Trilyon Dolarlık Uzay Ekonomisi
Uzay yarışının içinde yer almak ve buradan edineceğimiz tüm bilimsel öğrenimler bizi daha da güçlü kılacak. Bugünden hem stratejimizi hem de niyetimizi net belirleyebilirsek, yarışta öne çıkma olasılığımız artacak. Bence ana konu uzun vadede trilyonlarca dolarlık uzay pastasının ne kadarına aday olacağımız. Uzaya yolladığımız astronotumuzla bu tartışmanın başlamış olması tam zamanında bir gelişme oldu!
Son yıllarda uzay yarışı tekrar hız kazandı. Fakat bu kez ve kargonun durumunu gözlemek için kullanılabiliyor. sadece birkaç ülke arasında değil ticari şirketlerin de dahil olduğu, dünya geneline yaygın ve çok daha geniş bir kulvarda koşuluyor. Yakın zamanda 1 trilyon dolarlık hacme ulaşacak ticari bir pastadan bahsediyoruz. Ülkeler ekonomik, stratejik ve askeri üstünlüklerini inovasyon yaptıkları müddetçe koruyabilirler. Bu sırada oluşan teknoloji ve yenilikler de yaşamımızda inanılmaz dönüşümlere neden oluyor. Uzay çalışmaları birçok temel buluş ve teknolojik gelişmeye ön ayak olarak ülkeleri ve tüm uygarlığı ileriye taşımayı başardı.
Son yıllardaki bu hızlanış ve araştırmaların yoğunluğu şu an öngöremediğimiz birçok başka ileri taşımalara yol açacak. Türkiye, bu yarışın içinde yer alma niyetinin en somut çıktısı olarak geçen ay ilk Türk astronotunu uzaya yolladı. Uzay konusundaki her adım, şu anda yapı taşları döşenmekte olan bu kocaman kulvarın içinde çok anlamlı. Bugünden hem strateji hem de niyeti net belirleyebilirsek, yarışta öne çıkma olasılığımız artacak. Uzay yarışının içinde yer almak ve buradan edineceğimiz tüm bilimsel öğrenimler bizi daha güçlü kılacak.
Her yenilik ve atılımın temeli düşlemekle başlar. Astronotumuz bizlere güzel bir düş verdi. Şimdi işe koyulma zamanı.
NEDEN UZAY?
Uzay ekonomisinin amaçlarından biri dünya üzerinde kullanılan servisleri geliştirmek. 8 milyar insanın iletişim ve görüntüleme ihtiyacı arttıkça çok daha geniş iletişim hizmetleri gerekecek. Uyduları yeryüzü görüntüleme, her çeşit iletişim, hava durumunu takip gibi konular için kullanıyoruz. Uydular olmaksızın banka ATM’lerinden, kredi kartı onayına, uluslararası video görüşmelerinden ücra lokasyonlardaki haberleşme faaliyetlerine kadar birçok faaliyeti yapamayız. Yeryüzü hatları internet hizmetleri için birçok durumda yetersiz kalıyor. Tarımda uydu kullanımı çok önemli oldu. Uydular aracılığıyla ekili alanların durumu, hava hareketleri gibi bilgilere ulaşarak tarım verimini ciddi şekilde değiştirilebiliyoruz. İklim değişikliği yüzünden giderek artan yangınlara da uyduların bir çözümü var. Enerji şirketleri yangına neden olabilecek bitki oluşumlarını önceden gözlemlemeye başladılar. Taşımacılıkta ise uydular gemiler Son yıllarda uzay yarışı tekrar hız kazandı. Fakat bu kez ve kargonun durumunu gözlemek için kullanılabiliyor.
Uzaydaki diğer önemli bir konu ise araştırma geliştirme modellerinin yer çekiminin olmadığı ortamlarda daha başarılı olabilme potansiyeli. Uluslararası Uzay İstasyonu’nda bugüne dek çok ilginç araştırmalar yapıldı. Protein uzayda çok daha dengeli bir şekilde kristalize oluyor. Bu, ilaç şirketi araştırmacılarının daha başarılı ilaç denemeleri yapmasına olanak veriyor. Yarı iletkenlerin yerçekimsiz ve gazlardan arındırılmış bir ortamda üretilmesinde büyük verimlilik sağlanabileceği düşünülüyor. Gelecekte uzayda kurulabilecek fabrikalarda çok daha verimli işlemciler yapılabilecek. Sırf dünya yörüngesinde yapılabilecek araştırma geliştirme ve üretim potansiyeli milyarlarca doları bulabilir.
Astronotumuz uzayda 13 adet bilimsel deney yerine getirdi. Bu deneyler;
1) Uzay için yeni nesil alaşımlar araştırması
2) Katı akışkanların yerçekimsiz ortamda incelenmesi
3) Uzay görevlileri için mikroalgal yasam destek ünitesi geliştirilmesi
4) Tuz Gölü bitkisinin uzay ortamında incelenmesi
5) Astronotların uzaydaki fizyolojik ve biyokimyasal değişimlerinin incelenmesi
6) Uzay radyasyonunun kansere olan etkisinin araştırılması
7) Uzay ve Antarktika koşullarının karşılaştırılması
8) Yer çekimsiz ortamdan etkilenen genlerin araştırılması
9) Mikro yer çekiminde bitkilerin gen verimliliğinin araştırılması
10) Propolisin anti bakteriyel etkisinin araştırılması
11) Yer çekimsizliğinin ses tellerinde oluşturabileceği rahatsızlıkların araştırılması
12) Mikro yerçekiminin kurşunsuz lehimleme sürecine olan etki araştırması
13) Yapay zeka desteğiyle havadaki oksijen seviyesi araştırması Bu araştırmaların sadece Türk bilimine değil tüm dünyanın bilimsel araştırmalarına katkıda bulunma olasılığı var.
YER KAPMA YARIŞI
Bence yarışın amaçlarından bir tanesi de uzayda yer kapma yarışı. Dünya yörüngesinde savunma amaçlı bilgi toplayan sayısız uydu var. Yukarıda uydusu olan tüm ülkeler büyük olasılıkla birbirini izliyor. Maden konusu ilginç konulardan bir diğeri. 2030 yılında bugünden yüzde 50 daha fazla enerjiye gereksinim duyacağız. Füzyon teknolojisi dünyayı kirletmeden enerji üretebileceğimiz bir teknoloji. Ay’da nükleer füzyon için gerekli Helyum 3 maddesi bulunuyor. Nükleer füzyon henüz sadece teorik olarak mümkün, fakat 2027’de nükleer füzyon reaktörünü hayata geçirme iddiası olan bir start-up ortaya çıktı bile. Hindistan, Ay’ın güney kutbu misyonunun amacının maden çıkarmak olduğunu söylüyor. Ay’ın güneyine şimdiye dek Amerika, Rusya, Çin, Japonya ve Hindistan ekipman indirmeyi başardı.
Türkiye’nin planı ise 2026 yılında ilk olarak Ay’a bir sert iniş yapmak. Sonraki 5-6 yıl içinde de Ay’a yumuşak iniş yapıp bir Rover yollama planı var.
Yer kapma yarışına başka bir örnek ise, Dünya ile Ay arasında gidip gelmek için kullanılan otoyol (cislunar). Dünya ile Ay arasındaki yolculukların yapıldığı yegâne yol olan ve çoğu uydu ve iletişim sisteminin bulunduğu bu otoyolu ele geçirenler derin uzaya açılan yolun başını tutmuş olacak. Bu otoyol, Güneş sistemindeki diğer gezegenler ve özellikle de Mars’a olan yolcular için giriş kapısı diyebiliriz. Amerika, Rusya ve Çin yörüngemiz dışına birçok sefer düzenlediler. İçinde insanın yer aldığı sefer hayalleri de kuruluyor.
KAYNAKLAR KİMİN OLACAK?
Uzaydaki temel konulardan birisi dünya dışındaki kaynakların kimin olacağı. Ay ya da Mars’ta dünyadaki gibi sınırlar yok. 1967’de 114 ülkenin imzaladığı anlaşmaya göre uzayda elde edilen tüm varlıklar bütün insanlığa ait. Ama bu çok teorik bir yasa. Ay ya da ötesine ulaşabilen ülkeler bu kaynaklara ulaşacak ve tüm bu kaynakları başkalarına hesap vermeden kullanmaya başlayacaklar. Yani yasanın fiziksel olarak uygulanabilme olasılığı yok diyebiliriz. Türkiye’nin işte tam da bu yüzden çıkarlarını korumak hedefiyle bu resmin içinde yer alması önemli.
55 MİLYON DOLAR ÇOK MU?
Burada önemli olan aslında rakamın büyüklüğü değil, kurduğunuz düşlerin ne kadar büyük ve anlamlı olduğu. Ülkelerin uzay harcamalarına bakalım: Japonların Ay’a inişi 120 milyon dolara mal oldu. SpaceX’in kurulum sermayesi 100 milyon dolardı, bugünkü senelik bütçesi 2-3 milyar dolar, piyasa değeri ise 180 milyar dolar. Rusların 2024’teki tüm uzay programı harcaması 2,6 milyar dolar civarında olacak. Astronotumuza harcadığımız 55 milyon doları ve senelik 1,7 milyar liralık uzay bütçemizi bu rakamlarla karşılaştırdığımızda uzay programımızın aslında oldukça alçakgönüllü bir rakam olduğunu görüyoruz.
TİCARİLEŞEN UZAY YARIŞI
Uzay ekonomisi uzun yıllar sadece devletler, savunma ve havacılık şirketlerinin tekelindeyken teknolojinin gelişmesiyle beklenmeyen oyuncular sektöre giriş yaptılar. Maliyetler son on yılda öylesine düştü ki, devletler ve devlet destekli araştırma kurumları araştırmayı kendileri yapmak yerine bütçelerini başka şirketlere aktarıyorlar. Yatırım ve girişim sermayesi şirketleri bu alanı ilginç ve karlı görmeye başlayıp daha çok para akıtmaya başlayınca son yıllarda ciddi bir sektör oluşuverdi.
Bugün dünyada sadece atmosfere uydu taşıyan yaklaşık 100 şirket bulunuyor. Yukarıya herhangi bir şey yollamanın maliyeti eskiden kilo başına 65 bin dolar iken bugün bin 500 dolara düştü. Çinlilerin Aralık 2023 itibarıyla 400 civarında uzay şirketi ve 140 milyar dolarlık ticaret hacimleri var. Hindistan uydu konusunda çok ciddi bir atılım yaptı. 80 civarında Hint şirketi sadece fırlatma konusunda değil, uydulardan toplanan veriyi değerlendirme konusunda da çalışıyor. Toplam hacimlerinin 2030’da 77 milyar dolar olacağı düşünülüyor. Türkiye’de de uzay konularında araştırma ve geliştirme yapan şirketler oluşmaya başladı.
Belli başlı isimler: DeltaV, Fergani, Hello Space, Polar-S. Bu firmalar özellikle takım uyduları, fırlatma teknolojileri gibi konular üzerine çalışıyorlar. Ülkemizin giderek büyüyen uzay pazarının neresinde yer alacağımıza dair bir strateji geliştirmesi gerekiyor. Bence ana konu uzun vadede trilyonlarca dolarlık uzay pastasının ne kadarına aday olacağımız. Uzaya yolladığımız astronotumuzla bu tartışmanın başlamış olması tam zamanında bir gelişme oldu!