Savunma sanayi, ekonomik hareketliliğe ve daha da önemlisi sürdürülebilir ekonomik büyüme yaratımına önemli ölçüde katkıda bulunmaktadır. Askeri teknoloji ve teçhizat üretimi için gereken son derece yetkin iş gücü gereksinimi, başta mühendislik ve Ar-Ge faaliyetleri olmak üzere katma değeri yüksek iş alanlarının yaratılmasıyla sonuçlanır. Yaratılan bu yeni iş gücü, ülkedeki diğer endüstriler için de avantajlı olabilecek bir yetenek yayılma havuzu oluşturmaktadır.

Savunma sektöründeki yeni teknolojik gelişmeler, özellikle havacılık, ulaşım ve sağlık gibi ilgili sektörlerin gelişimine ciddi katkı sağlar. Savunma sektörü, lojistik ve ulaştırma gibi ilgili sektörlerde de genişlemeyi teşvik etmekte, mal ve hizmet alımı yoluyla bölge ekonomilerinin gelişmesine yardımcı olmaktadır. Savunma sanayi firmaları, önemli bir ürün ve hizmet tüketicisidir ve sektör tarafından verilen ana ve alt sözleşmeler, birçok küçük ve orta ölçekli firma için iş imkanı sağlamaktadır. Savunma sektörünün geleceği, küresel rekabet ortamında ürün ve hizmetlerdeki rekabetçiliğin korunmasına sıkı sıkıya bağlıdır. Bu durum, Ar-Ge faaliyetlerini savunma sanayinin elzem bir parçası haline getirmektedir. Böylece savunma sanayi, teknolojik ilerleme için bir kümelenme ve yayılım merkezi konumu üstlenmektedir. Ar-Ge’ye yapılan bu yatırım, en son teknolojilerin geliştirilmesinde endüstriye yardımcı olmanın yanı sıra, ekonominin diğer sektörlerinde de inovasyonu teşvik etmektedir. Ar-Ge yatırımları böylece, sektörel bir ağ etkisi oluşturulmasına katkı sağlamaktadır.

Ülkelerin savunma bütçeleri ve bütçelerdeki askeri ekipman ve teçhizat harcamalarına verilen pay, küresel savunma ekonomisini şekillendiren en temel unsurdur. Bununla birlikte, küresel ekonomideki her türlü gelişme ve özellikle jeopolitik gelişmeler, ülkelerin savunma bütçelerini şekillendirir. Küresel savunma ekonomisinde son yıllarda; koronavirüs pandemisinin neden olduğu ekonomik bozulma, artan enflasyon, emtia fiyatlarındaki artışlar ve Ukrayna’daki savaş, askeri harcamaları şekillendiren başlıca gelişmeler olmuştur. Özellikle küresel ekonomideki yüksek enflasyon ortamı, savunma harcamalarının reel büyümesini dünyadaki birçok bölge için negatife çevirmiştir. ISS verilerine göre 2021 ve 2022 yıllarında küresel savunma ekonomisinin incelendiği yedi bölge -Kuzey Amerika, Avrupa, Rusya ve Avrasya, Asya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika, Latin Amerika ve Karayipler- arasından reel savunma harcaması büyümesi sergileyen sadece iki bölge-Avrupa ve Asya-olmuştur.

Türk savunma ve havacılık sanayisindeki büyüme, son yıllarda pandemi etkisi ve küresel ekonomideki artan enflasyon ortamından kaynaklanan küresel savunma ekonomisindeki reel daralmadan etkilenmiştir. Ancak Türk savunma sanayisinin küresel arenadaki konumu, bu daralmaya rağmen rakip ülkelere kıyasla yükseliş göstermeye devam etmiştir. Bu durum, esasen Türk savunma sanayisindeki uzun zamanlı büyüme trendinin getirdiği dinamizmin bir sonucudur. Türk savunma sanayisinin 2023’teki ve gelecek yıllardaki küresel konumunun daha iyi anlaşılması açısından, Türk savunma sanayisindeki uzun yıllardan beri süre gelen büyüme trendini incelemek önem taşımaktadır.

Tablo 1 incelendiğinde, Türkiye’nin 2021 yılında askeri harcamalarda dünyadaki ekonomik büyüklük sıralamasına da paralel olarak 18. sırada yer aldığı görülmektedir. Bununla birlikte, Türkiye silah ihracatı yapan ülkeler arasında 2021 yılında 11. sırada konumlanmıştır. Bu durum, 2007 yılında küresel silah ihracatından sadece yüzde 0.13 pay alınırken, 15 yıl içerisinde Türkiye’nin küresel silah ihracatından aldığı payın yaklaşık 8 kata çıkarak yüzde 1 seviyelerine erişmesi sayesinde gerçekleşmiştir. Bu başarı, Türk savunma sanayi şirketlerinin dünya sıralamasındaki yükselişleri ile mümkün olmuştur. 2007 yılında dünyadaki ilk yüz savunma şirketi arasında ülkemizden sadece ASELSAN yer alırken, 2021 yılında üç savunma şirketimiz ilk yüze girme başarısını göstermiştir.

Tablo 2’de görüldüğü üzere, Türk savunma sanayi 2021 yılındaki bu başarı ile Almanya, Güney Kore ve İsrail gibi ülkelerle aynı sırada yer almıştır. Savunma Sanayi Başkanlığı tarafından yayınlanan Türkiye Savunma Sanayi Ürün Kataloğu’na dahil edilen 178 savunma şirketi arasından üç Türk şirketin dünyada ilk yüze girmesi, Türk savunma sanayisinin kendi şampiyonlarını yaratabildiğini ve markalaşabildiğini göstermektedir. Küresel rekabet açısından markalaşmanın önemi göz önüne alındığında, bu başarı oldukça değer kazanmaktadır.

Türk savunma sanayi şirketlerinin ve Türk savunma sanayisinin dünyada yükselen konumu, savunma ve havacılık sanayi istatistiklerindeki büyüme incelendiğinde daha da anlam kazanmaktadır. Tablo 3 incelendiğinde, 2002 yılında 1.06 milyar dolar seviyesinde gerçekleşen savunma ve havacılık sanayi cirosunun 2021 yılında 10.16 milyar dolar civarında gerçekleşmesi, savunma sanayinin Türkiye’deki ekonomik büyümeye yarattığı katkı açısından da son derece önemlidir.

Bununla birlikte, Tablo 4’te yer alan son yıllara ait savunma ve havacılık sanayi istatistiklerinde yer alan Ar-Ge harcamaları ve istihdam sayıları incelendiğinde, savunma sanayinin ciddi bir istihdam kapısı yarattığı ve kayda değer bir seviyede Ar-Ge yoğun bir sektör olduğu açıkça görülmektedir.

Sonuç olarak, küresel savunma ekonomisindeki konumu hızla yükseliş trendi içerisinde olan Türk savunma sanayi; yüksek katma değerli üretim, yetenekli iş gücü yetiştirilmesi, teknolojik gelişim faaliyetlerine yaptığı katkı ile Türkiye’nin ekonomik kalkınmasında stratejik rol üstlenmektedir.