Küresel boyuttaki bir pandeminin, doğası gereği bir felaket olarak nitelendirilip kimi kavram ve durumların sonunu getirirken yeni başlangıçlara da zemin hazırlaması beklenir. “Yeni normal” addedilen süreç, beklendiği üzere, eğitim alanında da yeni paradigmalar oluşturmuştur.

Koronavirüs pandemisinin neden olduğu kaos tüm dünyada ve hayatın her alanında, sistemleri bozucu ve düzensizliği tetikleyici sonuçlar üretmiştir. Bu kaotik etki, sıcak savaşlara kadar giden bir dizi sosyal, politik ve ekonomik istikrarsızlığa neden olmuştur.  Benzer şekilde; pandemi döneminde virüsün yayılmasını önlemek için alınan önlemler, tüm eğitim sistemlerinde zorluklara neden olmuş, özelde ise uygulamalı bir bilim alanı olan sağlık bilimleri eğitiminde de büyük olumsuz yan etkilere sebebiyet vermiştir.

Pandemi kısıtlamalarının bir çıktısı olarak, yüz yüze eğitim uygulamaları yerini uzaktan eğitim yöntemlerine bırakmıştır. Bu duruma hazırlıksız yakalanan eğitim kurumlarının canlı çevrim içi eğitim öğretimin sürdürülebilirliği için gerekli olan teknolojik altyapı eksiklikleri öğrenim hedeflerine, özellikle eğitim çıktılarına ulaşmayı zorlaştırmıştır. Dahası eğitim öğretim materyallerinin paylaşımı, veri güvenliği ve ölçme-değerlendirmenin geçerliliği ile güvenilirliği alanlarında da çok önemli eksiklikler saptanmıştır.

Eğitimin birinci hedefi, öğrencinin bilgiye veya bilgi kaynaklarına ulaşmasını sağlamak; ikincisi de öğrenciye uzmanlaşacağı alan ile ilgili beceriler ile uygulama pratiklerini kazandırmaktır. Günümüz dünyasında bilgiye ulaşmak internet ortamında çok kolaylaşmıştır. Sınıf ortamında öğreticinin verebileceği bilgiden çok daha fazlasına, cep telefonu dahil, internete farklı ulaşım araçları ile her yerden erişmek çok hızlıdır. Pandemi döneminde bilgiye ulaşma süreci, yeterli internet altyapısına sahip olunması halinde, esasında önemli bir zarar görmemiş, üstelik anılan anlamda sınıf içinde bilgiye ulaşmaktan daha etkili olmayı deneyimleme ve öğrenme fırsatı sağlamıştır. Ancak sağlık bilimleri eğitiminin ikincil hedefi olan klinik uygulama veya beceri kazandırma gayreti, pandemi döneminde büyük oranda zarar görmüştür.

Sağlık bilimleri alanında sunulan eğitimin öğrenim çıktılarında salt bilgiye ulaşma hedefini gerçekleştirmek yeterli değildir. Aynı zamanda yeterli klinik deneyime sahip olunması ve uygulama becerilerinin geliştirilmesi de hedeflenmektedir. Pandeminin etkin olduğu 2019-2021 eğitim-öğretim yılları arasında sağlık bilimleri alanında eğitim alan öğrencilerde belirgin bir şekilde profesyonel gereklilikleri yerine getirme ve saha deneyimi eksikliklerine bağlı beceri yetersizlikleri oluşmuştur.

“Pandemi dönemi mezunları” veya “Pandemi kuşağı” olarak tanımlanabilecek söz konusu dönemin mezunları, sağlıktaki alanları ile ilgili gerekli ve yeterli beceriye sahip olmadan mezun oldukları için meslek hayatlarında başarılı olamamakta, eksikliklerini örgün eğitim dışında; kurs ve benzeri kurumlar aracılığı ile kapatmaya çalışmaktadırlar.

Tıp, Diş Hekimliği, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon gibi hasta ile doğrudan teması olan sağlık bilimleri alan eğitimlerinde gerekli eğitim hedeflerine ulaşmak için hasta ile temas ve klinik uygulamalar çok önemli iken, pandemi döneminde bu kesintiye uğramıştır. Buna karşılık teknoloji tabanlı eğitimler, simülasyon laboratuvarlarının kullanılması, videolu vaka örnekleri, teletıp ve benzeri uygulamalar sağlık bilimlerinin eğitiminde alternatif eğitim yöntemleri olarak izlenmiştir. Klinik uygulamalarda simülasyon eğitiminin klinik prosedürleri öğrenmede etkili olduğu, bilgi ve becerilerin gelişmesine yardımcı olduğu gözlenmiştir.

Pandemi süreci sonrasında dönüşüm yaşamakta olan sağlık bilimleri alanında verilen eğitimin geleceği, halen belirsizliğini korumaktadır. Sürecin sonunda ortaya çıkan tablo ışığında denilebilir ki birbirine bağlı iki alanda önemli değişimlerin yaşanması muhtemeldir, nitekim bu alanlarda çalışmalar başlatılmış durumdadır. Bunlardan ilki, bilgi kaynaklarına erişimde kullanılabilecek internet tabanlı ortamların optimal düzeyde oluşturulması ve erişime açılması, mevcut altyapının geliştirilmesi ve etkin kullanılması ile tıp ve sağlık bilimleri eğitiminin temel dönüştürücü bileşenlerinden birisini oluşturmaktadır. Bu vesile ile öğrenenler için bilgiye ulaşmak daha da kolay olacak, sınıf ortamındaki öğretici yalnızca bilgi kaynağı olmak yerine, mentör olarak bilgiyi etkili kullanma becerilerinin geliştirilmesine yardımcı olacaktır. Bu doğrultuda öğrenci, kendi eğitiminin sorumluluğunu üstlenebilecek, öğrenen özerkliği kazanmış olacak, kendine yetebilirken eleştirel bir bakış açısını geliştirebilecektir.

Pandeminin paydaşlarca dikkatle takip edilmesi gereken diğer bir önemli değişim gerekliliği ise eğitim öğretim sürecinde hasta ile temas yerine kullanılacak klinik uygulama simülasyonların altyapılarının, sanal gerçeklik ve Metaverse gibi son dönemde geliştirilen “gerçeğine yakın” uygulamalar ile hızla hayata geçirilmesinin gereğidir. Klinik eğitimi olumlu yönde etkileyecek olan teletıp ve telerehabilitasyon gibi uzaktan ve çevrim içi uygulamalar sağlık eğitiminde daha da yaygınlaştırılmalıdır.

Sağlık bilimleri eğitiminde teoriden uygulamalara geçişin verimli ve kesintisiz bir şekilde yapılması sayesinde öğrencilerin mesleki donanımlarını kazanması gerekmektedir. Bu nedenle, pandemi süreci sonrasında sağlık bilim alanlarında eğitim yöntemleri yeniden gözden geçirilmektedir. Eğitim öğretim materyalleri yeniden düzenlenmeli, sonuç odaklı ölçme-değerlendirmelerin yanında süreç odaklı; öğrenenin bireysel farklarını gözeten ölçme-değerlendirme araçlarına da başvurulmalı, eğitim ve bilgi teknolojilerinin kullanımı artırılmalı ve teknolojik alt yapının geliştirilmesine yönelik araştırma ve uygulamalar yaygınlık kazanmalıdır.

Çok önemli bir sağlık olayı olan pandemi sürecinin sağlık eğitimi alanını doğrudan ve dolaylı olarak etkilediği, bu bağlamda eğitimde sürekliliği her koşulda sağlamak için köklü reformlar ve stratejik planlamalar yapmak gerektiği ortaya çıkmıştır. Pandeminin tüm dünyada birçok değişikliği ve yeniliği beraberinde getirdiği bir gerçektir. Bu süreçte çok büyük deneyimler kazanılmıştır ve ilgili sonuçların yakın gelecekte daha büyük değişimlerle ortaya çıkması beklenen bir durumdur.

Prof. Dr. Ahmet Zeki Şengil

DEİK Eğitim Ekonomisi İş Konseyi Başkan Yardımcısı

Ankara Medipol Üniversitesi Rektörü