Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ekonomisi 400 milyar dolarlık milli geliri ile Körfez Bölgesi’nde Suudi Arabistan’dan sonra ikinci büyük ekonomidir. Kişi başına düşen milli gelir 35,000 dolar civarındadır. İhracatında yüzde 40 re-reeksport ve yüzde 30 karbon sektörü ağırlığı vardır. Ülkenin 250 milyar dolar civarında ithalatı vardır ve tüketiminin çok büyük kısmını ithalat yoluyla karşılamaktadır. Covid-19 salgını ile dünya genelinde olduğu gibi, BAE ekonomisinde de önemli daralmalar olmuş, ancak hızlı aşı tedariki ve uygulaması sayesinde ekonomisini uzun süre Türkiye gibi açık tutmuştur. Bu yıl gerçekleşen EXPO fuarı da ekonomiye bir canlılık katmıştır. Ayrıca, petrol fiyatlarında son dönemde gördüğümüz yükseliş BAE ekonomisini çok canlandırmıştır. Serbest bölge uygulamaları, lojistik altyapısını artırmaya yönelik girişimler, mülk edinmedeki liberal politikalar ve finansal teknoloji merkezi olmaya yönelik girişimler sayesinde BAE, bölgesel bir merkez olabilmeyi başarmış ve uluslararası birçok şirketin bölgesel merkez açtığı bir ülke olmuştur.

Türkiye ile BAE arasındaki ticaret ve yatırım ilişkileri son 20 yıldır önemli gelişmeler kaydetmiştir. İki ülke arasındaki ticaret hacmi yıllık ortalama 8 Milyar dolar olarak gerçekleşmektedir. Yatırım tarafında ise, iki ülke arasındaki dış politikada yaşanan gelişmeler BAE’den Türkiye’ye yapılan doğrudan yatırımların seyrinde de çok belirleyici olmuştur. Körfez ülkelerinde devletin kendi kurmuş olduğu devlet varlık fonları ve devlet bağlantılı iştirakler ülke ekonomik aktiviteleri için de önemli bir paya sahiptir. Hemen hemen birçok sektörde devletin ortağı olduğu özel şirket statüsünde kurulmuş şirketlere denk gelmekteyiz ve BAE’de de benzer bir durum gözlemlenmektedir.

Yıllara sâri olarak ülkemize BAE’den gelen yatırımları incelediğimizde, özellikle 2010-2015 yıllarının önemli olduğu görüyoruz. DP World, IFFCO, EMAAR ve Abraaj şirketlerinin bu dönemde doğrudan sermaye seklinde yatırımları olmuştur. Bunların dışında, BAE vatandaşlarının İstanbul, Yalova, Sapanca bölgelerinde yoğunlaşan gayrimenkul yatırımları dikkat çekmektedir.

2015-2021 yılları arasında ise, dış politikadaki değişikliklerle birlikte BAE’den gelen yatırımlarda bir duraklama gözlemledik. Ancak, bu dönemde dahi, politik gelişmelerden bağımsız olarak, BAE şirketlerinin yatırım fırsatlarını yakaladıklarında değerlendirdiklerine de şahit olduk. Emirates NBD Grubu’nun Denizbank yatırımı buna iyi bir örnek olmuştur.

2021 yılı ortalarından itibaren ise iki ülke arasında yaşanan politik ilerlemeler BAE yatırımcılarının Türkiye ilgisini tekrar artırmıştır. Özellikle Sheikh Muhammed bin Zayed ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın karşılıklı ziyaretleri ve oluşan sıcak atmosfer ve iş birliği önümüzdeki dönem için de katalizör görevi yapacaktır.

Türkiye BAE açısından önemli bir yatırım ülkesi konumunda. Türkiye, stratejik lokasyonu, girişimci iş kültürü, genç ve teknolojiye yatkın nüfusu, yetenekli mühendis havuzu ve rekabetçi ürün ve hizmetleri sayesinde bölgedeki yatırımcıların ilgisini çekmektedir. BAE için Türkiye, Avrupa ve Türki Cumhuriyetlere açılım noktasında stratejik öneme haizdir. Türk girişimciler açısından da BAE, Afrika, Ortadoğu ve Uzakdoğu pazarlarına açılmak için önemli bir merkezdir.

Covid-19 salgını ile birlikte küresel tedarik zincirinin sekteye uğraması, Türkiye’yi güçlü üretim altyapısı ile ön plana çıkarmaktadır. Salgın sonrası bölgesel bir Ar-Ge, üretim, lojistik, eğitim ve yönetim merkezi olarak Türkiye’nin, bu doğrultuda sürdürülebilir gıda, tarım teknolojileri ve gıda güvenliği öncellikli olmak üzere mal ve hizmet ihracatı odaklı yatırımları bu ülkelerden kazanmaya devam etmesi öngörülmektedir.

Türkiye ve BAE belirli sektörlerde söz konusu karşılıklı avantajları kullanmaya başlamıştır. Örneğin kıymetli maden ve mücevherat sektöründe BAE, Türkiye için külçe altın tedarikinde önemli bir kaynak ülke olurken, Türkiye’de BAE mücevherat pazarına tedarik sağlayan en önemli ülkelerden birisi olmuştur. Bu karşılıklı iş birliği her iki ülkeyi dünyanın önemli kıymetli maden ve kuyumculuk merkezleri haline getirmiştir.

Teknoloji sektöründeki yaşanan gelişmeler de ayrıca değinmek istediğimiz bir konudur. Türkiye’de e-ticaret, fintek, çevrim içi oyun, lojistik teknolojiler, yaşam bilimleri ve derin teknolojiler gibi alanlarda ölçeğini hızla büyüten girişimler gözlemliyoruz. BAE yatırımcılarının da bu ilgiye kayıtsız kalmadığını ve yatırımlarını her geçen gün artırdıklarını gözlemliyoruz. Getir ve Trendyol şirketlerine yakın zamanda ADQ ve Mubadala şirketlerinin ciddi yatırımları oldu. Yine Modanisa, Insider, Marti ve Tarfin şirketlerine BAE’li şirketlerin ve fonların yatırımlarını gözlemledik. Türkiye birçok teknoloji girişiminin olduğu ve ölçeklenebildiği bir ekonomiye sahiptir. BAE’de Türkiye’deki teknoloji girişimlerinin teknoloji yatırımcısına ulaşabileceği önemli bir merkezdir. İki ülkenin bu anlamda birbirlerini tamamladığı gözlemlenmektedir.

İlerleyen yıllarda BAE’li yatırımcıların Türkiye’de enerji, sağlık, telekomünikasyon, altyapı yatırımları, teknoloji, tarım ve gıda alanlarında kayda değer yatırımlar yapacaklarını beklemekteyiz ki bu alanlarda Türk ve BAE’li şirketler arasında doğrudan görüşmeler başlamış durumdadır.

Burada dikkat çekmek istediğimiz önemli bir konu da ülkemize ilgi gösteren bu yatırımcıların doğru bilgilendirilmesinin, yönlendirmeler ve süreç yönetimi noktasında bu yatırımcılara yol gösterici olmanın önemidir. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi olarak uluslararası yatırımcıların ülkemize yatırımlarını sağlıklı bir şekilde yapmaları, doğru bilgilendirme yapılması ve yatırım sonrası süreçlerin yönetilmesi anlamında önemli bir fonksiyonu icra ediyoruz. Beklentimiz iki ülke arasındaki yatırım hacminin önümüzdeki yıllarda çok hızlı bir şekilde artması ve iki ülkenin güçlü yönlerini sinerji oluşturacak şekilde birbirlerine aktarmasıdır.

Rahim Albayrak / Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Ülke Danışmanı