Serbest bölgeler bulundukları alanlarda; dış ticareti arttırma, uluslararası yatırımları ülkemize çekme ve teknoloji transferi sağlayarak daha katma değerli üretim ve ihracat yapma noktasında önemli roller üstlenmiştir. Bu yüzden birçok ülkede serbest bölge kurulması, devlet tarafından düzenlenmiş ve buralarda faaliyet gösteren firmalar için önemli teşvikler sağlanmıştır.

Dünyada Serbest Bölgelerin Gelişimi

Serbest bölgelerin dünyada genel yatırım ve ticaret eğilimlerine göre dört temel aşamadan geçtiği gözlenmektedir. İlk aşamada serbest liman, serbest gümrük bölgesi ve vergisiz serbest bölge olarak tasarlanan bölgeler, ikinci aşamada ihracat amaçlı serbest bölgeler ve dâhilde işleme rejimi serbest bölgeleri olarak önem kazanmaya başlamıştır. Üçüncü nesil olarak adlandırılan dönemde ise hizmet ihracatının ön plana çıkmasıyla bilişim, yazılım ve donanım ihtisas serbest bölgeleri ön plana çıkmaya başlamıştır. Son dönemde ise “yeni nesil” olarak da yüksek teknolojili ürün ve hizmet üreten ve bunları ihraç etmeyi amaçlayan serbest bölgeler ön plana çıkmaya başlamıştır.

Son dönemde dünyada bu alanda ön plana çıkan serbest bölgeler, aşağıda yer almaktadır:

  • Jebel Ali (Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)-Dubai) Serbest Bölgesi: Biyoteknoloji, nanoteknoloji ve bilişim alanında ihtisaslaşan bölgede; dünyanın en büyük ilk 500 şirketinin 120’si olmak üzere toplam 6 bin 400 şirket faaliyet göstermektedir. Bölge, Dubai Şeyhliği’nin ihracatının yüzde 50’sini gerçekleştirmekte, Dubai ekonomisinin yüzde 25’ini, BAE’ye gelen doğrudan uluslararası yatırımların yüzde 20’sini oluşturmakta, 160 bin kişiye doğrudan istihdam sağlamaktadır. Bölgede yüksek teknoloji ürünlerin ihracatının toplam ihracat içindeki payı ise yüzde 27’dir.
  • Sozhou (Çin) Serbest Bölgesi: İleri teknoloji, yazılım, bilişim, entegre devre imalatı konularında uzmanlaşan bölgede 70 farklı ülkeden 4 bin 400 proje yer almaktadır. Bu projelerin 156 tanesi, Fortune 500 şirketlerine aittir. 257 milyar Yuan üretim hacmi olan bölgede, 31,3 milyar dolar yabancı sermayeli firma üretim yapmaktadır. Yüksek teknolojili ürünlerin ihracat içindeki payı yüzde 31 seviyesindedir.
  • Ramunajan (Hindistan) IT City: IT teknolojileri alanında uzmanlaşan bölgede ülkenin en seçkin IT yatırımları yer almaktadır. Yüksek teknolojili ürünlerin ihracat içindeki payı yüzde 10’dur.
  • Incheon (Güney Kore) Serbest Bölgesi: Bilişim, biyoteknoloji, AR-GE faaliyetleri alanında ihtisaslaşan bölge; eğitimli iş gücü, lojistik, jeostratejik konum, altyapı ve yüksek teknoloji üretim ile firmalar için cazibe merkezi olmuştur. Yüksek teknolojili ürünlerin ihracat içindeki payı yüzde 32’dir.
  • Jurong (Singapur) Serbest Bölgesi: Petrokimya alanında uzmanlaşan bölgede dünyanın en büyük petrokimya firmaları faaliyet göstermektedir. Toplam 33 milyar dolarlık yatırıma ev sahipliği yapan bölge; 30 bin kişiye doğrudan istidam sağlamakta, kümelenme, ölçek ekonomisi ve dikey entegrasyon imkânları sayesinde ciddi verimlilik artışları oluşturulmaktadır. Ayrıca kuruluş maliyetlerinde yüzde 25-30, lojistik maliyetlerinde ise yüzde 10-15 civarında tasarrufa olanak sağlamaktadır. Bölgeden yapılan yüksek teknoloji ürünlerin ihracatının toplam ihracat içindeki payı yüzde 52’dir.

Türkiye’de Serbest Bölgeler

Türkiye’nin yatırım ve ihracat potansiyelinin arttırılmasında, 1980’li yıllardan itibaren serbest bölgelerin tarihsel olarak önemli bir misyonu olmuştur. 1985’te ilk kurulan serbest bölgeden sonra günümüzde toplam 18 serbest bölgede bin 900 firma ile 80 bin kişiye istihdam sağlanmaktadır. En son 2000’de kurulan üç serbest bölgeden sonra (Denizli, Bursa ve Kocaeli serbest bölgeleri) 20 yıldır yeni serbest bölge kurulmamıştır.

Dış ticarette önemli bir politika aracı olarak da kullanılan bu bölgelerin ihracat oranı yüzde 60’lar seviyesindedir. Ancak yüksek teknolojili ürünlerin ihracatına bakıldığında ise hem ülkemiz genelinde hem de serbest bölgeler özelinde mesafe katetmemiz gerektiği aşikârdır.

Ülkemizde yüksek teknolojili ürünlerin ihracat içindeki payı yüzde 3-4 seviyesinde iken serbest bölgelerde bu oran yüzde 9 seviyesindedir. Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 17 seviyesinde iken OECD ortalaması yüzde 14’tür. Ülkemiz de bu açığı kapatmak için yeni nesil serbest bölge olarak tabir edilen İhtisas Serbest Bölgeleri kurma stratejisine yönelmiştir.

Türkiye’de Yeni Nesil Serbest Bölgeler: İhtisas Serbest Bölgeleri

Türkiye’nin yeni nesil serbest bölge kurma politikasına yönelmesinin arkasında yatan temel motivasyon, yeni yaklaşımlar ile ihracata yönelik yüksek teknolojili üretimi destekleyerek bu ürünlerin ihracat içindeki payını OECD ortalaması olan yüzde 14 seviyesine yükseltmektir. Bu nedenle AR-GE, katma değer ve yüksek teknoloji içerikli mal ve hizmet üretimini teşvik etmek, yeni nesil ihtisas serbest bölgelerinin temel amacı olmuştur.

Söz konusu yaklaşım yeni olduğu için devlet tarafından verilen teşvik ve destekler de bu yeni yaklaşıma uygun olarak yeniden tasarlanmıştır. Burada altı çizilmesi gereken en önemli husus, yeni nesil ihtisas serbest bölgelerinde diğer serbest bölgelerde verilen teşviklerin tamamının verilmekte olduğu ancak bu bölgelerin üstlendiği yeni misyona göre ilave desteklerin de sağlandığıdır.

Tüm bu destekleri ana başlıklarıyla aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür:

  • Vergisel destekler: Kurumlar, gelir ve gümrük vergisi muafiyeti. KDV, damga vergisi, resim harç istisnası.
  • İstihdam destekleri: Nitelikli personel desteği (10 kişi için brüt ücretin yüzde 50’si), yüzde 85 ihracat şartı ile gelir vergisi stopajı desteği, yabancı uyruklu personel çalıştırma kolaylığı.
  • Finansal destekler: Kira desteği (yüzde 50), sigorta primi işveren hissesi desteği, faiz desteği. (TL kredilerde beş, döviz kredilerinde iki puan).
  • Altyapı destekleri: Bölge kurucu ve işletici şirketler için faiz/kâr payı desteği. (yatırım tutarının yüzde 50’sini geçmemek koşuluyla, 10 milyon dolara kadar kullanılacak kredinin faiz giderlerinin yüzde 50’si)
  • Diğer destekler: İhracata yönelik mal ve döviz kazandırıcı hizmet sektörü destekleri.

İhtisas serbest bölgelerinde yer alacak olan firmalar için bölgelerin “yüksek teknolojili ürün ihracatını artırma misyonu” çerçevesinde T.C. Ticaret Bakanlığı tarafından bazı şartları yerine getirmesi beklenmektedir. Buna göre:

  • Yurt içinden yapılacak başvurular: Asgari üç yıl önce kurulmuş, son üç yılda satışlarının en az yüzde 10’u ihracat kaynaklı, T.C. Ticaret Bakanlığı tarafından belirlenecek ihracat gelirine sahip olması gerekmektedir.
  • Yurt dışından yapılacak başvurular: Asgari üç yıl önce kurulmuş, T.C. Ticaret Bakanlığı tarafından belirlenecek satış gelirine sahip firmalar olması gerekmektedir.

İstanbul İhtisas Serbest Bölgesi

Bu kapsamda kurulan ilk ihtisas serbest bölgesi, İstanbul İhtisas Serbest Bölgesi’dir. Yazılım, oyun geliştirme ve bilişim sektöründe yüksek teknolojili üretime yönelik kurulan bölgede firmalara; danışmanlık, güvenlik, gümrük müşavirliği, stok yönetimi, depolama, yükleme indirme, sigorta ve modern alt yapı hizmetleri gibi temel hizmetler sağlanmaktadır. Bilgisayar yazılımı/donanımı, tekstil, tıbbi cihazlar, elektrik, elektronik, makine donanım, kimya ve otomotiv yan sanayi sektörleri ağırlıklı olmak üzere toplam 88 firma faaliyet göstermektedir.

Sonuç ve Değerlendirme

Ülkemizin yüksek teknolojili ürün ihracatını, öncelikle OECD ortalaması olan yüzde 14 seviyesine çıkarmada ve 500 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaştırmada ihtisas serbest bölgelerinin önemli bir politika aracı olacağı ve kıymetli bir boşluğu dolduracağı değerlendirilmektedir. Kümelenme mantığı ile öncelikli sektörlerdeki firmaların bir araya geleceği bu yeni yapılanmada, firmaların temel ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde tasarlanan devlet teşvikleri de yatırım, üretim ve ihracatı arttırmada önemli bir araç olacaktır.

Ülkemizin yazılım ve yazılım hizmetlerindeki ihracatı 3 milyar doları aşmıştır. Bu alanda ihtisaslaşan firmaların bir araya gelmesiyle oluşan İstanbul İhtisas Serbest Bölgesi’nin faaliyete geçmesi ile bu rakamın çok daha yukarılara taşınacağı aşikârdır.

Önümüzdeki dönemde bu tür ihtisas serbest bölgelerinin farklı sektörleri içerecek şekilde artırılması ve şirketlerin cömert teşviklerden faydalanarak bu cazibe merkezlerinde bir araya gelmesi hem ihracat rakamlarımızı yukarıya taşıyacak hem de ihracatımız içindeki yüksek teknolojili ürün ihracatının payını önemli ölçüde artıracaktır.

 

DEİK Başekonomisti Hakkı Karataş