Anlaşması müzakerelerinin başlatılmasına dönük gayretlerimiz, karşılıklı yarar esasıyla iki ülke ekonomisinin bütünleşmesine katkıda bulunabileceği anlayışıyla sürdürülmüştür. Yeni dönemde de bu yaklaşımın devam ettirilmesinin yerinde olacağı değerlendirilmektedir.

Dünyanın en büyük ekonomisine sahip ABD ile 1990’lı yılların sonunda 6 milyar dolar düzeyinde seyreden ikili ticaret hacmimiz, 2019’da yaklaşık 21 milyar dolarla bugüne kadarki en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Aynı yıl ülkemiz lehine 598 milyon dolar ticaret fazlası kaydedilmiştir. Küresel salgının etkilerinin yoğun olarak yaşandığı 2020 yılının ikinci çeyreğinde 2,57 milyar dolar seviyesinde gerçekleşen ihracatımız, üçüncü çeyrekte 2,75 milyar dolar bandına çıkarak yüzde 7 oranında artmıştır. En fazla yatırım çeken ve yapan ülke olan ABD’nin Türkiye’deki doğrudan yatırımları, 2002-2019 yılında toplam 12,8 milyar dolara ulaşmıştır. ABD, ülkemize doğrudan yatırım yapan ülkeler arasında Hollanda’dan sonra ikinci sırada yer almaktadır. Türkiye’de bin 819 adet ABD sermayeli şirket faaliyettedir. Bu sayıyla ABD, ülkemizde yabancı sermayeli şirket sayısı bakımından dokuzuncu sırada bulunmaktadır. ABD’deki Türk sermayeli şirket sayısı ise 171 olup, Türkiye’nin ABD’deki doğrudan yabancı yatırımları yaklaşık 6,8 milyar dolar mertebesindedir.

Bayrak taşıyıcımız Türk Hava Yolları (THY), ABD’de dokuz noktaya İstanbul’dan doğrudan uçmaktadır. THY’nin hâlihazırda, kargo seferleri dâhil olmak üzere ABD’ye haftalık 67 seferi bulunmaktadır. Bu durum şüphesiz, turizm alanındaki ilişkilerimize de olumlu yansımaktadır. Ülkemizi 2019’da 585 bin 303 ABD’li turist ziyaret etmiştir. 2020’de COVID-19 salgının tetiklediği içe kapanmacı eğilim ve ABD’deki seçim atmosferi dikkate alındığında dahi ABD ile ikili ekonomik ve ticari ilişkilerimizde istikrarlı bir artış yakalanabilmiştir. G-20 üyesi olan ülkelerimiz arasındaki ticaret potansiyelinin çok daha yüksek olduğu, her iki ülke yönetimleri ve özel sektörleri tarafından belirtilmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın ABD Başkanı Donald Trump’la birlikte belirlediği 100 milyar dolarlık ikili ticaret hacmi hedefi; ekonomik alanda iş birliğimizin ufuk çizgisine işaret etmesi bakımından gerçekçi, değerli ve önemlidir. Bu hedefin, yeni ABD yönetimi nezdinde de başta iki ülke özel sektör temsilcileri tarafından güçlü şekilde takip edilmesi ve desteklenmesi gerekmektedir. Türkiye, en gelişmiş ekonomileri dahi korumacı önlemler almaya iten küresel salgın döneminde ABD dâhil 156 ülkeye ve dokuz uluslararası kuruluşa yardım sağlamıştır. Ülkemiz, satın alma ve ihracat izin taleplerini de karşılayarak; güvenilir, güçlü ve kriz yönetiminde başarılı bir ortak olduğunu bir kez daha göstermiştir. Pandeminin yarattığı ekonomik ortam ABD özel sektöründe, yatırım mahallîni ve tedarik zincirini çeşitlendirme isteği doğurmuştur.

Özellikle ÇHC’nin ABD piyasasındaki payını ikame etme yollarına yönelik arayışları artmıştır. Bu bakımdan Türkiye; avantajlı coğrafi konumu, dinamik/yetişmiş nüfusu ve iş gücü, kaliteli/esnek üretim kabiliyeti, fiyat üstünlüğü ve serbest piyasa ekonomisiyle öne çıkmaktadır. Özel sektörümüz bakımından ABD’de satın alınabilecek şirketlere ilişkin güncel fırsatların takibinin, bilim ve teknoloji alanlarındaki iş birliğinin geliştirilmesinin, bu doğrultuda AR-GE faaliyetlerinin yapılmasının yararlı olacağına inanmaktayım. Her hâlükârda özellikle ihracatımızın arttırılması çabalarımız bağlamında, ABD’nin 330 milyonu aşan nüfusu ve 21,4 trilyon dolarlık gayri safi yurt içi hasılasıyla (GSYİH) oluşturduğu büyük talebin karşılanabilmesi için üretici firmalarımızın sektör ve ürün bazında güçlerini birleştirmesi önem taşıyacaktır. ABD’de medikal ürünlere olan ihtiyaç artmaktadır. E-ticaret alanına mevcut ilginin de artarak süreceği anlaşılmaktadır. Tekstil ve tarım alanlarında da yenilikçi ve sürdürülebilir modeller üzerinde durulmaktadır.

Enerji alanındaki ikili ilişkilerimize baktığımızda, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithalatımızda ABD’nin payının giderek arttığını görmekteyiz. Bu durum, ülkemizin enerji merkezi olma ve enerji güvenliğini artırma çabaları kapsamındaki hedefleriyle de uyumludur. ABD’de tek başına dünyanın önde gelen ekonomileri arasında sayılabilecek Kaliforniya, Teksas, İllinois, New York, New Jersey, Georgia, Florida gibi 1 trilyon doları geçen ithalat hacmi ve 10 trilyon doları bulan gayri safi hasılaya sahip eyaletler bulunmaktadır. Bu itibarla kamunun ve özel sektörün hatırda tutması gereken önemli husus, 50 eyaletin farklı sosyo-ekonomik yapılarını, ticari dinamiklerini ve sektörel önceliklerini dikkate alan politikalar izlenmesidir. T.C. Ticaret Bakanlığının yönlendirmeleri doğrultusunda, ilgili kuruluşlarımız tarafından ABD’nin belirli bölgelerinde lojistik üsler ve ticaret merkezleri açılması yönünde çalışılmaktadır. ABD ile önümüzdeki dönemde karşılıklı ticaretin ve yatırımların önündeki engelleri kaldırmaya yönelik ortak iradeyi pekiştirmeyi amaçlayan gayretlerimizi artırmamızı, ikili ilişkilerimizin müttefiklik ve stratejik ortaklık temelinde ilerletilmesine hizmet edeceğine inanmaktayım. ABD’de Vaşington Büyükelçiliğimizin yanı sıra; Houston, Boston, Los Angeles, Miami, New York ile Şikago’da faaliyet gösteren Başkonsolosluklarımızın, ABD pazarını iyi tanıyan ve yerleşik iş yapma kültürünü bilen Ticaret Müşavirliklerimizin ve Ataşeliklerimizin kapıları, iş insanlarımıza her daim açıktır.

Türkiye Cumhuriyeti Vaşington Büyükelçisi Serdar Kılıç