DEİK Eğitim Ekonomisi İş Konseyi Başkanı Prof. Dr. İrfan Gündüz, Türkiye’de eğitim konusuyla ilgili sorularımızı Business Diplomacy için yanıtladı.

1-    Avrupa Uluslararası Eğitim Birliği’nin bu yıl Barcelona’da düzenlediği EAIE etkinliğine DEİK/Eğitim Ekonomisi İş Konseyi ‘Study In Türkiye’ pavilyonuyla katıldı. ‘Study In Türkiye’ çalışmalarının önemi ve Türkiye’nin fuardaki konumu ile ilgili neler söylersiniz?

Bu önemli konuyu gündeme taşıdığınız için öncelikle teşekkür ederim. DEİK Eğitim Ekonomisi İş Konseyi olarak sadece Avrupa Üniversiteler Birliği’nin Barcelona’da düzenliği eğitim fuarına değil, Amerika’da düzenlenen NAFSA’ya da katıldık.

Pandemi dönemi sonrası, Türkiye’nin dünyadaki imajını dikkate alarak, eğitim alanında bir cazibe merkezi haline geldiğini görüyoruz. Yurt dışından ülkemize öğrenci akışının da bu süreçte artacağı düşüncesindeyim. Bunun en önemli nedenlerinden biri olarak, salgın hastalık döneminde Türkiye’nin gösterdiği üstün performansı söyleyebiliriz. Akabinde yaşanan tedarik krizi, Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilim ve enerji sorunları Türkiye’nin sağladığı güven ortamını önemli hale getirmiştir. Avrupa, Amerika ve Orta Doğu ülkelerinden birçok öğrenci Türkiye’de eğitim görmek istiyor.

Bu tercihi dikkate alarak eğitim alanında Avrupa’da ve Amerika’da yapılan fuarlara ‘Study In Türkiye’ pavilyonu ile katıldık. Yaklaşık 30’a yakın üniversitemiz hem kendilerini tanıtma fırsatı buldu hem de diğer üniversiteler ile iş birliği yaptılar. DEİK Eğitim Ekonomisi İş Konseyi olarak eğitim alanında yapılan fuarlara önem veriyor ve daha fazlasını yapmak için çalışıyoruz. Bu konuda DEİK Genel Sekreterimiz ve YÖK Başkanımız ile birlikte Ticaret Bakanımız Sayın Mehmet Muş’a bir ziyaret gerçekleştirdik. Bu ziyarette; Türkiye’nin konumunun özellikle yükseköğretim açısından tercih edilebilir olduğunu ve Türkiye’nin inisiyatifinde düzenlenen eğitim fuarlarının artırılması gerektiğini dile getirdik. Bakanlığımızın da desteğini alarak ve YÖK önderliğinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

2-    Ülkemiz şu anda yaklaşık 250 bin uluslararası öğrenciyi ağırlıyor. Bu bağlamda Türkiye’nin uluslararası öğrencilere yönelik fırsatlarını nasıl değerlendirirsiniz?

Ülkemizde eğitim görüp ülkelerine dönen öğrenciler, geleceğin ‘Türkiye’ inşasında önemli bir rol oynuyor. Her bir öğrencimiz Türkiye lobisinin aktif birer paydaşı. Türkiye’de eğitim gören öğrenciler buranın kültürünü, dilini öğrenip kendi ülkelerine aktarıyorlar. Bu aslında bizim diğer ülkelerle aramızda olan ticari bağı da güçlendiriyor. Çünkü ülkemizin değerli üniversitelerinde eğitim görmüş öğrenciler kendi ülkelerinde önemli yerlere geliyorlar ve Türkiye’nin kültüründen, misafirperverliğinden kaynaklanan bir minnet duygusu oluşuyor. Ticari faaliyetlerini yürütürken de Türk firmalarına öncelik veriyorlar.

3-    Türkiye’nin eğitim konusunda cazip bir ülke olması ticari diplomasi açısından bir potansiyel yaratıyor mu? DEİK/Eğitim Ekonomisi İş Konseyi’nin bu alandaki çalışmalarından bahseder misiniz?

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’muzun esas amacı ticaret ve diplomasidir. Buna isterseniz toplum ekonomisi de diyebilirsiniz. Yani, toplumdan topluma iyi ilişkiler kurarak ülkelerin gelişmesini sağlamak. Eğitim Ekonomisi İş Konseyi olarak önem verdiğimiz konulardan biri Türkiye’de okuyan yabancı öğrenci sayısının artırılmasıdır. Bu sürecin kaliteli bir şekilde yürütülmesi o öğrencilerin kendi ülkelerinde de iyi konuma gelmeleri anlamına geliyor. Bu sebeple, yurt dışından gelen her öğrencimizi en önemli misafirimiz olarak görüyoruz.

4-    Türkiye bünyesinde bulunan 209 üniversite ve Avrupa yükseköğretim alanında en fazla öğrenciye sahip olması ile dünyada ön plana çıkıyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ülkemizde 200’den fazla üniversitede okuyan öğrenci sayımız 8 milyon. Çoğu ülkenin nüfusundan fazla diyebiliriz. Dünyada zenginliğin ölçüsü ne doğalgaz ne petroldür. Zenginlik; eğitilmiş insan enerjisidir. Bu kadar kıymetli olan başka bir enerji yok. Dolayısıyla, okuyan gençlerimizi geleceğimizin şekillenmesi açısından çok önemli görüyoruz. Bugünün gençleri yarının geleceğidir.

Öte yandan, birçok dünya ülkesinde kendi ülkelerinin dışında okuyan öğrenciler bulunuyor. Örneğin Amerika’da bu sayı 1 milyon civarında. Türkiye’de de daha fazla olmalı. DEİK Eğitim Ekonomisi İş Konseyi olarak hedefimiz, ülkemizde okuyan 250 bin yabancı öğrenci sayısını 500 bine çıkarmak.  Altyapımız buna müsait, üniversitelerimizin eğitim standartlarının yüksek olması sebebiyle bu başarının geleceğine inanıyorum.