Türkiye’nin silah sanayisini geliştirmeye ve dünya silah ticaretindeki payını arttırmaya devam etmesi gerekmektedir

Uzun yıllar boyunca ihtiyaç duyduğu silah sistemlerini, ulusal savunma sanayisini kullanmak yerine dış kaynaklı askerî yardımlar, hibeler ve satın almalar vasıtasıyla karşılamaya çalışan Türkiye, son yıllarda savunma sanayisine yaptığı yatırımlarla bağımsızlık çağına girmiştir. 2018 yılı sonu itibarıyla Türkiye’nin yıllık savunma harcaması, 18,97 milyar dolar ile en yüksek seviyeye ulaşmış ve gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYİH) yüzde 2,5’ini teşkil etmiştir.

Türkiye, ihtiyaç duyulan silah sistemlerinin millî imkânlarla üretilmesi yolunda önemli bir mesafe katetmiştir

Özellikle savunma sanayisindeki tarihî gelişim (2002-2018) rakamlarla değerlendirildiğinde; 1 milyar dolar olan savunma ve havacılık cirosu 8,761 milyar dolara, savunma ve havacılık ihracatı 248 milyon dolardan 2,188 milyar dolara, AR-GE harcamaları 49 milyon dolardan 1,448 milyar dolara, Savunma Sanayii Başkanlığınca yürütülen savunma proje sayısı 66’dan 667’ye, bu projelerin sözleşme bedeli ise 5,5 milyar dolardan 60 milyar dolara ulaşmıştır. Ayrıca, 2002 yılında dünyanın en büyük savunma şirketleri arasında tek bir Türk firması dahi bulunmazken; savunma ve güvenlik alanında “Dünyadaki En Büyük 100 Savunma Sanayii Şirketi” arasında 2019 yılı itibarıyla beş Türk şirketi (ASELSAN 52’nci, TUSAŞ 69’uncu, STM Savunma Teknolojileri Mühendislik ve BMC 85’inci, ROKETSAN ise 89’uncu) yer almıştır. Bu süreçte büyük bir başarı sağlayan Türkiye, çok geçmeden ihtiyaç duyulan silah sistemlerinin millî imkânlarla üretilmesi yolunda önemli bir mesafe katetmiştir.

MİLGEM Korveti, Lojistik Destek Gemisi, Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi (LHD), Altay Tankı, Atak Taarruz Helikopteri, GÖKBEY Genel Maksat Helikopteri, Akıncı, Aksungur, Anka, Bayraktar ve Karayel İnsansız Hava Araçları, Hürkuş Eğitim Uçağı, Göktürk Gözetleme Uyduları, Yeni Tip Karakol Botları, Süratli Müdahale Botları, Milli Piyade Tüfeği, Taktik Tekerlekli Zırhlı Araçlar, HİSAR-A/ HİSAR-O Hava Savunma Sistemleri başta olmak üzere birçok sistem ve alt sistem savunma sanayisinde bağımlılığı azaltmaya yönelik projelerin sonuçlarıdır.

Türk savunma sanayisinin son 15 yılda göstermiş olduğu gelişim, birçok alanda firmalarımızın platform, sistem ve yeteneklerinin yurt dışı pazarlarda talep edilir olmasını sağlıyor

TÜRK SAVUNMA SANAYİSİ DÜNYAYA AÇILIYOR

Türk savunma ve havacılık sanayisinin son 15 yılda göstermiş olduğu gelişim, birçok alanda firmalarımızın platform, sistem ve yeteneklerinin yurt dışı pazarlarda talep edilir olmasını sağlıyor. Firmalarımızın sadece ihracata odaklanarak değil ortak üretim, teknoloji transferi ve ortak yatırım gibi kazan-kazan ilişkisine dayalı yöntemleri de dikkate alarak iş birliği faaliyetleri yürütmeleri; uluslararası pazarlarda tercih edilir olmalarında önemli rol oynuyor.

Buna en güzel örnek ASELSAN, Askeri Fabrika ve Tersane İşletme AŞ (ASFAT), HAVELSAN, STM, TUSAŞ ve METEKSAN gibi Türk firmaları tarafından Pakistan ile iki adet Denizde İkmal Tankeri Projesi, Agosta 90B sınıfı denizaltı modernizasyonu, dört MİLGEM sınıfı korvet ve 30 adet T129 ATAK Taarruz ve Taktik Keşif Helikopteri projelerinin imzalanması. Özellikle Türk savunma sanayisinin tek kalemdeki en büyük ihracatı olan ve 11 Mart 2019 tarihinde fiili olarak başlayan, ikisi İstanbul Tersanesi Komutanlığında diğer ikisi ise Karaçi Tersanesinde olmak üzere dört korvetin inşasını içeren Pakistan MİLGEM Projesi’nde (PN MİLGEM) birçok Türk firması bulunuyor. Projede HAVELSAN; ADVENT Savaş Yönetim Sistemi, Gemi Veri Dağıtım Sistemi ve Gemi Bilgi Sistemi ile ASELSAN; Elektronik Harp Sistemi, Atış Kontrol Radarı, Lazer İkaz Sistemi, Torpido Karşı Tedbir Sistemi, Radar ve Muharebe Sistemleriyle METEKSAN ise YAKAMOS Karinaya Monteli Sonar Sistemi ile yer alıyor.

ASYA ORMANLARINDAN ORTA DOĞU ÇÖLLERİNE

Türk savunma sanayisi firmaları, dünyanın birçok bölgesinde pazarlama faaliyetlerini aralıksız sürdürüyor. Bugüne kadar, 4 binin üzerinde zırhlı muharebe aracını kullanıcılarına teslim eden FNSS tarafından PARS teknolojisi kullanılarak geliştirilip üretilen ve Malezya Kara Kuvvetlerinin bel kemiğini oluşturan toplam 267 adet ZMA-15 paletli zırhlı araç ve 12 farklı konfigürasyonda, 257 adet AV8 GEMPITA 8×8 tekerlekli zırhlı araçlara yönelik tedarik projeleri, teknoloji transferini de içerecek şekilde yürütülmüş olması bakımından öne çıkıyor. Malezya’nın yanı sıra Filipinler ordusunun envanterine verdiği ZMA-15 sınıfı araçlar ve yakın zamanda Endonezya ordusu için geliştirdiği orta sınıf tank KAPLAN MT ve Umman için 13 farklı konfigürasyonda toplam 172 araç teslim edecek olan FNSS, Türkiye dışındaki iş hacmi 2,6 milyar doları geçen Türk savunma firması olarak adından söz ettiriyor.

Dış politika alanında askerî kapasite, devletlerin varlıklarını sürdürebilmesinin önemli bir unsurudur

BEŞ KITADA BİR TÜRK

Kara araç sektörünün önemli oyuncularından Akrep II, Cobra, Cobra II, Arma ve Ural tekerlekli zırhlı ve Tulpar, Tulpar S paletli zırhlı araç ürün ailesinin yanı sıra kule sistemleriyle kullanıcı ihtiyaç ve beklentilerine uygun ürünler tasarlayıp geliştiren ve üreten Otokar’ın 32 binden fazla aracı beş kıtada 35’ten fazla ülkede hizmet veriyor. Savunma sanayisi ihracatında küresel düzeyde önemli bir aktör olan Otokar, Türkiye ile siyasi sorunlar yaşayan Birleşik Arap Emirlikleri’yle 2016 yılında toplam 661 milyon dolar değerinde ARMA platformu üzerinden geliştirilen 700 Rabdan 8×8 taktik tekerlekli zırhlı aracın üretimini kapsayan bir anlaşma imzalayarak sektördeki konumunu farklı bir boyuta taşıdı.

TÜRKİYE’NİN TEKNOLOJİ ÜSSÜ ASELSAN

Yurt içi ve yurt dışı ihtiyaç makamlarının, haberleşme ve bilgi teknolojileri, radar ve elektronik harp, elektro-optik, aviyonik, insansız sistemler, kara, deniz ve silah sistemleri, hava savunma ve füze sistemleri, komuta kontrol sistemleri, ulaştırma, güvenlik ve sağlık teknolojilerine yönelik ihtiyaçlarını karşılayan ve 65 ülkeye ihracat yapan ASELSAN, 2019 yılını yaklaşık 330 milyon dolar dış satımla kapattı. ASELSAN, Türkiye’nin 1,14 dolar, savunma ve havacılık sektörünün 97 dolar olan ihracat kilogram değerine karşılık bin 500 dolarlık rakama ulaştı. Şirket 2018 yılında ulaştığı 1,79 milyar dolar savunma cirosu ile “Dünyadaki En Büyük 100 Savunma Sanayii Şirketi” 2019 listesinde üç basamak yükselerek 52’nci oldu.

HAVADA, KARADA DENİZDE HAVELSAN

Son yıllarda geliştirdiği ürün sayısını 20’nin üzerine çıkaran, ihracat yaptığı ülke sayısını ve ihracat gelirlerini artıran HAVELSAN, Hava ve Deniz Kuvvetleri için komuta kontrol ve savunma teknolojileri üretiminin yanı sıra her türlü kara, deniz ve hava platformu için yerli katkı oranı yüksek simülatörler sağlıyor. Katar Hava Kuvvetleri helikopter pilotlarının eğitim ihtiyacını karşılayacak Katar’a AW139 Simülatör Merkezi Projesi, Umman’a Komuta Kontrol Bilgisayar Muhabere ve İstihbarat Sistemi (C4I), Malezya’ya Türkiye’nin ilk zırhlı kara aracı simülatörü olan AV8 simülatörünü üreten ve ihraç eden firma, Pakistan’a da PN MİLGEM projesi kapsamında Yeni Nesil Ağ Destekli Savaş Yönetim Sistemi ADVENT’in satışını gerçekleştirerek önemli bir başarıya imza attı. Dış politika alanında askerî kapasite, devletlerin varlıklarını sürdürebilmesinin önemli bir unsurudur. Bununla birlikte askerî kapasite, devletlerin uluslararası alanda daha rahat bir biçimde hareket etmelerini sağlayan ve diğer devletlerle olan ilişkilerinin niteliğini belirleyen stratejik bir faktördür.

Özgün savunma sanayisi ürünleri ile TSK’nin caydırıcılık düzeyinin artması Türk dış politikasının eylemlerinin başarısına büyük katkı sağlamıştır

Bu kapsamda eğer Türkiye bugün Silahlı Kuvvetlerinin silah ve askerî malzeme ihtiyacının önemli bir bölümünü kendi üretimiyle karşılamasa, Suriye’deki “Fırat Kalkanı”, “Zeytin Dalı” ve “Barış Pınarı” operasyonlarını gerçekleştirmek çok daha zor olacak ve Türkiye Batı ülkelerinden daha yoğun bir baskı görecekti. TSK’nin imkân ve kabiliyetlerinin artmasıyla operasyonlarda hedeflenen stratejik amaçların önemli bir kısmına ulaşılmıştır. Başta Bayraktar TB2 ve ANKA insansız hava araçları olmak üzere Çok Namlulu Roketatar (ÇNRA) Sistemi, Fırtına obüsü, ATAK helikopteri, radarlar, akıllı mühimmatlar, piyade tüfekleri, zırhlı araçlar gibi Türk savunma sanayisi tarafından üretilen silah ve mühimmatlar güvenlik güçleri tarafından yoğun olarak kullanılmıştır. Bölgesinde varlığını artırma çabaları kapsamında Katar ile askerî alanın yanı sıra güvenlik ve savunma sanayisi alanlarında da ortak faaliyetler yürüten Türkiye tarafından ülkenin güvenliğini sağlamak için Türk-Katar Birleşik Müşterek Kuvvet Komutanlığı kurulmuş ve 2015 yılında Katar’a asker gönderilmişti. Katar’ın askerî kurumlarının modernizasyonu, askerî eğitim ve öğretim alanında iş birliğinin çeşitlendirilmesi, tatbikat ve savunma kabiliyetlerinin geliştirilmesi amacıyla çalışmalar yürüten Türkiye; Bayraktar TB2 SİHA, Kirpi II, Amazon, Ejder Yalçın, Yörük Zırhlı Araçları, Uzaktan Komutalı Silah Sistemleri, Süratli Müdahale Botları, Simülatör, Elektro-Optik ve Komuta Kontrol Sistemlerini bu ülkeye ihraç ederek bölgedeki varlığını özgün savunma sanayii ürünleriyle taçlandırmıştır. Katar ile siyasi sorunlar yaşayan Körfez ülkeleri Türkiye’nin bu ülkedeki varlığından rahatsız olmuş ve Katar’a uygulanan ambargo kararının kaldırılması için öne sürülen şartlar arasında Türkiye’nin askerî üssünün kapatılması yer almış, ancak Katar bu öneriyi reddetmişti.

Türk savunma sanayisi firmaları, dünyanın birçok bölgesinde pazarlama faaliyetlerini aralıksız sürdürüyor

Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile Türkiye arasında 27 Kasım 2019 tarihinde “Güvenlik ve İşbirliği Mutabakat Muhtırası” ile “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” imzalanması, Doğu Akdeniz’e kıyısı bulunan ülkeler başta Yunanistan ve Mısır olmak üzere önde gelen dünya güçlerinin tepkisine sebep oldu. Türkiye’nin Hafter’e karşı Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne askerî yardımda bulunması, ülkede dengeleri değiştirmiş ve 19 Ocak 2020’de Libya’daki krize çözüm bulmak için 12 ülke liderini buluşturan Libya Zirvesi’nde Türkiye’yi önemli bir aktör hâline getirmiştir. Türkiye’nin yürüttüğü bu çalışmalar, ülkemize küresel ve bölgesel güçler karşısında siyasi bir konum kazandırarak kendi coğrafyasında meydana gelen gelişmelere müdahale eden bir devlet pozisyonuna yükseltmiştir. Özgün savunma sanayisi ürünleri ile TSK’nin caydırıcılık düzeyinin artması Türk dış politikasının eylemlerinin başarısına büyük katkı sağlamıştır. Bu durumun kalıcı hâle gelmesi için Türkiye’nin silah sanayisini geliştirmeye ve dünya silah ticaretindeki payını arttırmaya devam etmesi gerekmektedir.

Defence and Technology Genel Yayın Yönetmeni Muhammet Metin