2024 Yılına İlişkin Ekonomik Görünüm ve 2025 Yılına İlişkin Beklentiler
2025 yılında, sürdürülebilir büyüme ve ihracata dayalı kalkınma hedeflerimiz doğrultusunda, Türkiye’yi küresel ticaretin merkezi haline getirme çabamıza devam edeceğiz
Küresel Görünüm: 2024 yılı, küresel ekonomide yüksek enflasyon oranlarının baskısı altında başladı. ABD ve Avrupa Birliği (AB) gibi gelişmiş ülkelerde artan faiz oranları, küresel durgunluk endişelerini beraberinde getirdi. Buna ek olarak, devam eden Rusya-Ukrayna savaşı ve Orta Doğu’daki jeopolitik riskler, küresel risk iştahını sınırladı. ABD ekonomisinin görece güçlü performansı, enerji fiyatlarındaki düşüş ve Çin ekonomisinin teşviklerle toparlanma çabaları, iktisadi faaliyetin genel olarak ılımlı bir seyir izlemesini sağladı.
Avro Bölgesi’nde, imalat sanayindeki yavaşlama Avrupa Merkez Bankası’nı yıl ortasından itibaren faiz indirimine yöneltti. ABD Merkez Bankası ise faiz indirimleri konusunda daha temkinli bir duruş sergilemekte. Çin ekonomisi, artan iç tüketim ve ihracatın yanı sıra alınan önlemlerle toparlanmaya çalışsa da büyüme performansı hala beklentilerin altında kalmakta. Küresel enflasyon, mal fiyatlarındaki düşüşe rağmen hizmet fiyatlarındaki katılık nedeniyle yavaş şekilde gerilemekte ve dezenflasyon sürecini zorlaştırmaktadır. IMF’ye göre, 2024 yılında küresel ekonominin yüzde 3,2 büyümesi öngörülmektedir. Bu büyümenin gelişmekte olan ülkelerde daha yüksek olması beklenirken, gelişmiş ülkelerde ABD dışında güçlü bir performans görülmemektedir. Mal ve hizmet ticareti büyümesinin 2023’te yüzde 1’in altına düşmesinin ardından 2024’te yüzde 3’ün üzerine çıkması beklenmektedir.
Bununla birlikte, yeşil ekonomiye geçiş hedefleri doğrultusunda çevre dostu ürünler ticarette daha öne çıkmaktadır. 2025 yılına girerken, küresel düzeyde enflasyonla mücadelenin kısmi bir başarıya ulaştığını görüyoruz. Bu durum, faiz indirimlerinin kademeli olarak gerçekleşmesine ve finansal koşulların gevşemesine imkan sağlayacaktır. Ancak ikinci Trump döneminde uygulanması muhtemel “Önce Amerika” politikası kapsamında ithalata yönelik ek gümrük vergileri, küresel ticaretin zayıflamasına neden olabilir. Türkiye Ekonomisi: 2024 yılında Türkiye ekonomisinin ana gündem maddesi, enflasyonla mücadele oldu. 2023 ortasında başlatılan dezenflasyon programı, 2024 boyunca sıkı para politikası ve mali disiplini esas alarak devam etti.
Bu politikalar çerçevesinde TCMB rezervleri güçlendirilmiş, istikrarlı kur politikası uygulanmış ve deprem bölgesine yapılan harcamalar hariç mali disiplinden taviz verilmemiştir. Böylece iç tüketimin azaltılıp ihracatın ön plana çıkarıldığı bir büyüme kompozisyonu benimsenmiştir. Enflasyonla mücadelede elde edilen başarıya rağmen, hizmet enflasyonundaki azalma mal piyasasına kıyasla daha yavaş seyretmiştir. 2023 yılı sonunda yüzde 65 seviyelerinde olan tüketici fiyat endeksi, 2024 yılı sonunda 44,38’e gerilemiştir. Ancak manşet enflasyondaki düşüş, beklentilerdeki iyileşmeyi sınırlamaktadır.
2024 yılı büyüme oranları, yılın ilk çeyreğinde yüzde 5,3 gibi güçlü bir performansla başlamış, ikinci çeyrekte yüzde 2,4’e ve üçüncü çeyrekte yüzde 2,1’e kadar gerilemiştir. Yıl sonu itibarıyla büyümenin yüzde 2,9 seviyesinde gerçekleşmesi öngörülmektedir. Bununla birlikte, büyüme kompozisyonunda dengelenme işaretleri görülmektedir. Hane halkı tüketimindeki artış hızla yavaşlamış; yatırım harcamaları ise 2023’ün son çeyreğinden itibaren düşüş eğilimine girmiştir. Mal ve hizmet ihracatı büyümeye katkı vermeye devam etmekle birlikte, bu katkı küresel ve yurt içi maliyet dinamiklerine bağlı olarak azalmaktadır. Sanayi sektörü, son iki çeyrektir negatif büyüme göstermesiyle dikkat çekmektedir. Bu durum, sektörün desteklenmesi için atılması gereken adımları gündeme getirmektedir.
Dış ticarette ise ihracattaki ılımlı artışa karşın ithalattaki gerileme, dış ticaret açığını önemli ölçüde daraltmıştır. 2024 yılı Kasım sonu itibarıyla ihracat yüzde 2,3 artarak 261,4 milyar dolara, ithalat ise yüzde 6,8 azalarak 340,7 milyar dolara gerilemiştir. Böylece dış ticaret açığı yüzde 27,9 oranında azalarak 79,3 milyar dolara düşmüştür. Bu durum, cari açığın da GSYH’ye oranla yüzde 1’in altına inmesine katkı sağlamıştır. Türkiye’nin kredi notunda görülen artışlar, risk priminin düşmesi ve TCMB rezervlerindeki artışla desteklenmiştir. 2024 yılında, üç büyük derecelendirme kuruluşundan not artırımı alan tek ülke olmamız, önemli bir kazanımdır.
2025 yılına girerken, enflasyonla mücadele ve ihracata dayalı büyüme stratejisi ön planda olmaya devam edecektir. Enflasyonun yıl sonunda yüzde 20-25 bandına düşmesi, faizlerin kademeli olarak inmesine ve ekonomik aktivitenin desteklenmesine imkan sağlayacaktır. Ancak reel sektör desteklerinin ekonomik aktiviteye etkisi, yılın ikinci yarısından itibaren daha belirgin hale gelecektir. Yeşil ekonomiye geçiş kapsamında çevreci teknolojiler ve sürdürülebilir ürünlere yönelik ihracat potansiyelini değerlendirmek, Türkiye için kritik bir fırsat sunmaktadır. Sanayi üretiminin tekrar ivme kazanması adına, teknoloji yatırımları ve dijitalleşmenin hızlandırılması ile katma değerli üretimin teşvik edilmesi büyük önem taşımaktadır.
DEİK olarak, ticari diplomasi faaliyetlerimizi sürdürürken, dünya ve Türkiye’deki değişimleri yakından izliyoruz. 2025 yılında, sürdürülebilir büyüme ve ihracata dayalı kalkınma hedeflerimiz doğrultusunda, Türkiye’yi küresel ticaretin merkezi haline getirme çabamıza devam edeceğiz. Yeni yıldan en büyük beklentilerimizden biri, Filistin’de masum sivillerin maruz kaldığı trajedinin sona ermesi ve bölgede kalıcı barışın sağlanmasıdır. 2025 yılının hem ülkemiz hem de dünya için daha huzurlu ve istikrarlı bir yıl olmasını temenni ediyoruz.