Mikail’in öyküsü anne ve babasının dördüncü yaş gününde bir tuval ve akrilik boyalar hediye etmeleriyle başlıyor. Mikail o gün ilk resmini pastasının mumlarını üfledikten sonra yapıyor. Baba Kerem Akar, akşam eve geldiğinde karşılaştığı resmi eşi Elvan Akar’ın yaptığını sanıyor. Ancak gerçeği duyunca hemen tablonun fotoğrafını çekip sosyal medya hesaplarında yayınlıyor.

Mikail’in eseri internette bir gün sonra binlerce beğeni toplayınca anne ve babası ikinci tuvali de hediye ediyor. Mikail birkaç gün sonra yeni bir tablo daha yapıyor. Baba Kerem Akar bu eseri de internette paylaşınca, Mikail bu kez sanat camiasının ilgisini çekmeyi başarıyor. Küçük ressama ilk sergi teklifi de böylece gelmiş oluyor.

Yeteneğiyle tüm dünyaya adını duyuran ve eserleri milyonlarca dolara satılan Mikail Akar ile Business Diplomacy okurları için söyleşi gerçekleştirdik.

 1- Almanya’da “Küçük Picasso” adıyla anılıyorsunuz. Bu gurur verici çünkü küçük yaşınıza rağmen profesyonel resimler yapıyorsunuz. Resme olan yeteneğinizi ilk ne zaman keşfettiniz?

Ben 4 yaşında resim yapmaya başladım, 4. yaş günümde annem ve babam bana küçük bir tuval ve çocuk parmak el boyaları almışlardı. Çünkü resim yapmayı çok seviyordum. O hediyeyi görünce çok mutlu olmuştum. Belki bir oyuncak araba ya da farklı bir oyuncak olsaydı bu kadar mutlu olamazdım.

2- Resim yapmak ve yaptığınız eserlerle dünya çapında bir üne kavuşmak nasıl hissettiriyor? Bu durumdan hareketle resme tutkuyla bağlı olan çocuklara ve ailelerine neler söylemek istersiniz?

Evet, resimlerim dünyayı dolaşıyor. Tabi ki bu beni çok mutlu ediyor. Avrupa’da, Asya’da ve şimdi Amerika’da… İnanın çok gurur verici. Başta kendimi ülkelere sevdirdim. (gülüyor) Sonra yaptığım resimlere hayran oldular.

Anne ve babalara seslenmek istiyorum. Bırakın çocuklarınız hayal ettikleri resmi boyasınlar, müzik yapsınlar, dans etsinler, spor yapsınlar. Siz onlara ne kadar destek verirseniz ve güvenirseniz ileride mutlu birer insan olurlar.

3- Bugüne kadar eserlerinizle birçok sergi açtınız. Bu güzel ama yorucu olmalı. Bir yandan da okul devam ediyor. Okul, dersler nasıl gidiyor?

Her işin zorlu yanı vardır ancak güzel olan, ben zoru seviyorum. Ardından gelen başarı boşuna emek vermediğimi ve doğru yolda olduğumu gösteriyor. Okul hayatım gayet başarılı geçiyor, okula çok severek gidiyorum. Sergilerimi her zaman okul ara tatillerine göre düzenliyorum. Böylece kendimi ve derslerimi ihmal etmemiş oluyorum.

4- “Colorful İstanbul” adıyla Türkiye’de ilk serginizi geçtiğimiz şubat ayında açtınız. Türkiye’de sergiye ilgi nasıldı? Burada olmak ne hissettirdi?

Benim için bütün sergilerim heyecan veriyor ama Türkiye’de, İstanbul’da bulunmak, sergiye gelen resme ilgili hayranlarımla tanışmak, onlarla sohbet etmek beni daha çok heyecanlandırdı. İstanbul’un yeri başka diyebilirim.

5- Mikail’in annesi olarak size de bir soru yöneltmek isterim. Mikail yetenekli ve artık ünlü bir ressam. Türk bir aile olarak Almanya başta olmak üzere birçok ülkede isminizi duymak bizi de gururlandırıyor. Onun resim yeteneğini keşfettiğinizde neler hissettiniz? Buradan ailelere neler söylemek istersiniz?

Mikail Akar, artık Avrupa’da tanınmış ünlü bir ressam. Daha henüz 9 yaşında olmasına rağmen kendisini çok güzel ifade ediyor. Mikail resim yapmaya başladığında onu her zaman destekledik. Mikail’e izin verdik. Masa boya olmuş, koltuk boya olmuş diye takıntılarımız olmadı. Eşyalar alınabilir ama bir çocuğun sağlıklı bir şekilde hobisini yapması ve bunu desteklemek çok önemli.  Annelere, babalara şunu söylemek isterim; çocuklarınızı yönetmeyin. Onların hissettiklerine arka çıkmaya çalışın. Dilerim bütün çocuklar istediklerini yapma imkanı bulur.