Kalkınmanın Yolları
Türkiye ve Irak Küresel Ticaret’te Payını Artırmanın Peşinde
Küresel ekonomik büyüme ile uluslararası ticaret arasındaki bağlantı gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. Kriz dönemlerini hariç tutarak son 50 yıla baktığımızda, küresel ticaretin büyüme hızını en çok kestiği yıllardan biri 2023 yılıdır. Bu nedenle küresel ticarete ivme kazandırmak artık en önemli arayışlardan biri haline gelmiştir. Küresel ekonomiden daha fazla pay edinme arayışlarının temelinde maliyet ve kâr odaklılık ön plana çıksa da son yıllarda çevresel sorunlarda önemli bir unsur haline gelmeye başlamıştır. Örneğin, Avrupa Birliği’nin 2023 yılında raporlamayı başlatacağı “Sınırda Karbon Vergisi”ne adaptasyon konusu önemli bir gündem maddesi olarak dikkat çekmektedir. Öte yandan, küresel ısınma da ülkelerin yeni ticaret yolları arayışında önemi bir rol oynuyor.
Panama Kanalı’nda küresel ısınma nedeniyle günlük gemi geçiş adedinde kısıtlamalar uygulanıyor. Bu kısıtlar kapsamında, günlük gemi geçişleri yarıya düşmüş durumda ve bu nedenle küresel ticaret baskılanıyor. Küresel ısınma nedeni ile yaşanan kuraklık, Panama Kanalı’nda su seviyesinin düşmesi ve kutuplardaki buzulların erimesi yeni ticaret rotalarının ortaya çıkmasında sadece finansal göstergelerin rol oynamadığının en belirgin göstergesi. Küresel ticaret yollarının ve ağlarının genişletilmesi, derinleştirilmesi ile bu amaç doğrultusunda altyapı yatırımlarının sürdürülmesi için pek çok adım atılmaktadır. Bu yönde atılan adımlardan bir tanesi Çin tarafından yürütülen ‘Kuşak ve Yol Girişimi’ projesidir.
Çin, 2013 yılında temelini attığı bu girişim ile Doğu-Batı ticaretini yeniden canlandırmayı hedeflemektedir. Çin, 70’ten fazla ülkede yürütülen çeşitli projeler ile gayrisafi hasılasının yarısından fazlasını kapsayan bir etki alanı oluşturmuştur. Ancak bu girişimde yer alan tek G-7 ülkesi İtalya’nın ayrılışı bu inisiyatifte problemler olduğunun işaretçisi. Bu girişime, AB ve ABD tarafından oluşturulan yeni ticaret ağları ile cevap verilmeye çalışılıyor. Bu doğrultuda, Avrupa Birliği 2021-2027 yıllarını kapsayacak şekilde yaklaşık 300 milyar dolarlık bütçeye sahip “Avrupa Birliği Küresel Geçit” projesi oluşturmuş durumda. AB, bu proje ile dijital teknoloji, enerji, taşımacılık, sağlık, eğitim ve araştırma alanlarında küresel ölçekte özel ve kamusal altyapı yatırımlarını desteklemeyi amaçlıyor.
Amerika Birleşik Devletleri ise 2019 yılının son çeyreğinde Japonya ve Avustralya ile birlikte küresel yönetişim için önem taşıyan G20 ilkelerinin operasyonel uygulanabilirliğini artırmak için ‘Mavi Nokta Ağını’ duyurdu. Bu proje ile çeşitli kalkınma projelerinde değerlendirme ve sertifikasyon sistemi öngören çok paydaşlı bir yaklaşım uygulanması amaçlanıyor.
Küresel ekonomiyi etkileyecek ve ticaret akışını değiştirecek pek çok yol ve koridor arayışı artık masada. Küresel tansiyonun, Kuzey’de Rusya-Ukrayna savaşı, Güney’de ise Yemen’de Husilerin saldırıları ile artması yeni ticaret yollarına duyulan ihtiyacın net bir şekilde belirginleşmesini sağlıyor. Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın uzun sürmesi ve yakın dönemde bitebileceğine ilişkin sinyallerin olmaması AB başta olmak üzere bu bölge üzerinden ticaret yapan ülkeleri zorluyor. Yemen’deki saldırılar ise Süveyş Kanalı rotasının etkin kullanılamamasına yol açarak ticaret akışının Ümit Burnu çevresine kaymasına yol açıyor.
Bölgede, yakın geçmişte yaşanan Evergreen gemi kazası da küresel ticarete günlük 10 milyar dolar zarar vermişti. Bu bağlamda hem kuzey hem de güney koridorun etkin kullanılamaması ise Türkiye’nin de yer aldığı “Orta Koridor” için bir fırsat penceresi oluşturuyor. Orta Koridor, Çin ile Avrupa arasındaki ticaret için oldukça önemli olup yıllık 600 milyar doları aşkın ticaret hacminin sürdürülmesi için hayati bir önem üstleniyor. Ülkemiz ise bu koridordaki stratejik konumu nedeniyle küresel ticaret ağı için kritik bir bağlantı noktası… Bu doğrultuda ülkemizin küresel ticaret ağları üzerindeki rolünü artırabilecek girişimler ve komşu ülkelerdeki gelişmeler oldukça önem taşıyor. Örneğin, önemli bir dış ticaret ortağımız olan ve ihracatımızda yüzde 5 payı olan Irak’ın altyapı adımları tam da jeopolitik risklerin dünyayı çepeçevre sardığı günümüzde kritik önem taşıyor. Bu adımlardan en önemlisi 2025 yılı içerisinde faaliyete geçmesi planlanan El Fav limanıdır. Bu liman ile Irak’ın, Süveyş Kanalı’na alternatif bir güzergah oluşturularak dünya ticaretine önemli bir lojistik katkı sağlayacağı düşünülüyor. El Fav Limanı ile sadece Irak’ın ticaret hacmi olumlu etkilenmeyecek aynı zamanda Uzakdoğu ile Avrupa arasındaki ticaret 25 gün civarında kısalacak. Bu limanın ve bu alternatif rotanın etkin olması için Türkiye ve Irak “Kalkınma Yolu Projesi’ni” 2029 yılı sonuna kadar gerçekleştirmeyi hedefliyor.
Bu proje, Irak’ın ekonomik sorunlarına merhem olmanın yanı sıra ülkemizin küresel ticaretteki etkinliğini artırabilecek bir kapasiteye sahip görülüyor. Yaklaşık 17 milyar dolar civarında bir maliyet ile gerçekleşmesi beklenen projenin ulaştırma alanında ciddi bir yatırım ile temellendirilmesi bekleniyor. Bu yol, körfez ülkelerinin ekonomik gelişimine de katkı sağlayacak bir nitelikte. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığınca yapılan açıklamaya göre Kalkınma Yolu Projesi kapsamında 2 bin 88 kilometrelik demir yolu bağlantısı için 615 kilometrelik yeni hat, 1912 kilometrelik kara yolu koridoru içinse 320 kilometrelik yeni otoyol yatırımı yapılması hedefleniyor. Yapılacak yeni yol projelerinin yaklaşık tutarı ise 8 milyar dolar olarak tahmin ediliyor.
Türkiye ve Irak arasındaki Kalkınma Yolu, Türkiye ve Azerbaycan arasındaki Zengezur Koridoru için de önemli bir yol olacak. Türkiye, Orta Koridordaki etkinliğini artırmak için oluşturacağı bu yol ile lojistik altyapısını kuvvetlendirebilecek. Küresel ticarette yol ve koridor arayışlarının hem ekonomik ve çevresel hem de yönetsel nedenler ile sürekli gündemde yer alacağı aşikâr… Çok çeşitli avantajları olacak bu yolların gelişimi küresel ekonomiden pay almak için oldukça kritik bir öneme sahip.
Ve en önemlisi bu yollar Türkiye için ırak değil…