Doların değer kazanması ve Çin yuan’ının değer kaybetmesi, Çin’in ihracatını olumlu etkilemesi beklenen bir durumdur. Fakat son zamanlardaki ticaret savaşları ve devam edegelen anlaşma çabaları, Çin’in ticaretini ister istemez etkilemektedir. Bu nedenle Çin ticareti için artık fiyattan çok Çin’in “güvenilir küresel arz edici” rolünün daha önemli olduğu kanaatindeyim. 80’li yıllarda ilk serbest ticaret bölgelerinin oluşumuyla dünya ticaretine açılan Çin, 2001’de Dünya Ticaret Örgütüne girmesiyle birlikte hızlı bir büyüme kaydetmiş, 2016’da dünya ticaretinin yüzde 15’ine ulaşan bir hacme sahip olmuştur. Bu süre zarfında uzun yıllar ihracat merkezli büyüme modeline uygun olarak sabit kur rejimi içerisinde az değerli döviz kuru stratejisi takip eden Çin, 2005 yılı sonrasında kademeli olarak esnek kur rejimine doğru yönelmiştir. Bu değişim, Çin’in ekonomik reform ve finansal serbestleşme çabasının bir parçasını oluşturmaktadır. Çin, 2008 finansal krizi sonrasında dış talebe olan bağlılığı azaltmak ve sürdürülebilir bir ekonomik büyüme için ihracata dayalı ekonomik büyümeden iç talebi ve yatırımları arttırmaya yönelmiştir. Bu geçiş sürecinde 2015’ten beri Çin’in büyüme hızındaki yavaşlama, küresel piyasalarda kaygı doğursa da uzun vadede küresel finansal sisteme entegrasyonunu tamamlamış dengeli bir ekonomiye geçiş çabası, istikrarlı bir ekonomik büyüme açısından önemli olacaktır. Uzun yıllar ihracata dayalı büyüme modeliyle Çin, küresel değer zincirinde yadsınamaz bir pozisyon elde etmiştir. Bu süreçte üretim süreçlerinin küresel bir ağ olarak gelişmesini iyi değerlendiren Çin, birçok sektörde yüksek pazar payı elde etmiştir. Bu süreçte önemli bir değişim de Çin’in ucuz iş gücü avantajının yerini yüksek kapasiteli, nitelikli üretim ve sevkiyat zincirine bırakmasıdır. Böylece Çin, kur dalgalanmalarına karşı daha istikrarlı bir ticaret mekanizmasına sahip olmuştur. Ayrıca, katma değer açısından kur değişiminin ticarete etkisi brüt ticarete etkisine nazaran oldukça azdır. Bu sebeple kısa vadede dolar/ avronun yükselişi ile yuan’ın düşüşünün Çin ticaretine çok güçlü bir etkisinin olmasını beklememek gerekir. Çin ürünleri ilk zamanlarda olduğu gibi sadece ucuz olduğu için talep edilen ürünler olmaktan çıkmış; küresel pazarda lider, güçlü ve istikrarlı arz imkânı sağladığı için tercih edilir hâle gelmiştir. Bugün Çin, edindiği üretim kapasitesi ve birçok sektörde sağladığı yüksek pazar payıyla dünya ticaretindeki pozisyonunu sürdürmek için gerekli olan uzun vadeli dinamiklere sahip durumdadır. Çin ekonomisine, dolar ve euro’nun yuan karşında değer kazanmasının önemli bir etkisi de geçiş sürecinde ani dalgalanmalar üzerinden olabilir. Oynaklık bazen küresel ticarette kur seviyesinden daha önemli hâle gelebilmektedir. Yuan’ın değer kaybı hem iç talebi hem de doğrudan yabancı yatırımları azaltması sebebiyle Çin ekonomisinde riskleri artırıcı niteliğe bürünebilir. Çin ticaretini etkileyen asıl önemli gelişme, Amerika’yla arasındaki cari ve potansiyel ticaret savaşları olacak gibi gözüküyor. Yapılan çalışmalar ticaret savaşlarının iki tarafa da zarar vereceğini gösteriyor. Ayrıca Çin’in bir süredir dış yatırımlarla ticaret için kendine yeni pazarlar oluşturma çabası, ticaret savaşlarının etkisini azaltabilir. Ticaret savaşları, Çin’in farklı pazarlara açılmasını ve yeni ticaret havzaları oluşturmasını teşvik edecektir.

 

Akademisyen/ Prof. Dr. Ahmet Faruk Aysan