Dünyanın küresel ağırlık merkezinin Batı’dan Doğu’ya kaymasıyla Asya, dünyanın âdeta “fabrikası” hâline geldi

Küresel ticaret terazisi, son yıllarda doğu ülkeleri lehine ağır basıyor. “Yükselen Doğu” imajı tüm dünyada kabul görürken Asya, âdeta global bir “fabrika” hâline gelmiş durumda. Bu fabrika ülkeler arasında en dikkat çekenlerden biri de Özbekistan. 33,5 milyon nüfusu ile Orta Asya’nın kalabalık ülkelerinden biri olan Özbekistan, bölgedeki en genç tüketici pazarına da sahip. Ülke, bu yönüyle Türkiye için Asya’ya açılan bir kapı olma özelliği taşıyor. Ayrıca Özbekistan; verimli tarım arazileri, büyük pazarlara yakınlığı ve Orta Asya ülkelerinin her birine sınırı bulunması gibi avantajlarıyla da ticari anlamda yalnızca Türkiye’nin değil, tüm yabancı yatırımcıların dikkatini çekiyor.

ÖZBEKİSTAN HIZLA BÜYÜYOR

Son 10 yılda, senelik ortalama yüzde 8 büyüme kaydeden, dünyada altın rezervleri bakımından 4’üncü, uranyum rezervleri bakımından ise 11’inci sırada yer alan Özbekistan, sahip olduğu proxy hinterlandı ile bölgenin atar damarlarından biri hâline gelmiş durumda. Ülke, doğal gaz ve endüstriyel tarım ürünlerinin üretiminde de üst sıralarda bulunuyor. Doğal gaz üretiminde dünyada 11’inci sırada yer alan Özbekistan, yıllık ortalama 3 milyon ton pamuk lifi üretimiyle de dünyanın en büyük pamuk üreticileri arasında yer alıyor. Buna ek olarak ham madde ve ürünlerini, nüfusu 300 milyondan fazla olan pazarlara gümrüksüz şekilde ulaştırabiliyor. Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri ile olan Serbest Ticaret Anlaşması da Özbekistan’ın ticari hacmine büyük bir ivme kazandırmış durumda. Uluslararası finans kuruluşları tüm bu özellikleri göz önüne alarak Özbekistan’ı, “Gelecek 10 yıl İçinde Dünyada En Hızlı Büyüyecek Ülkeler Listesi”ne dâhil etti.

Özbekistan, “2017-2021 Kalkınma Stratejisi” kapsamında başlatılan reformlarla dünyaya açıldı

ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ

Türkiye, tüm bu gelişmeler doğrultusunda bütün Asya ülkeleriyle, özellikle de Özbekistan ile olan ticari ilişkilerini geliştirme kararı aldı. Diğer taraftan Özbekistan ilk bağımsızlık yıllarında Türkiye için “Çolpan Yıldızımız” değerlendirmesi yapıyordu. Ağustos ayında gerçekleştirilen 11’inci Büyükelçiler Konferansı’nda “Yeni Asya Açılımı” kamuoyuna deklare edilerek ilk adım atıldı. Konferansa, Özbekistan Dışişleri Bakanı Abdulaziz Kamilov da katıldı. Ayrıca T.C. Ticaret Bakanlığı, aynı amaç doğrultusunda “İhracat Planı” ve “17 Hedef Ülke” programını hayata geçirdi. Program kapsamındaki 17 ülkenin yedi tanesi Asya ülkelerinden oluşuyor ve bunların arasında Özbekistan da bulunuyor. Türkiye’nin Özbekistan ile olan ticari ilişkilerine yeniden eğilmesinde ülkenin istikrarlı yapısı ve makro düzeydeki ekonomik etkisi büyük rol oynuyor. Özbekistan tam 70 yıl boyunca Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin altında bir geçiş dönemi yaşadı. Ülke, bağımsızlığına kavuştuğu tarihten bu yana geçen 28 yılda, herhangi bir ciddi kriz ve siyasi huzursuzluktan etkilenmedi. Öz kaynaklara dayalı bir kalkınma politikası izleyerek dengeye dayalı bir ticari sistem yürüttü. Bu noktada 2016 yılında Şevket Mirziyoyev’in Cumhurbaşkanı seçilmesini bir dönüm noktası olarak kabul etmek gerekiyor. Mirziyoyev, “2017-2021 Kalkınma Stratejisi” kapsamında başlattığı reformlarla Özbekistan’ı dünyaya açtı. Hukukun üstünlüğü, rüşvetle mücadele, insan haklarına uygunluk, ekonominin serbestleştirilmesi, özel sektöre önem verilmesi ve ihracatçıların desteklemesi gibi radikal değişimleri başlattı. Bu tarihten itibaren Özbekistan, dış politika planlarında Orta Asya’daki komşularıyla iş birliği geliştirmeyi önceledi. Komşu ülkelere ziyaretler gerçekleştirerek sınırları aşmayı ve bunun da ötesine geçerek yeni pazarlar açıp bölgesel bir entegrasyon süreci başlatmayı hedefleyen ülke, bunun karşılığını almaya başladı. Tacikistan Cumhurbaşkanı İmamali Rahman, 17 yıl aradan sonra Özbekistan’ı ziyaret etti. Ayrıca Kırgızistan ile yaşanan sınır sorunları ve etnik sıkıntıların çözümlerine yönelik ilerlemeler de sağlandı. Su problemine karşı ise bölgesel dinamikler harekete geçirildi. Amuderya ve Siriderya nehirlerinin memba ülkeleri konumundaki Kırgızistan ve Tacikistan’ın inşa ettiği santraller konusunda ortak yollar aranmaya başlandı. Özbekistan’ın siyasi ve ekonomik anlamda istikrarlı konumda olmasının yanı sıra bölge ülkeleriyle barışçıl bir ticari ilişki geliştirmeyi hedeflemesi, ülkenin Türkiye ile ticari iş birliği yapmasını gerekli kılmaya başladı. Diğer taraftan Afganistan’da yaşanan siyasi olayların bölgede kaotik bir durum meydana getirmesi, Orta Asya ülkeleri arasında liderlik rolü üstlenecek yaklaşım arayışlarını beraberinde getirdi. Bu anlamda Türkiye-Özbekistan ilişkisinin; farklı dinamikler oluşturacağı, iki ülkenin ekonomi ve politikayı dengeleyici bir güç meydana getirerek barış ve huzur ortamı sağlayacağı muhakkak. Şu anda iki ülke arasındaki ilişki, “stratejik ortaklık” seviyesine yükseltilmiş durumda. Bunun yanında Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Konseyi’nin ihdas edilmesine dair de çalışmalar sürdürülüyor. Hâlihazırda turizm, tarım, tekstil, enerji ve madencilik alanında ortak çalışmaları bulunan Türkiye ve Özbekistan, ulaştırma alanında da Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları ve Özbek Demiryolları arasında iş birliği sağladı. 2020 yılından itibaren ise iki ülkenin kara yolları özelinde bir anlaşma sağlanarak Özbek sürücüler için vizelerin kaldırılması ve geçiş belgelerinin ücretsiz olması adına mutabakata varıldı. Çin’den Afrika ve Avrupa’ya kadar ulaşan İpek Yolu’nun üzerinde bulunan ve Türkistan coğrafyasında bilim, sanat ve kültür merkezi olan Özbekistan, âdeta açık hava müzesi görünümünde. Bu kadim medeniyetin ve onunla olan bağlarımızın daha görünür hâle getirilmesi çarpan etkisi yapacaktır.

Dünyada, altın rezervleri bakımından 4’üncü, uranyum rezervleri bakımından 11’inci sırada yer alan Özbekistan, proxy hinterlandı ile bölgenin atar damarlarından biri

Araştırmacı Murat Palavar