“DEİK olarak Türk özel sektörünün uluslararası camiada başarı çıtasının daha da yükseltilmesi amacı doğrultusunda çalışmalarımızı güçlü bir şekilde sürdürüyoruz.”

19. yüzyılda yaşamış olan Broglie Dükü Albert, diplomasiyi; “Devletlerarası ilişkilerde sadece gücün hâkim olmasını önlemek için medeniyetin yarattığı en iyi şeydir.” diye tanımlarken ünlü siyaset bilimci Henry A. Kissinger ise özetle “yeni dünya düzeni” olarak değerlendirmiştir. Günümüzde ise diplomasi, kavramsallaşmasını tamamlamış ve alt dalları olan bir uluslararası ilişkiler disiplinine dönüşmüştür. İkili diplomasi, çoklu diplomasi, parlamenter diplomasi, gizli diplomasi, mekik diplomasisi, kamu diplomasisi ve zirve diplomasisi gibi sıklıkla duyduğumuz bu diplomasi türlerine, yakın tarihte “ticari diplomasi” kavramı da eklenmiştir. Uluslararası literatürde “trade diplomacy”, “commercial diplomacy”, “business diplomacy” ve “economic diplomacy” gibi varyasyonları ile karşımıza çıkan bu kavram, en yalın hâli ile “kamu ve özel sektör tarafından ortaklaşa yürütülen, karşılıklı ticaret ve yatırım olanaklarını geliştirerek uluslararası ekonomik bağları güçlendirmeye ve güven temelli ilişkiler inşa etmeye yönelik çabalar bütünü” olarak tanımlanabilir. Ticari diplomasinin uluslararası ilişkiler alanında etkisinin anlaşılmasında büyük katkısı bulunan ABD Ticaret Eski Bakanı Ronald H. Brown; bu kavramın, istikrar ve barışla birlikte ekonomik güvenlik temeline oturmasıyla daha anlamlı hâle geleceğini belirtmektedir. Çünkü ticaret ve yatırım; insanları “düşman” ya da “rakip” olarak değil, “müşteri”, “satıcı” ve “ortak” olarak bir araya getirmektedir. Özellikle 21. yüzyılın ikinci yarısında teknolojinin ve lojistik olanakların ivmelenerek gelişmesi ile birlikte askeri güç, küresel üstünlük mücadelesinde yerini ekonomik güce bırakırken bu durumun bir sonucu olarak ikili ilişkiler düzleminde ticari diplomasi de her geçen gün daha büyük önem arz eder hâle gelmiştir. Gerek ekonomik büyüklüğü gerek coğrafi konumu gerekse de tarihî ve kültürel bağları ile bölgesinin en önemli güç merkezlerinden biri olan Türkiye’nin de diğer devletler ile ilişkilerinde ticari diplomasinin rolü, şüphesiz ki büyük bir öneme sahiptir. Ülkemizin değişen ve gelişen dünya şartlarına uyum sağlayarak ticari diplomasi alanında etkin ve güçlü bir ülke olabilmesi amacıyla Dış Ekonomik İlişkiler Kurulunun (DEİK) temelleri, 8’inci Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın direktifleriyle 1985 yılında atılmıştır. Türk iş alemini uluslararası iş dünyası ile entegre hâle getirme ve Türk özel sektörünün dış ekonomik ilişkilerini yürütme görevini üstlenmiş olan DEİK, bugün geldiğimiz noktada Türkiye’nin önde gelen 95 iş örgütünün “kurucu kuruluş” olarak yer aldığı ve 138’i ülke bazlı olmak üzere 145 iş konseyini şemsiyesi altında barındıran büyük ve etkin bir iş platformu hâline gelmiştir. DEİK olarak Türk özel sektörünün uluslararası camiada her alanda daha etkin hâle gelmesi ve başarı çıtasının daha da yükseltilmesi amacı doğrultusunda, “İşimiz, gücümüzü dünyaya taşımak!” mottosuyla bu yıl da çalışmalarımızı çok yoğun ve güçlü bir şekilde sürdürüyoruz. Bu kapsamda en büyük ticaret ortağımız olan Avrupa Birliği ile ülkemiz arasında yürürlükte bulunan Gümrük Birliği’nin asimetrik yapısı sebebiyle karşılaştığımız problemlerin giderilerek Türk iş dünyasının önünün açılması ve karşılıklı kazanımların artırılması, devlet başkanları tarafından hedef olarak deklare edilen “Türkiye – ABD ticaret hacminin 75 milyar dolar seviyesine yükseltilmesi” amacıyla iş geliştirme çalışmalarının gerçekleştirilmesi, Çin’in “Kuşak ve Yol Projesi” nedeniyle karşılaşılabilecek olası risklerin önüne geçilmesi ve fırsatların değerlendirilmesi; bu yılki iş planımızda öne çıkan başlıklar. Tabii Ticaret Bakanlığımız tarafından hedef ülkeler olarak belirlenen “Çin, Hindistan, Meksika ve Rusya” özelinde oluşturulan eylem planları kapsamında faaliyetlerimize devam ederken, “Afrika Açılımı” düzleminde “3. Ülkelerde İşbirliği Olanakları” başlığı ile düzenlediğimiz toplantı ve iş forumlarımızla özellikle Türk müteahhitlik ve teknik müşavirlik sektörlerinin bilgi birikimi ve deneyimine de dikkat çekiyoruz. Ayrıca kültür coğrafyamız olarak ifade edilen Avrasya’da kültürel bağlarımızı, karşılıklı ticaret ve yatırım imkânlarını gündeme alarak daha da kuvvetlendirmeyi hedefliyoruz. Bunun yanı sıra mesafelerin her geçen gün önemini yitirdiği çağımızda, Güney Amerika ve Güneydoğu Asya’da ise gerek ticaret heyetlerimiz gerekse misafir ettiğimiz yabancı heyetler vasıtasıyla bütün küresel sinir uçlarına temas ediyoruz. Tüm bu faaliyetlerimize ek olarak Ticaret ve Dışişleri Bakanlıklarımızın öncülüğünde her yıl düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz etkinlikler kapsamında, iş konseylerimizi hem büyükelçilerimiz, ticaret müşavirlerimiz ve ataşelerimiz ile hem de yabancı büyükelçiler ve misyon görevlileri ile bir araya getirerek ticari diplomasi faaliyetlerinin çıktıları ile dış politika tasarımına katkı sağlıyoruz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 23 Aralık 2018 günü DEİK Olağan Genel Kurulunda da ifade ettiği üzere, DEİK olarak ticari diplomasi faaliyetlerimizi, iş dünyamız için ufuk açıcı, yol ve istikamet çizici fikir egzersizleriyle harmanlayarak geliştireceğimiz yeni stratejiler doğrultusunda yürütmeye devam edeceğiz.

 

Caner Çolak/ DEİK Genel Sekreteri