Prof. Dr. Sibel Özilgen’in “Cooking as a Chemical Reaction: Culinary Science with Experiments” kitabı, Türk bir akademisyen tarafından yazılmış ilk Culinary Science ders kitabı özeliğini taşıyor.

“Üç ayrı kıtada, üç önemli üniversitede çalışmış ve araştırmalar yapmış olmak, bana farklı bir akademik vizyon kattı.” diyor Prof. Dr. Sibel Özilgen. Dile kolay; üç ayrı kıta, üç ayrı öğrenci profili… Bu deneyimin, Özilgen’in verdiği derslere ve öğrencilerinin başarısına her daim olumlu katkısı olduğu yadsınamaz bir gerçek. Ortaokul-lise yılları boyunca kimya, matematik ve biyolojiye fazlasıyla merak salmış bir öğrenciydi Sibel Özilgen. İlerleyen yıllarda ise hayalini kurduğu ODTÜ (Orta Doğu Teknik Üniversitesi) Gıda Mühendisliği Bölümüne girmeye hak kazanarak lisans hayatına atıldı. Yüksek lisans eğitimini ODTÜ’de tamamlayan Prof. Dr. Özilgen, doktorasını da aynı üniversitede gerçekleştirdi. Doktora eğitimi sırasında University of California-Davis Gıda Bilimi ve Teknolojisi Bölümünden kabul alarak çalışmasını bu üniversitede burslu özel öğrenci olarak devam ettirdi. Gıda bilimi alanında dünyanın en önemli otoritelerinden biri sayılan Prof. Dr. David Reid, Özilgen’in doktora danışmanlığını yaptı. Dr. Reid’in ayak izlerini kendisine yol edinen ve başarılı bir öğrenim süreci geçiren Özilgen’in akademik hayatı ise Yeni Zelanda’daki Massey University’de öğretim üyesi ve araştırmacı olarak devam etti. 2005 yılından itibaren İstanbul Yeditepe Üniversitesinde Öğretim Üyesi olarak görev yapan Prof. Dr. Özilgen, 2014 yılı itibarıyla üniversitenin Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanlığı görevini sürdürüyor.

Ders notlarını kitaba dönüştürdü

Akademisyenin gastronomi ve gıda bilimi alanında birçok eseri bulunuyor. Bunlardan en önemlisi ise “Cooking as a Chemical Reaction: Culinary Science with Experiments” adlı kitabı. Söz konusu eserin en büyük özelliği ise bir Türk akademisyen tarafından uluslararası alanda yazılmış ilk Culinary Science, yani mutfak bilimiyle ilgili ders kitabı olması. Eser, ABD ve Avustralya’nın yanı sıra dünyanın farklı yerlerinde de zorunlu ve destekleyici ders kitabı olarak okutuluyor. Özilgen, bu yapıtın süreci hakkında şunları söylüyor: “Gıda bilimi derslerinde konuları, klasik anlatımın dışında bir yöntemle işlediğimde, başarının giderek arttığını fark ettim. Ders notlarımı, Amerika’da bulunan ve bu alanda dünyanın en etkili yayınevi olan CRC Press-Taylor and Francis Grubu’na yolladım. Kendilerine bu yöntemi kullanarak bir Culinary Science Textbook yazmak istediğimi söyledim. Kısa bir sürede olumlu yanıt aldım ve kitap, 2014 yılında basıldı. Kitabın uluslararası başarısı, Çin’de bulunan China Light Industry Press’in de dikkatini çekti ve CRC Press ile yapılan anlaşma kapsamında Çinceye çevrilerek orada kendi anadillerinde okutulması konusunda anlaşma imzalandı.”

İlklerin akademisyeni

Sözünü ettiğimiz kitabın içeriğinde Türk mutfağından birçok ürün ve yemek üzerinden hazırlanmış örnekler bulunuyor. Sibel Özilgen’in Türkiye’de önemli bir bilim insanı olarak gösterilmesinin bir başka sebebi de Türkiye’de patentli ürüne sahip ilk ve tek Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi olması. Özilgen, Bölüm Başkanı olduktan sonra Türk mutfağını dünyaya tanıtma çalışmaları kapsamında UNESCO/UNITWIN başvurusu yaptı ve bu başvuru, iki kürsü tarafından kabul gördü. Bölümünü; önce Fransa’da François Rabelais Tours Üniversitesinin temsil ettiği “Yemek Kültürü Mirasının Korunması ve Tanıtılması”, daha sonra da İspanya’nın önemli üniversitelerinden Universitat Oberta de Catalunya’nın (UOC) temsil ettiği “Yemek, Kültür ve İnovasyon” kürsüsünün ağlarına resmî olarak dâhil etti. Bu projeler de Türkiye’deki ilk ve tek çalışmalar olarak dikkat çekiyor.

Birkaç yemeğinizin bilinmesi, mutfağınızı tanıtmaz

Türk mutfak kültürünün, dünyanın en zengin mutfağı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Özilgen, sözlerine şöyle devam ediyor: “Bir ülkenin veya bölgenin mutfak kültürünü; o ülke ya da yörede yetişen ürünler, kullanılan ekipmanlar, uygulanan teknikler, mimari yapılar, hikâyeler ve ritüeller oluşturuyor. Sadece birkaç yemeğinizin bilinmesi, sizin mutfak kültürünüzün bilindiği anlamını taşımaz bence. Türk mutfağı; coğrafi konumu, tarihsel ve kültürel geçmişi incelendiğinde dünyanın en zengin mutfak kültürü fakat bu zenginliğin yeteri kadar bilinmediği kanısındayım. Ancak son yıllarda hem devletin yetkili kurumları hem de üniversitelerin ilgili bölümlerinin bu konuya daha ciddi ve hassas yaklaşımları var. Ben Türk mutfağına aşığım. Temel hedefim; önce kendi yemek kültürüne sahip çıkan, onu kültürel bir miras olarak kabul eden, çok iyi tanıtan, koruyan, kültürel dokusunu bozmadan yenilikçi bakış açısı ile yorumlayan gençler yetiştirmek. Akademik çalışmalarımı ve iş birlikteliklerimi yaparken bu saydığım kriterlere özen gösteriyorum.”