Türkiye, aldığı sıkı tedbirler ve izlediği korumacı strateji ile coğrafi konumuna rağmen koronavirüsün yayılım tablosunda uzun süre görünmemeyi başardı

Tüm dünyada neredeyse hayatı durdurma noktasına getiren yeni tip koronavirüs salgını, belki de ülkelerin son yıllardaki en büyük sınavlarından biri. Zira devletler; salgının yayılmasını önlemek, böylelikle can kaybını azaltmak için olağanüstü bir çaba gösteriyor. Bu kapsamda sınır kapıları kapatılıyor, sokağa çıkma yasakları ilan ediliyor ve şüpheli kişiler karantina altına alınıyor. Yani özetle hastalığa acil bir çözüm yolu aranıyor. Virüs insan seçmiyor ve her yaştan bireye kolaylıkla bulaşabiliyor. Şu ana kadar ortaya koyulan verilere göre koronavirüse enfekte olanların yüzde 80’i bu hastalığı hafif bir şekilde atlatıyor. Ancak özellikle 65 yaş üzeri bireyler, kronik rahatsızlığı bulunanlar ve bağışıklık sistemi güçlü olmayanlar ne yazık ki yaşanabilecek en kötü senaryoyla karşılaşabiliyor. Hastalığın henüz bir tedavisi ya da aşısı bulunmuyor. Bu yüzden neredeyse her ülke, enfekte olan kişi sayısını en aza indirme hedefini benimseyerek koronavirüsle mücadele etmeye çalışıyor.

TÜRKİYE’NİN KORUNMA BAŞARISI

Türkiye, aldığı sıkı tedbirler ve izlediği korumacı strateji ile coğrafi konumuna rağmen koronavirüsün yayılım tablosunda uzun süre görünmemeyi başardı. Ancak yetkililer, malum geleceğin farkındaydı ve hastalığın er geç Türkiye’ye de uğrayacağını biliyordu. Bundandır ki henüz ülkedeki ilk vaka tespit edilmeden; sınır bölgelerinde sahra hastaneleri kuruldu, havalimanlarına termal kameralar yerleştirildi ve yerli koronavirüs tanı kiti geliştirildi. Bunlar, alınan onlarca önlemin sadece medyaya yansıyan kısmıydı. Ancak perde arkasında da gerek T.C. Sağlık Bakanlığı yetkilileri gerek bilim insanları gerekse de sağlık çalışanları bir dizi önlem almaya, virüse karşı hazırlıklı olmak için çalışmaya devam ediyordu.

İLK VAKA KAPIYI ÇALDI

Takvimler 10 Mart 2020’yi gösterdiğinde Türkiye’de tespit edilen ilk koronavirüs vakası, T.C. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından açıklandı. “Size üzücü ama korkutucu olmayan haberi bildirmek istiyorum.” cümlesiyle başlayan açıklamanın ardından vatandaşlar ve ülke yönetimi, aldığı tedbirlere yenilerini eklemek zorunda kaldı. Zira artık virüs, Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları içerisine girmişti. İnsanlar toplu alanlardan uzak kalmaya ve yaşamını Bakanlığın tavsiyelerine göre idame ettirmeye başladı. Çünkü “salgın küresel, mücadele ulusal”dı. T.C. Sağlık Bakanlığı yetkilileri ve bilim insanları sürekli “14” parolasını zikrediyor, insanlardan da buna riayet etmesini rica ediyordu. Bahsi geçen parola; yurt dışından gelenler için 14 gün evde kalma kuralı ve virüsten korunmada etkili olacak 14 davranıştı. Bakanlık, bunlar için çeşitli oyuncularla anlaşmalar yaptı ve televizyon kanallarında kamu spotları yayınlanmaya başladı. Özetle 7’den 70’e Türkiye’nin tüm vatandaşları, salgınla amansız bir mücadelenin içerisine girdi.

MİNNET ALKIŞLARI

Bu dönemde Türkiye’nin hemen her ferdinin yakından tanıma fırsatı bulduğu T.C. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da şeffaflığa ve hasta mahremiyetine dikkat edilmesi gerektiğini bildirerek, gelişmelerle ilgili kamuoyunu aydınlatmaya devam ediyordu. Yapılan test sayıları, tespit edilen vakalar ve hayatını kaybedenlerin sayıları oldukça şeffaf bir şekilde her gün paylaşılıyordu. Virüse karşı verilen savaşta, en ön cephede yer alan sağlık çalışanları da bir an olsun unutulmadı ve onlara duyulan minneti göstermek için yeni bir kampanya başlatıldı. Bakan Koca’nın açıklamasının ardından saat 21.00’de tüm Türkiye, balkonlara ve camlara döküldü. Herkes var gücüyle alkış tutuyor, bu sayede sağlık çalışanlarına minnettarlığını göstermeye çalışıyordu. Şüphesiz bu insanların motivasyon kaynağı ise farklı düşüncelere rağmen Türkiye’nin tek yumruk olmayı başarmasıydı. Ne mutlu ki mücadelenin aralıksız olarak sürdürüldüğü bugünlerde ülkemiz, birlikteliğini bir an olsun sekteye uğratmadan devam ettirmeyi başarıyor.

KORONAVIRÜSE KARŞI SIKI TEDBİRLER

Görülen ilk vakanın ardından ülke yönetimi de ciddi tedbirler almaya başladı. Bu kapsamda katı uçuş yasakları getirildi, 100 milyar liralık yardım devreye alındı, ülke genelinde uzaktan eğitime geçildi, ibadethanelerde sıkı tedbirlere başvuruldu ve kültür-sanat etkinliklerine ara verildi. Ancak ne yazık ki tedbirler bunlarla bitmiyordu. Her zorlukta olduğu gibi bu mücadelede de şahsi menfaatlerini ön plana çıkarmak isteyenler, az da olsa bulunuyordu. Bilim insanlarının sağlık için önerdiği; kolonya, el dezenfektanı ve maske gibi ürünleri üretenlerden bazıları, fahiş yat politikaları izliyordu. Üstelik bu politikalar, gıda ürünlerinde de uygulanıyordu. Gelişmelerin üzerine ilgili bakanlıklar anında harekete geçerek, cezai uygulamalarına başladı. Öte yandan yukarıda saydığımız gibi daha birçok madde de süratle devreye alındı ve neredeyse her gün ilavE tedbirler duyurulmaya başlandı.

Yazı: Serdar ERGÜN