COVID-19 Sonrası Influencer Marketing
Fenomen pazarlaması diye çevirebileceğimiz influencer marketing, her geçen gün yeni aktörlerin de girdiği oldukça hızlı büyüyen bir sektör. Markalar, ajanslar, sosyal medya içeriği hazırlayanlar, sektörün profesyonelleri ve her geçen dün daha fazla kişinin internet üzerinden projeler oluşturduklarını görüyoruz. Sektörün hızlı büyüme hızına paralel olarak içerdiği eğilim ve stratejiler de durmadan değişiyor.
İçerikte Pandemi İle Gelen Değişim
Yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgını ise sektörde kaçınılmaz ve muhtemelen de geri döndürülemeyecek değişikliklere sebep oldu. Neredeyse tüm ülkelerin karantina önlemleri almasıyla sosyal medya içerikleri de değişmeye başladı. Seyahat, eğlence, otelcilik ve hizmet sektörlerinde iş birliği yapan fenomen ve markalar, pandemiden ciddi anlamda etkilendi.
Seyahat içerikleriyle kendilerine bir kitle edinen fenomenler aylarca dünyanın bir ucuna gidip paylaşımlarda bulunamadı. Hava yolu şirketleri, turizm acenteleri, havalimanları, restoranlar, satışlarını ve marka bilinirliklerini arttıracak projeler üretemedi ve bu da ilgili tüm tarafların gelirlerinden olmasıyla sonuçlandı. Ancak bu içerik değişiklikleri yalnızca belirli sektörlerle sınırlı kalmadı. Yaşam tarzı ve moda içerikleriyle geçimlerini sağlayan kişiler de kitleleriyle bağlantılarını koparmamak için hayatın daha içinden içerikler üretmeye başladı.
TikTok Tüm Platformları Geride Bıraktı
Pandeminin başından beri gerçekçilik, anı yaşama, savunmasızlık gibi temaların sosyal medyayı ele geçirdiğini görüyoruz. Bir yılı aşkın süredir de bu hususta değişen pek bir şey olmadı. Pandemiden kârlı çıkan sosyal medya alanlarından biri de platformların sunduğu canlı yayın özelliği oldu. IG Live ve YouTube Live kullanımı ciddi şekilde arttı; karantina uygulamalarıyla da TikTok diğer tüm platformları geride bıraktı.
TikTok aylarca en çok indirilen uygulama olarak kaldı ve hâlâ da bu gücünü korumaya devam ediyor. Pandemiye kadar canlı yayınlarda en fazla oyun sektörünün varlığını görüyorduk ancak az önce de belirttiğimiz üzere COVID-19, bazı geri döndürülemez değişiklikler getirdi ve bunlardan biri de fenomenlerin karantina boyunca en az bir kez de olsa canlı yayınlarda kendilerine yer bulmaları oldu.
Markalar Sanal Etkinliklere Yöneldi
Markalar açısından ise projeler karantina sırasında devam ederken ya gecikti ya da yeterince sık değerlendiremedi. Sosyal medyada markaları daha az görmemizin sebeplerinden biri de hem fenomenlerin hem de markaların kitlelerini hesaplarındaki bir dolu reklam ile sıkmak istememesiydi. Özellikle insanların can sıkıntısından ya da kafalarını dağıtmak için sosyal medyayı çok daha fazla kullanmaya başladıkları bir dönemde, insanların yüksek talep ve sınırların kapanmasından, yeni şeylerle ilgilenmemelerinden ve hatta bu süreçte işlerini kaybetmelerinden dolayı muhtemelen almayacakları bir ürün için eskisi gibi sponsorlu içerikler paylaşmak yanlış bir strateji olurdu.
Bununla birlikte, tıpkı fenomenler gibi markalar da içeriklerini değiştirmeye başladı. Markalar, bir fenomenin Bahamalar’a uçuşuna sponsor olmak yerine sanal etkinliklere döndü. Sanal etkinliklerle aynı zamanda fenomenler de kitlelerine aynı platformda bir arada olma şansı sunuyor. Markalar ürünlerini tanıtmak için fenomenlerle Zoom bağlantıları kuruyor, hatta fenomenlerin kapılarına tüm malzemeleri bırakıp video görüşmeleriyle kurabiye ya da kokteyl yapanları bile var.
Sektörde NFT’nin Geleceği Belirsiz
Pandemi hayatlarımıza bir sürü yenilik getirdi. Bunlardan biri de kripto para oldu; insanlar artık hemen hemen her şeyin sanal sahibi olabiliyor. Artık kripto paranın ne olduğunu duymayanımız pek kalmadı ancak fenomen piyasasına yine de yeni yeni giren bir şey. Sadece kripto para türlerine odaklanan fenomenler var ve bu kişiler, tıpkı borsacılar gibi yatırım yapmak isteyenlere tavsiyelerde bulunuyor. Son zamanlarda sanatçılar da dijital ürünlerini sanal ortamda belirli bir ses, renk veya bir görüntünün pikseli gibi şekillerde satmaya başladı. NFT’den bahsediyorum. Ancak halka açık dijital varlıkların mülkiyetine dair bu yeni fikrin, influencer marketing dünyasına girip girmeyeceği hâlâ belirsiz, zira bir ürünü önce bir kişiye satıp sonra da tüm dünyaya sunmak için tanıtmak kulağa biraz tuhaf geliyor.
Sektörün Piyasa Değeri Yüzde 30 Büyüdü
COVID-19 pandemisi, influencer marketing piyasasını ciddi anlamda değiştirse de hâlâ bitirmiş değil. Pandeminin verdiği tüm zararlara rağmen sektörün piyasa değeri yüzde 30 büyüme göstererek 9 milyar dolara yükseldi. Ülkeler karantina kısıtlamalarını rahatlattıkça, fenomenler de eski pozisyonlarına döneceklerdir. Bu içerik oluşturma dalgası ve pazarlama projeleri ile sektörün değerinin 2021’in sonunda 13 milyar dolara çıkması bekleniyor.
Neşet Dereli INFLOW Network Kurucusu