Dünyada olduğu gibi ülkemizde de son zamanlarda startuplar üzerine yoğun çalışmalar var. Gerek iş hayatında gerek literatürde birtakım tanımlamalar yapılıyor, karşılıklı fikirler aktarılıyor. Startup’ın doğasında aslında girişimcilik bulunuyor. Girişimciliğe bir göz attığımızdaysa girişimcinin isteklerinin farklı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz çünkü “girişilecek” o iş için girişimci farklı yöntemler, çözümler, kurgular ararken maddi-manevi her türlü riski de göz önüne alır; dahası, lider olduğu takımın dinamiğinin ve kendisinin farklı renklerle süslenmesini ister. Öte yandan girişimcilerin dünyasında rekabet yüksektir ve bu gerçekliğin bilincinde olunması gerekir çünkü gerçekçi bir tutum girişimciliğin ana unsurudur. Girişimciyi farklı yapan da işte tam olarak budur: Gerçeklikten kopmadan hayallerin peşinden koşabilmek. Hayal ve gerçek bir yelkenli gibidir; yelkeninizin yol almasını istiyorsanız rüzgarı görmezden gelemezsiniz, onu lehinize çevirip rüzgarla iş birliği etmelisiniz.

Girişimcilik fikrinden beslenen “startuplar” ise girişimin, yenilikçi fikirlerin, yatırımların önemsendiği ülkelerin sosyo-ekonomik yönden kalkınması için önemli olmaya başladı. Dünya yeni girişim modellerini -startupları- bu nedenlerle benimsiyor çünkü yeni girişimler sayesinde ekonomilerin büyümesi sosyo-ekonomik refahı artırıcı etken olarak karşımıza çıkıyor. Startupların genel olarak esnek, çözüm odaklı ve uyum sağlayan yapısı ve hızlı büyüme ve büyük etkiler bırakma gibi özellikleri dünyayı startuplara yönlendiriyor.

Startup ekosistemine göz attığımızda “yenilikçi olma”nın önemli olduğunu görürüz çünkü startuplar yenilik sever servisleri ve ürünleri bünyesinde barındırır. Bundan dolayı startuplar, girişimcilik açısından riskleri göz önünde bulunduran ve başarıya ulaştığında da küresel büyük etkiler yaratan firmaların doğmasını sağlar. Özellikle gelişmekte olan ekonomilerin büyümesi için ileri ve yüksek teknolojik ürünlerin ve hizmetlerin üretilmesi ve bu ürünlerin ve hizmetlerin ihraç edilebilirliği ve fırsat girişimciliğinin, teknoloji girişimciliğinin, ar-ge çalışmalarının ve inovatif çalışmaların ilerlemesi önemlidir. PWC’nin raporuna göre 2050 yılına kadar dünya ekonomisinin %130 büyümesi öngörülmektedir ve bu noktada ülkemizi düşündüğümüzde gelişmekte olan ekonomimizi gelişmiş ülkeler statüsüne çıkarmamız startuplarla mümkün olabilir. O halde Türkiye milli ekonomisini geliştirebilmek için yenilikçi bakış açılarına, yenilikçi girişimcilere ve yenilikçi iş kollarına gereksinim duymaktadır.

Ülkemizde startup girişimlerine ve startup ekosisteminin genel görünümüne baktığımızda Türkiye ekonomisinin rekabete uygun olduğunu, özel sektörün farklı girişimlere önayak olacak potansiyeli elinde bulundurduğunu ve kamu sektörünün özel sektörle iş birliği yapabilecek düzenleyici rolü olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca Türkiye’de son yıllarda ciddi ar-ge ve inovasyon projeleri, yenilikçi iş birlikleri ve girişimler daha fazla ilgi görmeye başladı çünkü devlet teşvikleri ve girişimci sermaye iş birliği konusunda daha da yakınlaştı. Bu sayede teknokentler, teknoparklar, ar-ge merkezleri, kuluçka merkezleri vb. gibi startupları ilgilendiren yatırımlar son dönemde daha fazla duyulur hale geldi. Örneğin, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı verilerine göre 2021 Aralık itibari ile “teknoloji geliştirme bölgelerinde faaliyet göstererek ar-ge çalışmaları yürüten” toplam firma sayısı 7.300’den fazladır. Veya ülkemizde YÖK’ün üniversitelere tanımladığı teknoparklar/teknokentler girişimcilik rolü açısından startuplar için önemlidir diyebiliriz. Bununla birlikte TÜBİTAK gibi kurumların girişimcilik ve startup ekosistemini destekleyici projelerin sayısını artırması ve bu projelere yönelik ilginin giderek çarpıcı hale gelmesi Türkiye’deki girişimcilik ve startup ekosistemine katkı sağlayacak çalışmalar arasında bulunabilir.

Türkiye’nin girişim pazarı her geçen gün büyürken KPMG Türkiye ve 212’nin iş birliği ile hazırlanan 2022 birinci çeyrek raporuna baktığımızda Türkiye’nin startup ekosisteminin büyüdüğünü ve bu ilk çeyrekte 1,3 milyar dolarlık yatırım hacmi aldığını görüyoruz. Örneğin; Getir, 2022 Mart’ında değerlemesini 11,5 milyar doların üstünde bir rakama ulaştırarak Avrupa’da çok ses getiren bir girişim olarak medyaya yansıdı. Öte yandan Türk girişimcilerini epey meşgul eden oyun sektörünün önemli girişimi olan Dream Games ise değerlemesini 2,5 milyar doların üstüne çıkararak ününü korumayı başardı. Yine oyun sektöründen Spyke Games, 2022 Ocak’ında 55 milyon dolar yatırım alarak Türkiye’nin en büyük tohum yatırımı alan girişimi olarak tarihe geçerken başka bir girişim olan yazılım sektörünün ünlü adı Insider ise Türkiye’nin 6. unicorn’u olarak 2022 Şubat’ında bir milyar dolardan fazla değerlemeye ulaşmıştı. Bu verilere baktıktan sonra Türkiye’de startup ekosisteminin ilerleme kat ettiğini ve gelişmekte olan ekonomimize katkı sunduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Söz ettiğimiz gibi startup ekosistemi doğası itibariyle rekabetçi bir piyasada büyümeye açık ve yenilikçi girişimlerdir ve günlük değişmeler, gelişen teknolojiler, yenilikçi fikirler sonucunda startupların önemi her geçen gün artmaktadır. Örneklerini konuştuğumuz startuplar gibi daha pek çok startup adını duyurmaya ve ülkemizin ekonomisine katkıda bulunmaya çalışmaktadır. Türkiye’nin startup ekosisteminden çıkan başarılı girişimler, yeni girişimlerin önünü açacaktır ve gelişmekte olan ülkemizin ekonomisine katkı sağlayacaktır kuşkusuz. Burada önemsememiz gereken noktalar; kamu sektörünün ve özel sektörün ortaklığını artırabilmek, girişimleri ve girişimcileri teşvik etmek ve en önemlisi, ışığımız olan gençlerin fikirlerini dinleyerek onlarla omuz omuza yürümektir. Bu sayede muasır medeniyetlerin seviyesine çıkıp yüksek katma değerli ürünlerimizi kendimiz üretip uluslararası pazarda yerimizi alabiliriz. Startup ekosistemine yönelik desteklerin ve ilgilerin artması; bilginin pratiğe, emeğe, teknolojiye ve sermayeye dönüşmesi için adımların atılması hepimizin yararına olacaktır.

Dr. R. Erdem ERKUL

DEİK Dijital Teknolojiler İş Konseyi Başkanı