Güncel tüm araştırmalar, önümüzdeki 10 ila 20 yıl içerisinde teknolojiyi üreten, kullanan ve geleceğini tasarlayan bir neslin tüm dünyada egemen olacağını gösteriyor.

Dünya ve insanlık tarihini yorumlayan çoğu uzman, 2021’i şimdiden yeni bir normalin başlangıç yılı olarak tanımlıyor. Bahsi geçen yeni dönemin, dijital dönüşümün ezber bozucu etkileri altında yalnızca bireyler ve kurumlar için değil aynı zamanda ülkeler için de yeniden konumlanma ihtiyacını beraberinde getirdiği aşikâr. Bu konumlamayı belirleyecek esas unsurun da “dijital gelişmişlik seviyesi” olarak tanımlayabileceğimiz yeni bir ölçüt olacağını şimdiden öngörebiliyoruz. Zira güncel tüm araştırmalar, önümüzdeki 10 ila 20 yıl içerisinde teknolojiyi üreten, kullanan ve geleceğini tasarlayan bir neslin tüm dünyada egemen olacağını gösteriyor. Dijital gelişmişlik seviyesi, ülkeler için bu nesillerle en hızlı kucaklaşma yarışının skor tabelası olacak. Bu seviyeyi mevcut varlıklar ve potansiyeller olmak üzere iki boyutta değerlendirmek, Türkiye’nin yeni dönemdeki konumlanışına ilişkin ezber bozan bakış açıları kazandırabilir. Türkiye’nin dijitalleşmeyi sürükleyen bilişim sektörü açısından mevcut varlıklarına baktığımızda ihtiyatlı bir iyimserlik görebiliyoruz.

Bilişim teknolojileri pazarımız büyüyor 

Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) olarak yayımladığımız Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü 2019 Pazar Verileri raporumuza göre Türkiye’nin bilişim sektörü, 2015-2019 arasındaki dört yıllık dönemi TL bazında ortalama yüzde 17’lik büyüme oranı ile geçirdi. Bu istikrarlı büyümenin yeni normaller açısından son dönemeç niteliğindeki 2019 tablosuna baktığımızda ise bilişim teknolojileri pazarının, TL bazında yüzde 14’lük büyüme ile 152,7 milyar TL’lik, ABD doları bazında ise 26,8 milyar dolarlık bir hacme ulaştığını görüyoruz. Aynı dört yıllık dönemde 2021 yılı itibarıyla Türkiye’nin dijital gelişmişlik seviyesinde doğrudan etkili olacak bir diğer alan e-ticaret pazarı da ortalama yüzde 35’lik bir büyüme seyrini elde etti. Bilişim sektörünün ihracat performansı ise 2019 yılında ABD doları bazında bir önceki yıla kıyasla yüzde 8’lik artışla toplam 1,1 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Toplam ihracatın yüzde 75’ini ise Avrupa Birliği (AB) ülkelerine yaptığımızı görüyoruz.

İstikrarlı büyümeyi, öngörülü yatırımlara borçluyuz 

Türkiye’nin bilişim yolculuğundaki istikrarlı büyümesi, elbette ki bu alanda vizyoner birey ve kurumların öngörülü yatırımlarının bir sonucu. Pandemide bilişim sektörünün bir ihtiyaçtan ziyade sürdürülebilirliğin vazgeçilmezi olarak ortaya çıkmasıyla birlikte söz konusu yatırımların sınanması için de bir fırsat penceresi aralanmış oldu. Zira bilgi ve iletişim teknolojilerinin sağladığı olanakların yokluğunda eğitimden iş yaşamına, sosyal bağlantıdan tedarik zincirine kadar birçok yaşamsal alanda kırılmalar görebilirdik. Bilişim sektörü, kendi altyapısı ve süreçleri itibarıyla uzaktan çalışmaya hazırdı. Bu nedenle kısıtlamalardan çok olumsuz etkilenmedi ve desteğe ihtiyacı olan kurumlara hizmet vermeyi kesintisiz sürdürebildi. Şirketlerin dijital altyapılarını güçlendirme çalışmalarına pandemi nedeniyle hız vermesi ve yükselen e-ticaret kanallarını kullanmaya istekli olması sayesinde, ekonomik faaliyetlerde de ciddi kayıpların önüne geçildi.

Başarılı bir dijital dönüşüm sınavı verdik 

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) 2020 verileri, özellikle sosyal medya platformlarının kullanımındaki aktifliğiyle dikkat çeken Türkiye’de, internet kullanım oranının yüzde 80’e yaklaştığını ortaya koydu. Bu çerçeveden baktığımızda, yeniliğe açık ve adaptasyon kabiliyeti yüksek bir toplum olarak, özellikle iş hayatında başarılı bir dijital dönüşüm sınavı verdiğimizi söyleyebiliriz. Mevcut bilişim varlıklarımız ve etkileri üzerindeki bu başarılı ve başarılı olduğu kadar mevcut ekonomik riskler çerçevesinde ihtiyatla yaklaşmamız gereken iyimserlik, potansiyellerimiz açısından bakıldığında çok daha parlak bir tablo sunuyor. Zira burada Türkiye’nin genç ve özgür düşünceli nesillerinin öncülük ettiği girişimcilik ekosisteminin geleceğe ışık tutan başarılarına şahit oluyoruz. Bu ekosistemin en iyi beslediği alanların ise e-ticaret, finansal teknolojiler ve oyun-yazılım olduğunu görebiliyoruz.

Teknokentlerdeki büyüme, bilişim sektörünün potansiyelini gösteriyor

Henüz 2018 yılında Avrupa’nın girişim sermayeleri tarafından desteklenen en büyük üç girişim satın alımının üçü de Türkiye girişimiydi. 2020’ye gelindiğinde Türkiye’in ilk “unicorn”unu 1,8 milyar dolarlık bir değerleme ile çıkardığına tanık olduk. Girişimcilik alanındaki bu önemli başarıların arkasında, vizyoner yatırımların yanı sıra özel sektör-akademi-girişim iş birliklerinin temellerinin atıldığı teknokentler de var. 2019 yılında teknokentlerde yaratılan ciro, bir önceki yıla göre yüzde 43 oranında artarak 22,9 milyar TL’ye ulaştı ve toplam sektör hacminin yüzde 14’ü teknokentlerde yaratıldı. Teknokentlerin kaydettiği büyüme gerek şirket gerekse çalışan sayısı açısından bilişim sektörünün yüksek potansiyelini sergiliyor, ihracat rakamlarına da olumlu olarak yansıyor.

Bu heyecan verici girişimcilik ekosistemi Türkiye’yi dünyaya lojistik, kültürel ve stratejik bağların yanı sıra dijital bağlarla da bağlamak için önemli roller üstlenecek. Kuşak ve Yol Girişimi’nde bunun ilk örneklerine tanık olabiliriz. Zira bu girişim, dünyanın ekonomik ağırlık merkezinin Batı’dan Doğu’ya doğru kaymasının hem bir sonucu hem de bu süreci çok daha hızlandıran bir gelişme. Kuşak ve Yol Girişimi çerçevesinde yapılacak altyapı yatırımları, ülkelerin dijitalleşmesine ve dünya ekonomisine çok önemli katkı sağlayacak. Kuşak ve Yol Girişimi içerisindeki 11 devlet, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından dünyanın en az gelişmiş ülkeleri arasında gösteriliyor. Söz konusu ülkelerin finansman kısıtı nedeniyle gerçekleştiremediği altyapı yatırımları, bu girişim sayesinde hayata geçecek. Bahsi geçen yatırımlar; ülkeler için kalkınmanın hızlanması ve ihracat imkânlarının artması anlamına gelecek. Ancak Kuşak ve Yol Girişimi, sadece altyapı yatırımları ve ticaretten ibaret değil. Bu altyapı yatırımları, beraberinde BRI girişimi kapsamındaki 60’ın üzerinde ülkeye de teknoloji ve kurumsal kültür ihracatını içeriyor.

Dijital ipek yolu, gelişmekte olan ülkelere iletişim ağı kuracak

“Dijital ipek yolu” şeklinde adlandırabileceğimiz bu proje, gelişmekte olan ülkelere iletişim ağının kurulması anlamına geliyor. Telekomünikasyon sistemleri inşa etmenin de ötesinde akıllı şehirler ve nesnelerin interneti için altyapı oluşturulacak ve e-ticaret kanalları geliştirilecek. Ülkelerin ortak kültür ve ortak iş yapma algısı ile iş kapasiteleri gelişecek ve sürdürülebilirlikleri sağlanacak. Birçok teknoloji firması sınır aşırı iletişim ağları ve e-ticaret bağlantıları kurmak üzere çalışmaya başlamış durumda. Sınır ötesi veri akışı ve ticareti hızla gelişiyor. Girişimcilik ekosistemi de bu alanda yeni köprülerin kurulmasını sağlayacak.

Tüm sektörler ile toplumun dijitalleşmesi büyük önem taşıyor

Türkiye’nin dijital gelişmişlik seviyesi, elbette Türkiye’deki şirketlerin dijitale yatırımlarının önünü açacak düzenlemeler ile desteklenebilir. Aynı şekilde tüm sektörler ile toplumun dijitalleşmesi büyük önem taşıyor. Dijital dönüşüm farkındalığı Türkiye’nin dijital dönüşüm ekonomisine geçiş hedefinde belirleyici olacaktır. TÜBİSAD olarak hazırladığımız Türkiye’nin Dijital Dönüşüm Endeksi Raporu’na göre 2019 yılı itibarıyla 139 ülke içerisinde dijital dönüşüm performansımız ortalama seviyelerde. 2020 yılında bir önceki yıla kıyasla bir iyileşme görülmüş olsa da bu alandaki seviyelerimizi daha yukarılara taşımamız gerektiği kesin.

Gelecek problemlere çözüm üretecek olan, analitik, yenilikçi, yaratıcı, eleştirel ve disiplinler arası düşünebilme kabiliyetimiz… En önemli değerimiz olan genç nüfusumuzu gelecek problemleri çözecek kapasitede yetiştirmemiz gerekiyor. Bilgilerin hızla eskidiği ve değiştiği bu ortamda; tüm çalışanların dijital yetkinliklerini geliştirecek programları da mutlaka devreye sokmamız şart. Dijital ürün ve hizmetlerin vatandaşlarımız tarafından yaygın kullanılabilmesi adına herkes için dijital yetkinliklerin geliştirilmesini amaçlamamız ise ulus çapında paylaşmamız gereken en önemli sorumluluğumuz…

Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) Yönetim Kurulu Eski Başkanı K. Erman Karaca