Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu(DEİK) Başkanı Nail Olpak, 4. İstanbul Ekonomi Zirvesi’ne katıldı. Kalkınmanın sadece ekonomik büyüklük ile gerçekleşmeyeceğini vurgulayan Olpak, “Bu dönemin kazananları; ülke, firma ya da sektör bazında bir ayrım yapmadan, tedarik zincirini kopartmadan ayakta kalanlar ve muhataplarına güven duygusunu çok daha iyi verebilenler olacak.” dedi.

“Kalkınma çok boyutlu bir konudur”

Büyümenin insan, toplum, doğa, çevre ve yaşam üzerinde bıraktığı olumlu etkinin de kalkınmanın unsurları arasında yer aldığını ifade eden Olpak, “Bu yüzden geliri arttığı halde bunu adil bir şekilde toplum içinde paylaşmayan, geliri arttığı halde çevreye ve diğer canlılara zarar veren ve yine geliri arttığı halde bunu gelecek nesillere aktaramayan bir yaklaşım içeren ekonomik yapıların sürdürülebilir bir kalkınmaya vesile olmaları beklenemez. Kalkınma konusunun çok boyutlu olması sadece hükümetlerin değil, bireylerden başlamak üzere şirketlerin, sivil toplum örgütlerinin, yerel ve merkezi kamu idarelerinin ve uluslar üstü yapıların bu süreçte önemli rol oynamasını da beraberinde getiriyor.” dedi.

“Ortak akıl ve çözüm çabalarıyla bir araya gelmek en az rekabet kadar önemli”

Nail Olpak, 2020’de sadece COVID-19 salgını değil, aynı zamanda küresel ticaret bloklarının da önemli bir gündem maddesi olarak karşılarına çıktığını aktararak, Asya Pasifik’te 15 ülkeyi kapsayan Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık ve Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi Anlaşması’nın ticaret savaşlarında yeni bir perdenin açılmasına yol açtığını, bu gelişmelerin bilinciyle çalışmalar yapmayı önemli bulduğunu söyledi.

Çevre bilinci geliştirilerek çevre dostu bir üretim ve tüketim modeli oluşturulmasının önemli olduğunu vurgulayan Olpak, “Bugün ekonomi ve finans alanlarında birçok konuda gündeme gelen sürdürülebilirlik kavramı, ilk olarak çevre ile ilgili sorunların gündeme gelmesiyle iktisat ve kalkınma literatürüne girdi. Zira çevresel sorunların artması ekonomik büyümeyi, üretim ve tüketimi sekteye uğratarak kısa vadede edinilen ekonomik büyümelerin uzun vadede erişilemeyeceği anlamına geliyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), açıklanan 17 adet küresel kalkınma amaçlarının temelinde de özellikle gıda, eğitim, sağlık, eşitlik ve çevre temaları yer alıyor. Küresel düzeyde ekonomik yapılar dizayn edilirken de bu hususların göz önünde bulundurulmasının önemli olduğunu düşünüyorum.

Sürdürülebilir kalkınmanın önündeki engeller nasıl küresel sorunlar ise çözümü de aynı şekilde küresel bir düzlemde ele almalıyız. Yine bizim kültürümüzde ‘hayırda yarışmak’ diye bir tabir vardır. Elbette iş dünyasında rekabet, yani yarışmak önemli ve hatta gerekli. Ancak sürdürülebilir kalkınma konuları söz konusu olduğu zaman rekabetin yanı sıra ortak akıl ve çözüm çabalarıyla bir araya gelmek de en az rekabet kadar önemli.”