Röportaj: Serdar Ergün

Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER) Başkanı Mustafa Balcı

2023 vizyonu kapsamında mobilya sektörünün hedefi olan 5 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşmak için tüm gayretimizle çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Türkiye, güçlü ihracat kalemleriyle dünyada rekabetçi bir konumda bulunuyor. Şüphesiz mobilya sektörü de söz konusu rekabetimizi perçinleyen alanlardan biri. Bizler de Türkiye ekonomisi için bu denli önemli konumda bulunan mobilya sektörünün ulusal ve küresel ölçekteki güncel durumunu, yeni tip koronavirüs (COVID-19) pandemisinden etkilenme oranını ve teknolojiyle ilişkisini Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER) Başkanı Mustafa Balcı ile mercek altına aldık.

“Türk mobilyalarını, 179 ülkeye ihraç ediyoruz”

Yeni mobilya tasarımları ve mobilya ihracatı noktasında Türkiye’nin potansiyelini nasıl değerlendiriyorsunuz? Ardından Türk mobilyalarının en çok hangi ülkelere ihraç edildiğini de aktarmanızı rica ediyoruz…

Bugün Türk mobilyalarını, 179 ülkeye ihraç ediyoruz. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre son üç yıla baktığımızda ise Irak, Almanya, Libya, Suudi Arabistan, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Fransa, İngiltere, İsrail, Hollanda, Katar, Romanya, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Çek Cumhuriyeti, İtalya ve Azerbaycan en çok ihracat yaptığımız ülkeler olarak sıralanıyor.

Pandemi dönemiyle birlikte yeni pazar hedefimizi, Amerika kıtası ülkeleri ve özellikle ABD şeklinde belirledik. Bu doğrultuda geçtiğimiz yıl; ABD’ye yaklaşık 200 milyon dolar olan ihracatımızı, 1 milyar dolara çıkarmayı amaçladık. ABD, COVID-19 salgını yüzünden Çin ile ticari gerginlik yaşamaya devam ediyor. Bu kapsamda yabancı alım heyetleri, Türkiye’deki yüksek kapasiteli üreticilerle görüşmeler gerçekleştiriyor. Bizlerse geçtiğimiz sene 3,5 milyar dolar olan toplam mobilya ihracatımızı, bu yıl 4,5 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. 2020’nin ikinci yarısını yoğun mesaiyle geçirecek ve inşallah hedeflerimize ulaşacağız.

Son yıllarda Türk mobilya sanayisi, ülke ekonomisi için lokomotif bir görev üstlendi. Zira bu sektör; 500 bin kişiye iş sağlıyor, dış ticaret fazlası veriyor ve dolayısıyla ekonomiye katkı açısından da Türkiye’nin bel kemiği konumunda bulunuyor. COVID-19 nedeniyle çalışmalarımız sekteye uğramış olsa da yılmadan yerli ve millî üretimi geliştiren AR-GE çalışmalarımızla, tasarım gücümüzle, istihdam yatırımlarımızla ve kaliteli üretimlerimizle sektörümüzü kalkındırmak adına faaliyetlerimize devam ediyoruz. Günümüzde Türkiye’deki mobilya sektörü; üretimde kullanılan teknoloji, artan ihraç imkânları ve ihracat yapan firmalarımızla birlikte gelişiyor. Nitekim bugün, en önemli mobilya üreticisi konumunda bulunan ülkelerle rekabet edebiliyoruz.

Türk mobilya sektöründe küçük ve orta ölçekli firmaların yanı sıra marka değeri yüksek olan yüzlerce üretici işletme bulunuyor. Bu vesileyle dünyada da Türk mobilyasının marka değeri, her geçen yıl yükseliyor. Bahsi geçen değerin yükselmesini tetikleyen en önemli etkenler ise ürün tasarımı, AR-GE faaliyetleri, kalite, zanaat, işçilik, teknolojiye uyum ve müşteri memnuniyeti gibi faktörler şeklinde sıralanıyor.

“Salgına karşı gerekli önlemleri aldık”

Kuşkusuz COVID-19 pandemisinden diğer pek çok sektör gibi mobilya üretimi gerçekleştirenler de etkilendi. MOSDER Başkanı olarak salgının yarattığı belirsizliğin Türkiye’deki mobilya sektörüne yansımasını değerlendirir misiniz?

COVID-19’un ortaya çıktığı ilk andan itibaren MOSDER üyeleri olarak üretim merkezlerimizde gerekli önlemleri aldık. Çalışanlarımızın sağlığını gözeterek tüm hijyen kontrollerimizi büyük bir titizlikle gerçekleştirdik. Pandemi sürecinde bazı üyelerimiz, önlem amacıyla üretim faaliyetlerine geçici olarak ara verdi. Üretime devam eden firmalarımızda ise güvenlik kontrolleri en üst seviyeye çıkarıldı. Ancak mart ayının ikinci haftasından sonra zorunlu hâller dışında sokağa çıkılmaması ve hafta sonları da kısıtlama olması nedeniyle iç pazar mobilya satışlarında yüzde 80 oranında bir düşüş yaşandı. Oysa 2020’nin ilk iki ayında mobilya sektörü, yüzde 15’lik bir ihracat artışı yakalamıştı. Ardından sektörümüzün ihracatı; mart ayının ikinci haftasında yüzde 20, son haftasında ise yüzde 35 oranında azaldı.

Fakat normalleşme süreciyle birlikte mobilya sanayisinde de çarklar, tekrar dönmeye başladı. Bizler özellikle 2020 yıl sonu ihracat hedeflerimizi yakalamak için tam kapasiteyle çalışmaya devam ettik, ediyoruz. Bu doğrultuda mobilya sektörü adına haziran ayında yakaladığımız artış, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 48 fazla oldu. Böylece üç aylık pandemi döneminde yaşadığımız kaybı, bir ayda toparlayarak zararımızı belirli oranda telafi ettik. Hazirandaki artışı önümüzdeki aylarda da yakalamamız hâlinde 2020 yılını, mobilya ihracatındaki hedefimize yakın bir seviyede kapatabileceğimizi düşünüyoruz.

Zira 2020’nin 7’nci ayında 1,8 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşmış bulunuyoruz. İhracatla yüzümüzün yeniden güldüğü şu günlerde ise yıl sonunda yüzde 17-18 oranında bir büyüme ivmesi yakalama ve böylelikle mobilya sanayimizi bir önceki seneye göre öne taşıma gayretindeyiz.

“Mobilya sektörü, yeniliklere hızla uyum sağlıyor”

Teknolojinin gelişmesine paralel olarak diğer pek çok ürün gibi mobilyalar da değişime uğradı ve bu değişim günümüzde de devam ediyor. Siz, küresel ölçekte ev ve ofis mobilyalarının teknolojik gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Yerli mobilya üreticilerimiz, bu gelişimin neresinde?

Hayli dinamik olan mobilya sektörü, yeniliklere hızla uyum sağlıyor. Trendleri belirleyen bir sektör olarak yaşanan pandemi sürecinden de çok fazla şey öğrendik. Bu dönemde markalarımız, yeni dünya düzenine paralel olarak AR-GE çalışmalarına ağırlık verdi. E-ticaret, büyük gelişme gösterdi.

Mobilya dendiğinde akıllara yalnızca ev mobilyalarının değil; ofis ve otel gibi yapılar için üretilen ürünlerin de gelmesi gerekiyor. Günümüzde neredeyse tüm mobilya eşyaları hem modern hem trend hem de fonksiyonel olarak üretilebiliyor. Bu konuda teknoloji ile doğru entegre edilmiş ürünler de markalarımız tarafından satışa sunuluyor. Özellikle Türk mobilya sanayisinde akıllı robotlarla üretime ve AR-GE’ye yapılan yatırım, sektörümüzün teknolojik gelişime ne kadar kolay adapte olduğunu gösteriyor.

Türk mobilya sektörünün temsilcileri olarak 2019’daki tüm hedeflerimize başarıyla ulaşmış ve 2020’ye de çok iyi bir giriş yapmıştık. Akabinde düzenlediğimiz İstanbul’daki mobilya fuarında ise yabancı alım heyetlerini ağırlamış gerek yerli gerekse de yabancı pazara yönelik çeşitli anlaşmalar gerçekleştirmiştik. Pandemi ile yaşamaya alıştığımız bu süreçte de tüm markalarımız, yatırımlarına devam ediyor. Son olarak devletimizin 2023 vizyonu kapsamında mobilya sektörünün hedefi olan 5 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşmak için tüm gayretimizle çalışmalarımıza devam ettiğimizi belirtmek istiyorum.