Ev sahibi ülkelerin gelecekteki refah ve istikrarı, mültecilere ve ülke halkına aynı ekonomik fırsatları sunmasına bağlıdır

Son dönemlerdeki göç dalgasına baktığımızda diğer ihtilaf bölgeleri bir kenara, yalnızca Suriye’den bile 6.7 milyonun üzerinde insanın toplu hâlde göç ettiğini görüyoruz. Bu durum tüm zamanların en büyük insanlık krizlerinden birine yol açarak Orta Doğu, Avrupa ve diğer bölgelerde ciddi sonuçlar doğurdu. Suriyelilerin büyük bir çoğunluğu, başta Türkiye (3,5 milyon), Ürdün (1,8 milyon) ve Lübnan (1,5 milyon) olmak üzere komşu ülkelere sığındı. Ayrıca Almanya’nın mültecilere sunduğu açık kapı politikasının sonucu olarak, son beş yılda göç eden mülteci nüfusu bir milyonu geçerek Avrupa Birliği’nin gördüğü en büyük sayıya ulaştı.

MÜLTECİLİK KAVRAMI İÇİN BİRLEŞMİŞ MİLLETLER NE DİYOR?

Birleşmiş Milletler 1951 Sözleşmesi’ne göre mülteci; ırkı, dini, milleti, belirli bir toplumsal gruba mensubiyeti ya da politik görüşü yüzünden karşılaştığı zulüm sebebiyle, vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve söz konusu tutum yüzünden ülkesine geri dönemeyen ya da dönmek istemeyen kişi olarak tanımlanmıştır. Yine uluslararası koruma kapsamına göre mültecilerin sığındıkları ülkelere entegre olabilmeleri açısından; sosyal konut, yardım ve istihdam olanaklarına erişim gibi yeterli yaşam standartlarına dair temel hakları güvence altına alınmalıdır. Çoğu insan, bu kadar büyük bir mülteci nüfusunun, ev sahibi ülkelerin ekonomilerinde ağır bir yük oluşturduğuna ve mültecilerin, sağlanan hizmetler ile istihdam rekabetine ket vurduğuna inanmaktadır. Fakat mültecilerin kabulü, çeşitli dinamiklere dayanan birçok sonuca yol açar. Örneğin vasıflı ve eğitimli göçmenler bireysel düzeyde, istihdam olanaklarını en üst düzeye çıkarabilme potansiyeline sahiptir. Ancak mültecilerin birincil hedefi kişisel güvenliklerini sağlamaktır. Dolayısıyla, çoğu zaman sermaye eksikliği ve/veya belgelerini ülkelerinde bırakmak zorunda kalmaları, çalışmak için gereken nitelikleri karşılayamamaları, dil engelleri, yasal kısıtlamalar ve düşük ücretli yasa dışı iş gücü piyasası gibi sebeplerle kısa vadede geçimlerini sağlayamamakta ve iş bulamadıkça sosyal yardıma daha fazla bel bağlar hâle gelmektedirler.

Mültecilerin iş gücü piyasasına girmelerini sağlamak için sığınma sürecindeki istihdam kısıtlamaları en aza indirilmelidir

BiREYSEL VE MAKRO DÜZEYDE EKONOMiK SONUÇLAR

Saydığımız sebepler gösteriyor ki mülteciler ev sahibi ülkelerin kaynaklarını bir yere kadar zorlayabilmektedir. Fakat göçmenler iş gücüne katıldıkça, yeteneklerini daha rahat sergileyebilecekleri yüksek ücretli işlere girebilmektedir. Bu durum, düşük vasıflı yerli çalışanlar için olumsuz etkiler oluştursa da geçmiş deneyimlerimiz, bu etkilerin sınırlı ve geçici olduğunu göstermektedir. Mülteci akınının makro ekonomiye etkilerine baktığımızda, IMF’nin yakın tarihli simülasyonuna göre dil eğitimi ve mesleki eğitim gibi mülteci entegrasyonu faaliyetlerine harcanan paralar, kısa vadede kamu bütçesi için maliyetli olsa da bu durumun orta ve uzun vadede toplumsal, ekonomik ve mali faydalarının bu maliyetleri telafi edebildiği görülmektedir. Entegrasyon politikalarına ve bütçelerine göre yıllık uzun vadeli GSYİH etkisi, temel büyümenin yüzde 0,2’si ile yüzde 1,4’ü üzerinde olacak ve entegrasyona yapılan yatırımın tam karşılığı 9 ila 19 yıl içinde alınacaktır. Dolayısıyla, ev sahibi ülkelerin gelecekteki refah ve istikrarı, mülteci ve ülke halkına aynı şekilde fayda sağlayacak ekonomik fırsatlar sunmalarına bağlı olacaktır.

 

MÜLTECİLERİN İŞ GÜCÜ PİYASASINA ENTEGRASYONU İÇİN YÜRÜTÜLECEK POLITİKALAR VE İŞ UYGULAMALARI

Bulgular gösteriyor ki mültecileri topluma entegre etmenin en iyi yolu ev sahibi ülkenin bu kişilere; resmî işlere erişim, iş kurma ve iş gücü piyasaları içinde hareket hakkı vermesinden geçmektedir. Mültecilerin iş gücü piyasasına girmelerini sağlamak için sığınma sürecindeki istihdam kısıtlamaları en aza indirilmelidir. Özel işverenlere, mültecileri işe almaları için ücret sübvansiyonları sağlamak da yasa dışı istihdamı azaltma konusunda etkili olabilir. Ayrıca asgari ücrete kısa vadeli istisnalar getirmek de bir alternatif olarak düşünülebilir. Ek olarak hem ülke halkına hem de mültecilere fayda sağlayacak ve işverenlerin ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş mesleki eğitim programları da bireylerin kendi yeteneklerine uygun işleri çok daha kolay bir şekilde bulmalarını sağlayabilir. Etkili iş gücü piyasası entegrasyonu, mülteci kabulünün net maliyetini azaltmanın anahtarıdır. Mültecilere ne kadar çabuk istihdam sağlanırsa, karşılığında alınacak gelir vergileri ve sosyal sigorta primleriyle ekonomiye o kadar çabuk katkı sağlanacaktır. Ayrıca mültecilerin iş gücü piyasasına başarılı bir şekilde entegrasyonu; yaşlanan nüfusun, dış göçün ve ülke içindeki köyden kente göçün olumsuz mali etkilerini de hafifletecektir.

Mültecilere ne kadar çabuk istihdam sağlanırsa, ekonomiye o kadar çabuk katkı sağlanacaktır

MÜLTECİ GİRİŞİMCİLİĞİNE FIRSAT TANINMASI

Mülteciler keskin risk sezgileri, sorumluluk duyguları, başarıya karşı duydukları istek ve fırsatları takdir etme yönleriyle girişimci olmaya yatkındırlar. Türkiye’deki, Suriyeli mülteciler 2011 yılından beri Türk ekonomisine yaklaşık 334 milyon dolarlık yatırım yapmış ve Suriyelilerin sahibi olduğu işletme sayısı ortalama 9.4 çalışan sayısıyla 15 bini geçmiştir. Fakat, Suriyelilerin girişimcilik oranı yalnızca yüzde 1,26’da kalmıştır. Bu doğrultuda, iş kurmanın önündeki yasal ve sistematik engeller kaldırılarak mültecilerin girişimcilik oranı arttırılabilir. Son olarak da mülteciler için girişimcilik desteği programları (özel iş geliştirme merkezleri ve hızlandırıcılar gibi) kurmak ve bu programlara yatırımlarda bulunmak potansiyel girişimcilerin finansal açıdan kendi kendilerini idare edebilmelerine, başkalarına istihdam sağlamalarına ve ülkenin girişimcilik ekosistemine katkıda bulunmalarına giden yolu açmak için oldukça önemlidir. Bu tarz programlar çeşitli ülkelerde genellikle özel sektörün, devlet kurumlarının ve STK’ların ortak çalışmalarıyla kurulur. Toplum için daha kapsayıcı ekonomik fırsatlar ve politikaya katılma fırsatlarının yaratılması, yaşam standartlarını iyileştirmek ve bölge çapındaki muhtemel çatışmaları azaltmak için elzemdir. Buna göre, mülteciler için serbest meslek alanları ve iş gücü piyasası entegrasyonunu açacak teşebbüslerle, mülteci entegrasyonunun ekonomik etkisi uzun vadede daha büyük olabilir.

Akademisyen Ayşe Seyyide Kaptaner