Bu zor durumdan, yaralarımızı hep birlikte sararak çıkacağımıza inanıyorum

6 Şubat’ta çok acı bir sabaha uyandık. Pazarcık ve Elbistan merkezli depremler ülkemizi derinden sarstı, şu ana kadar 50 binden fazla vatandaşımız hayatını kaybetti. Enkaz altındakileri kurtarmak için verilen insanüstü mücadelelerle birlikte çaresizlikleri de evlatlarının enkazdan çıkmasını bekleyen anne babalarla birlikte hayatının en büyük travmasını yaşayan çocukları da gördük. Tarifsiz acının gölgelediği yüzlerle birlikte yine de hayata tutunma çabalarını, tuzla buz olan evlerle birlikte bir çadırın hayatımızdaki anlamını beraber gördük ve hâlâ da görüyoruz.

Hiç arzu etmediğimiz zor zamanların acı sonuçları da bazı kapıların açılmasını sağlayabilir. Her darlıktan sonra bir ferahlık, her karanlıktan sonra bir aydınlık vardır. Bu zor durumdan, yaralarımızı hep birlikte sararak çıkacağımıza inanıyorum.

Biz de DEİK ailesi olarak, depremin ardından atmamız gereken adımlarımızı planladık. Bu süreçte, her kurum ve kuruluşun güçlü kaslarını kullanmasının daha doğru bir strateji olacağı fikrinden hareketle, DIŞ EKONOMİK İLİŞKİLER KURULU olarak, çalışmalarımızı ismimizle de uyumlu 3 ana başlıkta yürütmeye karar verdik:

1- Kısa ve orta vadeli çalışmalar kapsamında, üyelerimizin katkılarıyla konteyner yaşam alanları oluşturmak
2- Orta vadeli çalışmalar kapsamında, dış paydaşlarımızın yardım tekliflerini koordine ederek kalıcı yapılar oluşturmak
3- Orta ve uzun vadeli çalışmalar kapsamında, yurt dışı kaynaklı fon vb. imkânları değerlendirerek, bölgenin istihdamının tekrar ayağa kaldırılmasına katkı sağlamak.

Bu çerçevede;

1- Hem durumu yerinde tespit etmek hem de kardeşlerimizin acısını bir nebze paylaşmak üzere, bölgeye ilk seyahatimi depremin olduğu hafta yaptım. O günden bu yana da sürekli gidip geliyorum. Kayseri üzerinden Gökşin, Elbistan, Maraş, Besni, Adıyaman, sonra Malatya ve tekrar Kayseri hattında gerçekleştirdiğim yolculuklarda, özellikle Elbistan gibi hava sıcaklığının gündüz -15 ve gece -25 dereceye kadar düşebildiği bölgelerde çadırlarda ısınmanın mümkün olmadığını bizzat yaşadım. Bu çerçevede ilk aşamada ‘DEİK Yaşam Kenti’ni Elbistan’da kurma kararını aldık. 1 Mart itibarıyla da konteynerlerimiz bölgeye inmeye başladı.

5 bin depremzedeyi misafir edecek DEİK Yaşam Kenti’nde her biri 21 m² büyüklüğünde 1.000 konteyner yer alacak. Konteyner evlerin içinde banyo-tuvalet, mini mutfak ve buzdolabı, mini TV, 2 kişilik ve ilave tek kişilik yatak, çek-yat, masa-sandalye, tencereler, tabak çatak-kaşık vb. malzemeler, hızlı ısıtıcı, radyant ısıtıcılar gibi, bir evin temel ihtiyaçlarını karşılayacak malzemelerin temini sağlandı.

Kalıcı konutların yapılmasına kadar depremzedelerin yaralarını saracak DEİK Yaşam Kenti, 80 bin m² büyüklüğünde bir alanda ve içinde sosyal alanlar, sağlık ocağı, çocuk parkı, spor sahaları, mescit vb. ihtiyaç alanlarını kapsıyor. DEİK Yaşam Kentimizi Nisan sonunda teslim etmeyi planlıyoruz.

2- Ticari Diplomasi ruhu gereği, üyelerimize ve bizlere yurt dışından iletilen yardım taleplerini doğru ve hızlı yönetebilmek için, ilk aşamada İş Konseylerimizin yurt dışı paydaşlarıyla iletişimi sağlayacak komitemizin koordinasyonunda ayrı bir hesap açtık.

Bunun devamında da asıl olarak, Komitemiz şu ana kadar yaptığı önemli temasların yanı sıra, yurt dışı paydaşlarımızın ülkelerine yapacağı ziyaretlerle de onların katkılarıyla kalıcı “Akıllı Yaşam Alanları” oluşturmak için planlarını yaptı, yapmaya da devam ediyor.

3- Elbette bölgenin sürdürülebilir iktisadi yapısının düzeltilmesi ve sosyal hayatın normalleştirilmesine yönelik uzun vadeli stratejiler de çok önemli. Bunları da zaten seferber edilen yurt içi kaynaklarımıza ek olarak, yurt dışı kaynakların bölgeye doğru şekilde yönlendirilmesi şeklinde yapmamızın, bu zor dönemde bize düşen önemli bir görev olduğuna inanıyoruz.

Destekleri ile katkı sağlayan herkese şükranlarımızı sunuyoruz. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. Yaralarımızı birlikte saracağız.

Tüm ayrıntılarıyla “Yaşanabilir Yeni Kentler” konusunu ele aldığımız Business Diplomacy dergimizin bu sayısında kapak röportajımızı Mimar Celaleddin Çelik ile gerçekleştirdik. Zerobuild Institute İcra Direktörü Doç. Dr. Ümit Ünver ise “Sıfır Enerji Binalar” üzerine görüşlerini paylaştı. Birbirinden değerli iş insanı ve akademisyen ile yaptığımız değerlendirmelerde insani yardım ve uluslararası projelerde hukuki süreçler gibi önemli hususlarda görüşlere yer verdik.

Yaralarımızı en kısa zamanda birlikte saracağımıza olan inancımla mübarek Ramazan Bayramınızı kutluyorum.