Türkiye Oyun Sektörü: Küresel Başarıların ve Zorlukların Eşiğinde
Türkiye’nin genç ve dinamik oyun ekosistemi, global sahnede güçlü başarı hikayeleri yazmaya devam ederken, zorlukların üstesinden gelerek sürdürülebilir büyüme için yeni yollar arıyor
Türkiye’de yazılım ve oyun sektörü, dijital ekonominin gelişimine öncülük ederken, yaratıcı ve kültürel endüstrilerin gücüyle uluslararası arenada dikkat çeken başarı hikayeleri yazmaya devam ediyor. 2015 yılında Recontact Games, Women in Games TR ve KıraARThane gibi oyun sektörünün geleceğine yön vereceğine inandığımız girişimlerle bu alana adım attığımızdan bu yana, Türkiye’nin global çapta ilgi çeken bir büyüme hikayesi yazdığına hep birlikte tanıklık ettik ve bu süreçten gurur duyduk.
Türkiye’nin oyun ekosistemi, genç ve dinamik nüfusu, 44 milyon oyuncusu ve yüksek mobil cihaz penetrasyonuyla global oyun sektöründe hızla büyüdü. Bu gelişme, ülkemizi 187 milyar dolarlık değer yaratan küresel oyun ekosisteminde Avrupa’nın ikinci büyük merkezi haline getirdi. Özellikle 2020’de Peak Games’in 1,8 milyar dolarlık değerle Zynga’ya satışı, bu büyümenin en önemli simgelerinden biri oldu. Benzer şekilde, sadece oyun geliştirmekle kalmayıp aynı zamanda yayıncılık yapan Rollic Games’in 180 milyon dolarlık satışı, ekosistemin uluslararası başarısını pekiştirdi.
Peak Games’den ayrılan profesyonellerin kurduğu Dream Games ve Spyke Games, kısa sürede unicorn seviyesine ulaşarak yeni başarı hikayeleri yazdı. Bununla birlikte, sektör fırsatlar kadar zorluklarla da yüzleşiyor. Son 2.5 yıl hem Türkiye’de hem de dünyada oyun sektörü için oldukça zorlu geçti. Global ölçekte 34 bin kişi işten çıkarılırken, Türkiye’de 1055 oyun girişiminden sadece 844’ü aktif kalabildi. 2023 yılında 59 yeni oyun girişimi kurulmuşken, bu sayı 2024’te 38’e geriledi. Artan rekabet ve yükselen maliyetler, birçok girişi min ikinci finansman turunu bulamadan kapanmasına yol açtı. Türkiye, oyun girişimcileri ve yatırımcılar için güçlü bir altyapıya sahip.
Ülkemizde 12 inkübasyon merkezi, 21 hızlandırıcı program ve 2 oyun kümelenmesi bulunuyor. 20’den fazla üniversitede açılan oyun tasarımı bölümleri yetenek havuzunu genişletirken, akademisyen eksikliği nedeniyle eğitim kalitesi sınırlı kalıyor. Ayrıca, kadın girişimcilerin ve farklı disiplinlerden gelen yeteneklerin sektöre kazandırılması konusundaki eksiklikler, sektörün sürdürülebilirliğini olumsuz etkiliyor. Oyun sektörü yalnızca bir eğlence aracı olarak değil, global sorunlara çözüm sunabilecek farkındalık yaratan bir araç ve kültürel bir hareket olarak değerlendirildiğinde yeni bir dinamizm kazanabilir. 2021’de oyun sektörüne yapılan yatırımlar 520 milyon dolarla zirveye ulaşırken, 2024’te bu rakam 90,5 milyon dolara geriledi. Anlaşma sayısı da 54’ten 22’ye düştü.
Ancak, 2024 yılında gerçekleşen 50,5 milyon dolar değerindeki dört exit, sektörün hala hareketli olduğunu gösteriyor. Mobil oyun alanında kendini ispatlayan sektörümüz, artık farklı platformlara ve türlere yönelerek arzulanan yükselişi yakalamaya çalışıyor. Türkiye, 10 bin çalışanıyla büyük bir potansiyele sahip bir ekosistem olarak dikkat çekiyor. Ancak girişim sayılarındaki azalma ve yatırım seviyelerindeki düşüş, sektörün daha dirençli bir yapıya kavuşması gerektiğini işaret ediyor.
Geleceğin genç yazılımcılarının, yapay zekanın sunduğu yeni araçları kullanarak, çapraz disiplinlerde uzmanlaşmaları ve bu yetkinlikleri geleceğin kültürel mirasını inşa etmek için değerlendirmeleri büyük önem taşıyor. Böylelikle, ülkemiz adına ilham verici ve özgün projelere imza atılacağına inanıyorum. Geçmişteki başarı hikayeleri, geleceğin de umut vaat ettiğini gösteriyor. Türkiye, oyun sektöründeki liderliğini sürdürmek ve global sahnede daha güçlü bir konum elde etmek için yenilikçi fikirleri ve yaratıcı yetenekleri desteklemeye devam etmelidir.