Belirsizlik ve kırılganlık çağında Uzak Asya’dan Avrupa’ya uzanan yeni nesil fırsatlar…

G-20 üyesi Türkiye ve Çin’in kendi aralarında gerçekleştirdikleri ticari diplomasi faaliyetleri, bu ülkelerin bölgesel ve küresel ekonomik kapasite ve performanslarının artışında oldukça önemli bir role sahiptir. Türkiye ve Çin’in söz konusu kapasite ve performans artışını, her iki ülkenin 2015 ve 2016 yılı G-20 dönem başkanlığı uygulamalarında görebilmek mümkündür. 2015 yılı G-20 dönem başkanı Türkiye tarafından belirlenen “kapsayıcılık, sürdürülebilirlik ve uygulama” önceliklerinin, 2016 yılında Çin Halk Cumhuriyeti tarafından “kapsayıcı, inovatif ve bağlantılanmış dünya ekonomisi” başlıklarıyla sürdürüldüğü görülmektedir.

Söz konusu ilişkilerin 68 ülkeyi kapsayan “Kuşak ve Yol” tarihî İpek Yolu ticaret projesi ile yeni bir görü- nüme kavuştuğu gözlenmektedir. Türkiye-ABD ekonomik ve siyasal ilişkilerinde yaşanan gerginlik ve küresel ticaret savaşlarının gittikçe derinleştiği bu dönemde, Türkiye ve Çin arasında gerçekleşen ticari diplomasi faaliyetleri, kritik bir görünüm kazanmaktadır. İki ülke arasındaki bu faaliyetleri; altyapı yatırımlarının finansmanı, doğrudan yabancı yatırımların yönetimi ve nansal araçların karşılıklı fayda temelli kullanımı olarak ifade etmek mümkündür. Bu yönüyle gerçekleşen ticari diplomasi faaliyetlerinin çerçevesini; dış ticaret hacmi, sektörler bazında know-how transferi ile her iki ülkede yerleşik olan diplomatik misyonların rol ve fonksiyonu oluşturmaktadır.

DIŞ TICARET AÇIĞI YAKLAŞIK 18 MILYAR DOLAR

Türkiye’nin 2019’un ilk çeyreğinde gerçekleştirdiği 26 milyar dolarlık toplam ihracatın 364 milyon dolarlık kısmı Çin’e yapılmış, aynı süre zarfı içerisinde Çin’den ithal edilen mal ve hizmetlerin toplamı yakla- şık 2,9 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. 2018 yılında Türkiye-Çin arasında gerçekleşen dış ticaret açığı ise yaklaşık 18 milyar dolar seviyesindedir.

BÜROKRATIK MEKANİZMALAR SADELEŞTIRILMELİ

Türkiye’nin Çin’e gerçekleştirdiği aylık bazlı ihracat eğrisinin 220-280 milyon dolar bandına sıkıştığı görülmektedir. 2016 yılının başında 107 milyon dolar ile en düşük seviyesine gelen ihracatın, ABD ile yaşanan ekonomik ve siyasal krizin başlangıcı olan 2018 yılı Haziran ayında 278 milyon dolara eriştiği görülmektedir. Türkiye’den Çin’e gerçekleştirilen ihracatta aylık bazda ortalama 280 milyon dolar bandının aşılabilmesi için Türkiye’nin Çin’de yerleşik bulunan diplomatik misyonlarının ticaret ve özel sektör merkezli kapasite ve performansının arttırılması gerekmektedir. Söz konusu performans artışının yerine getirilmesinde, özel sektör ve kamunun dış ilişkilerinde ortak yönetişim modelinin inşa edilmesi kaçınılmazdır. Türkiye ve Çin arasında gerçekleştirilen ticari faaliyetlerde bürokratik mekanizmaların sadeleştirilmesi, Çin’deki yatırım fırsatlarının Türk iş dünyası ile hızlı, etkin ve sonuç odaklı paylaşımı; bu adımların tamamlayıcısı mahiyetindedir.

Ticari diplomasi faaliyetlerinin önemli bir diğer göstergesi ise yatırım oranlarıdır. Çin’in Türkiye’deki yatırımları, Kuşak ve Yol projesinin uygulamaya konulduğu 2013 yılından bu yana önemli oranda artış göstermektedir. Söz konusu artışın, 200 milyon dolar seviyesinden 800 milyon dolara eriştiği görülmektedir. Bu artışın gerçekleşmesinde, Türkiye’nin son yıllarda yaptığı altyapı yatırımları konusunda Çin’in attığı adımlar etkili olmuştur.

Akademisyen Dr. Uğur Yasin ASAL