Enerji çok eksiden beri ülke ekonomilerinde en kritik sektörlerin başında gelmektedir. Bir yandan hane halkının temel gereksinimleri için ihtiyaç duyulan bir yandan da üretim sürecindeki en önemli girdi olarak enerji karşımıza çıkmaktadır. Bu yönüyle enerji ve enerjinin sürdürülebilir olması ekonomi politikalarının temel amaçlarından birisi olmuştur.

Günümüzde ise enerjinin bu önemine ilave olarak iklim değişikliği ve çevre ekonomisi anlamında özel bir rolü bulunmaktadır. Karbon salınımına yol açan sektörlerin başında enerji gelmektedir. Türkiye uyguladığı milli enerji ve maden politikası kapsamında, enerji arz güvenliğini güçlendirmek için son 20 yılda çok önemli adımlar attı. Söz konusu politika kapsamında yerli ve yenilenebilir kaynakların genişletilmesi öne çıktı. 2021 verilerine göre, kurulu gücümüzün %54’ü yenilenebilir kaynaklara dayalı, yenilenebilir kurulu güçte dünyada 12’inci, Avrupa’da 5’inci sıraya yerleştik. Yenilenebilir kaynaklarla ürettiğimiz elektrik ise toplam üretimin %51’ine tekabül etmektedir. Ülkemiz 2053 için sıfır bet karbon hedefini ve kasım ayında yapılan COP 27 (Conference of Parties) toplantısında da bu yolculuktaki yeni hedefini açıkladı. Buna göre Türkiye’nin güncellenmiş Ulusal Katkı Beyanı’na (NDC- Nationally Determined Contributions) göre 2030 yılında artıştan azalım hedefi %21’den %41’e yükselmiştir. Buna göre ülkemiz 500 milyon ton emisyon azalımı yapacak ve emisyonlar 2038 yılında zirve yaptıktan sonra azalmaya başlayacaktır.

Türkiye bir yandan enerjinin yeşil dönüşümü için politikalarını geliştirirken bir yandan da enerji arz güvenliğini tesis etmek ve enerji ithalatında dışarıya bağımlılığı azaltmak için önemli adımlar atmaktadır. Akdeniz ve Karadeniz havzalarında doğal gaz ve petrol aramalarını bu politika adımlarının en somut adımı olarak değerlendirebiliriz. Yeşil dönüşümde ise enerji en önemli alanların başında gelmektedir. Ticaret Bakanlığı tarafından yayımlanan Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nın 9 ana hedefinden bir tanesi de temiz, ekonomik ve güvenilir enerji arzıdır. Bu hedefe uygun olarak 2027 yılı sonuna kadar her yıl 1000 mW RES (Rüzgar Enerji Santrali ve Güneş Enerji Santrali) kurulması planlanmaktadır.

DEIK, temel misyonu ticari diplomasi olan bir kurum olup bu misyonunu bünyesinde barındırdığı 151 iş konseyi ile yürütmektedir. DEIK/ Enerji Iş Konseyimiz de sektörel bazlı iş konseylerimizden bir tanesidir. 2023 yılında 10. Kuruluş yıldönümünü kutlayacak olan DEIK/ Enerji Iş Konseyimiz kurulduğundan beri önemli bir misyon üstlenmiştir. Özellikle yurt içindeki enerji şirketlerinin yurt dışına açılmasında, önemli iş birlikleri kurulmasında ve uluslararası şirketlerin Türkiye’de yatırım yapma ve ortaklık kurmasında Enerji Iş Konseyimizin önemli katkıları olmaktadır.

Bu amaç doğrultusunda, Iş Konseyimiz bu yıl içinde çeşitli çevrimiçi ve fiziki etkinlikler ve pro- jeler yürütmüştür. Sektörün önde gelen fuarları ve zirvelerinde, yurt dışında enerji iş birlikleri ve yeşil dönüşüm konularına dair panel oturumları düzenlenmiş; elektrikli araçlar, yenilenebilir enerji konularında çeşitli pazarlarla iş birlikleri masaya yatırılmıştır. Türkiye-Azerbaycan II. Enerji Forumu ve IV. Türk-Alman Enerji Forumu etkinliklerinde özel sektörün vizyonunu paylaşmış, networking toplantıları düzenlenmiştir. Bunların dışında DEIK’in ticari diplomasi misyonundan hareketle, düzenlediği çevrim içi bir toplantıda, Güney Kafkasya bölgesindeki enerji güvenliğini ele almıştır. Iş Konseyimiz, 2023 yılı içinde ise başta yenilenebilir enerji, yeşil hidrojen, deniz üstü rüzgar projeleri kapsamındaki iş birliktelikleri olmak üzere, çeşitli pazarlardaki yatırım imkanları ve ortaklıkları değerlendirmek üzere etkinlikler düzenlemeyi ve projeleri hayata geçirmeyi planlamaktadır.

Caner Çolak- DEİK Genel Sekreteri